New York Times, Başkan Trump ve Demokrat Parti başkan aday adaylarından eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın başkanlık seçiminin başa baş gittiği ve ilk ön seçimlerin yapıldığı eyaletlerden biri olan Iowa’da birbirlerine karşı kişisel saldırılarda bulunduklarını yazıyor. Gazete, Trump’ın Biden’ın kişiliğini aşağılar nitelikte sözler sarf ederken Biden’ın da Trump’ın Amerika’nın varlığına yönelik bir tehdit unsuru olduğunu söylediğini bildiriyor. Habere göre Trump, Biden’ın saygın olmadığını, zihnen zayıf ve uyuşuk olduğunu söyledi. Kamuoyu yoklamalarında Demokrat Parti başkan adaylığını önde götüren Biden ise daha önce dile getirmekten kaçındığı meseleleri gündeme taşıdı. Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong Un gibi diktatörleri kucakladığını kaydeden Biden, Kim’i “katil ve haydut” olarak nitelendirdi. Gazeteye göre Trump ve Biden’ın başkanlık yarışının erken safhalarında karşılıklı kişisel saldırılara yönelmesinin önümüzdeki seçim döneminde nasıl bir iklim oluşacağının da işareti niteliğinde olduğu yorumunda bulunuyor. Öte yandan Demokrat Parti adaylığı yarışındaki 22 rakibini hedef almaktan şimdilik kaçınan Biden’ın, kampanyasını, Trump’ı bir an önce seçimle görevden uzaklaştırma gerekliliği üzerine kurduğu gözleniyor. Daha liberal ya da az tanınan rakipleriyle tartışmaya girmek yerine kendisini Trump’ı mağlup etmek için şansı en yüksek aday olarak öne çıkarmaya çalışıyor.
Wall Street Journal ise Çin’le bağı olan sermaye çevrelerinin Silikon Vadisi’ndeki Amerikan teknoloji firmalarına yaptığı yatırımları ya tamamen kestiğini ya da denetimden kaçınmak için yeni yöntemlere başvurduğunu bildiriyor. Gazete, ticaret savaşları kızışmaya başladığından bu yana Çinli girişimcilerin Silikon Vadisi’ndeki Amerikan firmalarını yaptığı yatırımların artık eskisi kadar istenmediğini yazıyor. Habere göre bazı Amerikan firmaları Çinli ortaklarıyla yollarını ayırırken kimileri de farklı yapılanmalara giderek bu ortakları devre dışı bırakıyor. Araştırma şirketi Rhodium’a göre Silikon Vadisi’nde kurulan teknoloji firmalarına destek veren devlet destekli Çin sermayesi geçen yılın başında rekor seviyeye yükseldikten sonra yılsonuna doğru adeta tamamen ortadan kayboldu. 2016 yılında Çin kaynaklı sermayenin Amerika’da doğrudan yaptığı yatırımlar 46 milyar dolarken bu miktar, 2018’e gelindiğinde yüzde 90 oranında düşerek 5 milyar dolara indi. Gazeteye göre bu düşüşte, Amerikan hükümetinin, Amerika ekonomisi ve askeri üstünlüğünü olumsuz yönde etkileyecek kalifiye eleman ve teknoloji göçünü durdurma çabaları da etkili oldu.
Washington Post ise Kongre’de Mueller raporu üzerinde ifade vermeye çağırılan ancak bu çağrıya yanıt vermeyen Adalet Bakanı William Barr ve Beyaz Saray eski avukatlarından Don McGahn’in Kongre’ye itaatsizlikle yargılanmasının gündeme gelmesiyle birlikte Başkan Trump’ın görevden azledilmesi meselesinin yeniden odak noktası haline geldiğini yazıyor. Habere göre Demokrat Parti, Trump hakkında azil sürecini başlatıp başlatmama üzerinde kendi iç tartışmalarını sürdürürken Trump’ın bu süreci bir yandan saplantı haline getirdiği, diğer yandan da süreçten korktuğu gözleniyor. Gazete, haberini, on beş Beyaz Saray çalışanının yanı sıra Trump’ın danışmanları, arkadaşları ve Cumhuriyetçi Kongre üyeleriyle yaptığı söyleşilere dayandırıyor. Bu kişilere göre Trump yanlış hiçbir şey yapmadığına inandığı için Demokratlar’ın azil sürecini başlatamayacağına inanıyor. Ancak Başkan aynı zamanda olası bir azil sürecini siyasi mirası üzerinde kalacak tarihi bir lekeden çok, başkanlığının meşruluğuna yönelik bir saldırı olarak kabul ediyor. Öte yandan Trump’a yakın bazı çevreler, 1990’lı yıllarda Başkan Clinton hakkında başlatılan azil sürecinin Clinton’ın lehine işlediğinin de farkında olduğunu, Trump’ın da en iyi performansı düşman olarak gördüğü odaklara karşı verdiğinin altını çiziyor. Trump’a sadık olan Beyaz Saray dışındaki çevre, azil sürecinin başlatılmasının gerek Trump gerekse partisi açısından büyük bir nimet olacağı, yeniden seçilmenin yolunun azil sürecinden geçeceği konusunda ısrarlı. Daha geniş bir başka çevreyse olası bir azil sürecinin en iyi sonucu doğuracak olsa bile Trump’ı siyasi açıdan yaralayacak bir süreç olacağı uyarısında bulunuyor.