Washington Post, “Arap Ülkeleri Katar’ı Tecrit Etti” başlıklı haberinde, Mısır’ın ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in terör örgütlerini desteklediği gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkileri kestiğini, kara, hava ve deniz ulaşımını askıya aldığını bildiriyor. Gazete, bu dört Arap ülkesine Yemen’in ve Hint Okyanusu ülkesi Maldivler’in de katıldığını, Kuveyt ve Umman’ın ise sessizliğini koruduğunu yazıyor. Habere göre bu gelişme, Amerika’nın Sünni köktendincilere ve İran’ın bölgede giderek artan nüfuzuna karşı cephe oluşturma girişimlerine zarar verecek. Uzmanlar, Arap ülkelerinin Katar’ı bu kadar hızlı ve keskin bir hamleyle dışlamasının ardında yatan nedenlerin tam olarak net olmadığı görüşünde. Gazeteye göre bir yarımada ülkesi olan ve tek sınırını Suudi Arabistan’la paylaşan Katar için böylesi bir dışlanma, çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Öte yandan Mısır’daki ekonomik çıkmazdan kaçan ve Katar’da iş bulup bu ülkeye yerleşen yaklaşık 300 bin Mısırlı’nın krizden ötürü çalışma vizelerinin yenilenmemesi de söz konusu.
Washington Post bugün ayrıca Londra’da Cumartesi gecesi meydana gelen terör saldırılarından sonra Twitter’da adeta fırtınalar koparan Başkan Trump’ın aslında getirmek istediği seyahat yasağına kendi elleriyle zarar verdiğini yazıyor. Habere göre Londra saldırılarından sonra seyahat yasağını yeniden Twitter gündemine taşıyan Trump, yasağın siyasi doğruculuk çizgisine taşınan “sulandırılmış” yeni versiyonunu eleştirerek Adalet Bakanlığı avukatlarının yasağın uygulamaya konması yönündeki çabalarına zarar veriyor. Bunun nedeni, avukatların yasağı “seyahate ara verme” olarak gösterme çabaları karşısında Trump’ın Twitter’da ısrarla öne sürdüğü “İhtiyacımız olan şey bazı tehlikeli ülkelere karşı uygulanacak seyahat yasağıdır. Daha azı bizi korumaya yetmez” şeklindeki ifadesi. Hukuk profesörü Josh Blackman, avukatların, müvekkillerinin sessiz kalmalarını istediğini, bunun nedeninin, mahkeme dışında güdülen stratejilerin mahkeme içindeki taktikleri zora sokması olduğunu belirtiyor.
New York Times ise Amerika’daki uyuşturucu bağımlılığı krizini ana sayfasına taşımış. Gazete, Amerika’da aşırı doz uyuşturucudan ölenlerin sayısının daha önceki dönemlerde hiç bu kadar hızlı yükselmediğini bildiriyor. Habere göre 2016’da 59 bin kişi, aşırı dozda uyuşturucu madde aldıkları nedeniyle yaşamını yitirdi. Amerika’nın doğu kıyısı eyaletlerinden Maryland, Florida, Pennsylvania ve Maine, uyuşturucuya bağlı ölüm vakalarının en çok görüldüğü eyaletler. Öte yandan Fentanil gibi afyon bazlı narkotik ağrı kesici ilaç bağımlılığını körükledikleri gerekçesiyle beş ilaç firmasına karşı dava açan Ohio eyaletindeyse aşırı dozdan ölenlerin sayısının 2016’da yüzde 25’ten fazla arttığı gözleniyor. Gazete, uyuşturucu bağımlılığının son yıllarda adeta salgın hale gelmesinin en önemli nedenlerinden birinin reçeteli ağrı kesici kullananların yeterince tatmin olmadıkları için eroin alışkanlığına yönelmeleri olduğunu bildiriyor.
New York Times bugün ayrıca Çin’in temiz enerji sektöründe dünya lideri olma emelleriyle ilgili bir habere de yer veriyor. Gazeteye göre Çin ekonomisinin yeni tutkusu, yenilenebilir enerji alanında liderlik konumunu Amerika’nın elinden almak ve küresel arenada bu alandaki egemenliğini kabul ettirmek. Çin’in amacı, temiz enerji teknolojisiyle gereken altyapıyı kurmak ve karbon emisyonu seviyelerini düşürmeyi amaçlayan enerji ortağı arayışındaki ülkelerin bir numaralı tercihi haline gelmek. Gazete, Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinin yazılım, bilgisayar çipi ve yolcu uçağı imalatı gibi sektörlerdeki egemenliğine karşılık temiz enerji teknolojisinde söz sahibi haline gelmek istediğini kaydediyor.
Wall Street Journal ise Cumartesi günü Londra’da yedi kişinin öldürüldüğü saldırıların bıçaklı zanlılarından birinin İngiliz Polisi tarafından bilindiğini yazıyor. Ancak habere göre Pakistan doğumlu 27 yaşındaki İngiliz vatandaşı Huram Şazad Butt’un şiddet eylemine girişeceğine dair herhangi bir istihbarat alınmadı. Kimi komşularına göre zanlı, geçen yılın başında gösterime giren “Yan Kapıdaki Cihatçı” adlı belgeselde yer almıştı. Gazete, Butt’un bir komşusu tarafından polise ihbar edildiğini ancak polisin konuya ilişkin açıklama yapmadığını da bildiriyor.