Erişilebilirlik

Sezai Temelli: 'HDP Seçmeni Hep Seçim Öncesi Hatırlanıyor'


Sezai Temelli: 'HDP Seçmeni Hep Seçim Öncesi Hatırlanıyor'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:10:57 0:00

HDP seçmeninin pazar günü yapacağı tercih, araştırma şirketleri tarafından önemli görülse de HDP'liler tarafından dile getirilen rahatsızlıklardan biri HDP seçmeninin yalnızca seçim dönemlerinde hatırlandığı iddiası.

Terör örgütü PKK'nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklamaların seçime bir gün kala farklı şekilde yorumlanması da HDP içinde tartışılan önemli konulardan.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli VOA Türkçe’ye, Öcalan'ın yaptığı yazılı açıklamalardan saatler önce HDP seçmeninin sadece seçim dönemlerinden önce hatırlanmasını eleştirmişti ve Öcalan'ın açıklamasının öncesi HDP seçmeninin Ekrem İmamoğlu'na oyunu vereceğini belirterek katılımın da fazla olacağını söylemişti.

"Öcalan'ın mektubuyla HDP'nin çizgisi arasında çelişki yok, biz mektubu doğru okuduk"

Bu söyleşiden sonra VOA Türkçe'nin ayrıca görüşlerini aldığı Sezai Temelli, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mektup sonrası partisinin mevcut stratejisine devam etmesini de şöyle açıkladı:

‘‘Abdullah Öcalan’ın mektubuyla bizim 31 Mart’tan beri takip ettiğimiz politik hattımız arasında bir çelişki yok. Mektubun son paragrafında yer alan o kelimeye (tarafsız) takılmadan okunduğunda bu zaten ortada. Öcalan’ın bir tutarlılığı var. O da mektubunda demokrasi ittifakı çerçevesine stratejik bir hamle olduğunu söyledik. Öcalan’ın yaklaşımını, demokratik anayasa ve demokrasi ittifakı olarak değerlendiriyorum. Zaten Öcalan’ın mektubunda siyasetin bu kamplaşmış kutuplaşmış yere sıkışmaması için üçüncü yol vurgusu var. Zaten HDP bunu inşa ediyor ve dar bir siyaset anlayışına görüşlerine sıkıştırmıyor. Biz mektubu doğru okuyup doğru yorumladık. O nedenle 31 Mart’taki -Doğu’da kazan Batı’da kaybettir- stratejimizi devam ettiriyoruz.’’

"İstanbul seçimleri demokrasi referandumuma dönüşmüş görünüyor"

Sezai Temelli, “31 Mart’tan sonra YSK iptal etmesi gereken seçimleri iptal etmedi. Yeniden sayılması gereken yerlerin sayılması için karar vermek yerine AKP’nin arzuladığı şekilde AKP’nin kazanmadığı yerlerde AKP’nin istediklerini kabul edip diğer partilerin taleplerini geri çevirdi. Ama İstanbul herkesin gözü önünde yaşanan bir hukuksuzluğa tanıklık ettik. Çünkü İstanbul seçimlerinde iptal edilecek bir durum yoktu. Zaten bu konu çok ayrıntılı kamuoyu önünde tartışıldı. Ve hiç bir vicdanda bu iptalin bir haklı gerekçesi yok. İstanbul seçimleri nasıl bir aşamaya geldi derseniz artık bir demokrasi referandumu oldu. Bir yanıyla insanlar AKP-MHP bloğunun yaratmış olduğu hukuksuzluğa, adaletsizliğe tepkisini ortaya koyacak. 31 Mart seçimlerinde yaratılmış adaletsizliklerin tümüne bir tepkiyi İstanbul seçimlerinde verecekler. O yüzden İstanbul seçimleri aslında İstanbul seçimleri boyutunu çoktan aşmış gözüküyor. Bir demokrasi referandumuna dönüşmüş gözüküyor. Yaşanan bir sürü haksızlığa adaletsizliğe insanlar tepkisini bu seçim vasıtasıyla seçimler dolayısıyla sandığa yansıtacaktır. Tabi burada birkaç tane önemli nokta var. Her şeyden önce şunun altını çizmek gerekiyor ki, İstanbul seçimlerine giderken hala bu iktidarın geçmiş seçimlerden bir ders çıkarmadığını hala o saldırgan kutuplaştırıcı siyasi söyleme sahip olduğunu görüyoruz bu da insanlarda tepkiyi büyütüyor. İnanıyorum ki 23 Haziranda İstanbul seçimleri iktidara önemli bir yanıtı sandıkta verecektir.”

Sezai Temelli, her seçim öncesinde HDP üzerinden verilen mesajların kendi seçmenlerinin duygusal bağlarının dikkate alınmadan verildiği görüşünde.

Sezai Temelli “Bunca adaletsizlik hukuksuzluğa neden olmuş bir iktidardan bahis ediyoruz. Artı siyaset üretemez hale gelmişler çözüm üretemez hale gelmişler ve ellerinde kalan şey manipülasyon, algı yönetimi ve insanların aklıyla alay etmek gibi konular. Şimdi Demirtaş’ın tahliye edilmesi Demirtaş zaten hemen tahliye edilmeli. İçeride bir rehine. Bir suçu olduğu için içeride değil. Diğer arkadaşlarımız gibi. Figen Yüksekdağ gibi Sabahat Tuncer gibi. Bütün arkadaşlarımız ismini sayamayacağım 5 bin arkadaşımız suçu olduğu için değil tam bu iktidarın yargı üzerinde oluşturduğu tahakkümden dolayı, yargıyı siyasete alet ettikleri için içerdeler bu bir. İkincisi Ahmet Kaya’nın mezarının getirilmesinde olduğu gibi bu tür konular nedense seçim arifelerinde akla geliyor. Ve bir seçim malzemesine dönüştürülüyor. İnsanların duygusu var aileler var insanların bu konuda duygusal bağlarını yaklaşımlarını dikkate almadan bu meseleyi siyasi malzeme haline getirmeyi ben her şeyden önce duygusal anlamda kabul edilemez buluyorum. Evet Ahmet Kaya’nın tabi ki mezarı gelmeli. Hatta çok iyi bir cenaze töreni düzenlenip yüzleşme gerçekleşip özür dilenmeli. Çünkü büyük bir mağduriyettir büyük bir haksızlıktır. Yaşananlar hala hafızalarımızda canlıdır. Ama bu seçim malzemesi yapılacak bir konu değil. Neden şimdi gündeme geliyor? Diğer konularda da aynı şeyleri örneğin Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da gidip Kürdistan demesi oysa biliyoruz ki 31 Mart’ta Kürdistan sözcüğünden dolayı şahsıma ve partime inanılmaz saldırılar gerçekleşti. Arkadaşlarımıza hakaretler gerçekleşti. Bize defol git bu ülkeden denilebilecek bir üslup ile karşılaştık. Şimdi sanki onları yaşamamışız gibi 23 Haziran’da sandığa giderken Kürdistan diyebiliyorlar. Kürtçe konuşabiliyorlar ve buradan gelebilecek üç beş oy için yine insanların duygularıyla bu türden bir yaklaşımla adeta akıllarıyla alay edebiliyorlar. Ama insanlar tabi ki bu tür algı yönetimlerine ya da bu türden siyasi hesaplara cevaz verebilecek konumda değiller. Tam tersine tepkilerini dile getiriyorlar. 23 Haziran’da bu tepkilerini sandığa yansıtacaklar. 23 Haziran’da İstanbul seçimi bir demokrasi referandumu ama aynı zamanda biliyorsunuz İstanbul Türkiye’nin her yerinden gelen bir nüfusa sahip. İstanbul’da yaşayan Muşlular Muş seçimindeki adaletsizliğin hesabını soracak. İstanbul’da yaşayan Şırnaklılar bunun hesabını soracak. İstanbul’da yaşayan Karadenizliler, Karadenizlilerin duygularıyla oynayan bu yaklaşıma tepkilerini ortaya koyacaklar. Böyle bir seçim yaşayacağız 23 Haziran’da.”

İstanbul'da 31 Mart seçiminin iptal edilmesi HDP Eş Genel Başkanı'na göre HDP seçmeni ve adaylarının 31 Mart seçimlerinde yaşadığı haksızlıklardan bir farkı yok. Temelli işte bu haksızlıklara karşı HDP seçmeninin gereken cevabı sandıkta hükümete vereceğini söyledi.

Sezai Temelli “Kayyumlar nedeniyle bölgede çok ciddi bir tahribat yaratılmış durumda. Adeta talan edilmiş iktisadi açıdan sosyal açıdan ciddi sorunlar var. Kazandığımız yerlerde bu sorunlarla boğuşuyoruz. Umutluyuz aşacağız bu sorunları. Kazanmayı beklediğimiz bazı yerleri kazanamadık bunda da karşımızda bir devlet partisi devletin bütün güçlerinin adeta HDP’ye karşı yürüttüğü bir seçim süreci yaşadık. YSK’sıyle valisiyle kaymakamıyla. Artı bu da yetmedi kazandıktan sonra elimizden alınan belediyeler var. Bu tablo Türkiye’de ciddi bir demokrasi sorununu göstermesi açısından yeterli. Yani Türkiye’nin en önemli bir coğrafyasında devletin uyguladığı bir özel statü var. Özel seçim statüsü var. Kayyum anlayışı var ve bu devam ediyor. Mesela kazandığımız belediyelerde x-ray (röntgen) cihazlarının gidip zorla kapılara yerleştirilmesi var. Bu bile aslında devletin halkın iradesine karşı tutumunu göstermesi açısından bari bir örnek. Diğer taraftan kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilmiş aday olmuş, YSK ‘aday olabilirsin’ demiş, kazanmış, seçim bitmiş, ‘vay sen kanun hükmünde kararnameyle ihraçsın, ben sana mazbatanı vermem’ diyor. Böyle 6 belediye başkanımız mazbatasını alamadı. 43 tane de belediye meclis üyemiz belediye meclis üyesi mazbatasını alamadı. Yani başlı başına özel statü uygulanıyor bölgede. İşte İstanbul’da seçimlerin yenilenmesine yönelik özellikle HDP seçmeninin tepkisinin büyümesinin nedeni de bu anlayıştır.”

Temelli 31 Mart sonrası yalnızca HDP seçmeni ve adayları değil, Karadenizlilerin de Pontus söylemi üzerinden mağdur edildiği görüşünde.

Sezai Temelli “AKP’nin şöyle bir taktiği var. Ben ayrımcılık yaparım, kamplaşma yaparım, bu kamplaşmadan beslenirim, çoğunluk hesabıyla kazanmaya devam ederim. 17 yıllık deneyimi buna dayalı. Kürtlere karşı bunu yapıyordu İstanbul’da seçim yarışında karşılarındaki aday Karadenizli dolayısıyla ona karşı bir ayrımcı dille karşı karşıya kaldık. Vay Pontuslu, yok şöyle, yok böyle, diye Türkiye toplumunu Türkiye halklarını, siyasetini bilen zaten bu dilden uzak durur. Türkiye çoğulcu karakteriyle bir arada yaşama iradesiyle bir siyaseti var etmelidir. Bir yönetim anlayışını var etmelidir. AKP ise sürekli ayrıştırıyor. Şimdi en çok bundan mağdur olan Kürtler. Ama bu seçimde gördük ki Karadenizliler de mağdur olmaya başladı. İmamoğlu’nun Karadenizli olmasından dolayı kalkıp mesela bir Pontus hikayesiyle karşılaştık. Mesela şimdi kimsenin gündeminde olmayan bir şey, bir anda tartışılabilir hale geldi. Bunun neden ayrımcılıktır. Nefret söylemidir yoz bir milliyetçiliğin topluma dayatılmasıdır. Türkiye bundan kurtulmalıdır, dolayısıyla biz İstanbul’da HDP seçmeni olarak HDP’liler olarak bu ayrımcılığa karşı da sandığa gideceğiz. Yani halkların bir arada yaşama iradesini savunuculuğunu biz zati bu seçimde yapacağız. Çünkü bundan en fazla biz çektik. En fazla bundan biz mağdur olduk. Bize karşı bu dil bu söylem hala devam ediyor. Defolun gidin, demenin ötesinde hala bugün hala söyleyenler var. ‘Bütün HDP’liler teröristtir’ diyorlar. Böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalıyoruz. Bütün bunlardan kurtulmanın yolu bu söyleme karşı barışın dilini bir arada yaşama iradesini ortaya koyabilecek, bir siyaset dilini ortaya koyabilecek, bir siyaset dilini var etmekten geçiyor."

Sezai Temelli'ye göre artık Ak Parti siyaset üretemiyor ve siyasi parti olma vasfını yitiriyor.

Sezai Temelli “Düşünmüyorum çünkü her şeyden önce AKP’nin bunu üretebilmesi için bir siyasi partinin sahip olabileceği vasıflara sahip olması lazım. Oysa AKP cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi süreciyle beraber bir siyasi parti olma vasfını yitiriyor. Yani kendi içinde siyaset üretemiyor. Devlet Parti modeline sıkıştığından dolayı AKP artık bir siyaset üreten parti olmaktan öte devletin kadroları, devletin teşkilatı gibi çalışıyor. Oysa siyasi partiler toplumdan gelen beklentilere cevap vermek için siyaset üretir. Bu anlamıyla önümüzdeki süreçte AKP kendi içinde bir çalkantı yaşayacaktır. AKP’nin kendi içinde yeniden yapılanması büyük olasılıkla söz konusu olacaktır diye düşünüyorum.”

Peki HDP seçmeni eğer İmamoğlu seçilirse nasıl bir beklentisi olacak ?

Sezai Temelli “Biz seçime giderken daha önce 31 Mart’ta da bugün de hiçbir şartımız yok. Ama beklentimiz var beklentimiz şu. Kentin belediye başkanı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bir kere kentte herkesi kucaklayan kentte herkese eşit mesafede siyaset yapan ve kentin sorunlarını çözerken demokratik bir anlayış ile meselelere yaklaşan bunun dışında bir beklentimiz söz konusu değil. Çünkü Türkiye’nin hasretini çektiği şey budur. Demokratik yönetim. Kentliyle beraber bu kenti var eden tüm halklarla beraber bir yönetim anlayışını hayata geçirmesini bizim talebimiz bu olacak. Bizim önümüzde dönem seçildikten sonra kendisinden beklentimiz bu olduğu gibi bu konuda da politik mücadeleye devam edeceğiz. Tamam her şeyi İmamoğlu’dan bekleyelim ona havale edelim değil biz kenti demokratikleştirmek için zaten kadın mücadelemizle, emek mücadelemizle, ekoloji mücadelemizle var olmaya devam edeceğiz.”

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG