Erişilebilirlik

Fransız Cihadının 'Robot Resmi'


Fransa'da özel bir cihattan söz edilebilir. Çünkü en çok cihatçı saldırı Fransa'da oldu, IŞİD'e Avrupa'dan en geniş katılım Fransa'dan geldi. Neden bu gençler kendilerinden bu kadar uzaktaki coğrafyada ölmeye gidiyor, ya da neden düne kadar içinde doğup büyüdüğü topraklara dönüp cinayet işliyor? Kim bu çocuk denecek yaştaki gençler, ortak yanları neler, neden bu kadar genç yaşta vücutlarını paramparça etmek pahasına, masum insanları soğukkanlı bir şekilde öldürüyorlar?

Le Figaro gazetesi, 2 Şubat’ta, İçişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Koordinasyon Birimi tarafından hazırlanan "İslamisme" başlıklı bir rapora manşetten yer verdi. Rapor, Fransa'daki cihadın boyutunu anlamak açısından önemli. Adeta Fransa'daki cihatçıların bir fotoğrafını çekiyor.

Rapora göre, Fransa'da 8 bin 250 kişi radikal İslamı seçmiş, bu rakam bir yılda iki katına çıkmış. Üstelik radikalleşenler arasında kadınlarla 18 yaşından küçüklerin sayısının son yıllarda artması çok çarpıcı. Bu çocukların 1632'si 18 yaşın altında.

Terörle Mücadele Koordinasyon Birimi uzmanları geçtiğimiz yıl bu rakamın 4 bin 15 olduğunu, bir yılda 8 bini aştığını kaydediyor. Üstelik bu gençler söylendiği gibi sadece bilgisayarlarının önünde radikalleşmiyor. Bu kişilerin yüzde 95'inin radikalleşmesini sağlayan neden öncelikle bir şahısla temas.

Cihatçıların coğrafi dağılımı

Coğrafi dağılımına gelince Fransa'nın cihatçı çıkarmayan ili yok. Ancak bazı yerlerdeki yoğunlaşma hayli dikkat çekici. Öncelikle Paris ve çevresi 499 vaka ile bütün rekorları kırıyor. Paris'i Selefiler’in yoğun olduğu güney batıda Toulouse, kuzeyde Lille ve Roubaix, doğuda da Strasbourg izliyor. İçişleri Bakanlığı'na radikalleştikleri bildirilen cihatçıların yüzde 7,5 kadarı polis engelini aşarak Suriye'ye gidiyor.

Bütün Avrupa’da olduğu gibi Fransa’dan Suriye’ye giderek IŞİD saflarında savaşan cihatçı gençlerin büyük çoğunluğu ülkenin ve özellikle de Paris’in sorunlu banliyölerinden gelirken, cezaevinden ve küçük suçlardan geçerek cihat saflarına katılılanlar da önemli bir orana sahip. Hali vakti yerinde olan ailelerden, orta sınıftan, eğitimli ailelerin başarılı çocuklarından da cihada katılım olduğunu görüyoruz. Mühendisler, bilgisayar uzmanları, serbest meslekten gençler… Bunların bir bölümü savaşmak için Suriye’ye giderken, bir bölümü de Suriye halkına insani yardım için ya da "inancını İslam Devleti (IŞİD)’nin yönetimi altında gereği gibi yaşamak için" gittiğini söylüyor. Çünkü IŞİD bir yandan şiddet videoları yayınlarken, bir yandan da Esat rejiminin bombaları altında ölen Müslüman çocuklarının resimleriyle propaganda yapıyor.

Ortak noktalar

*Sosyolojik ve psikollojik güdüler: Fransız cihatçılarının radikalleştiği sosyolojik ortamları incelersek birçok ortak nokta yakalamak mümkün. IŞİD'e katılan gençlerin önemli bölümü sosyal adaletsizlikler karşısında İslam'a sığınıyor, bulunduğu topluma öfke duyuyor. Banliyölerde kendi içlerindeki hapishanelerde yaşayan gençler, toplumda uğradıkları ayrımcılık ve aşağılanmayı nefret duygusuyla tedavi ediyor. Banliyölerden çıkmayı başaran gençler bu mekanları terkediyor, çoğunlukla da eski dostlarını unutuyor. Sıkışıp kalanlar ise ya mahallesinde ya da sosyal konutunun dört duvarında kendi içine hapsoluyor. Sonunda küçük suçlara bulaşıyor, ardından hayal ettiği orta ve üst sınıflar kadar kazanmak için suçun boyutu giderek artıyor. Ufak tefek soygunlar ve küçük çapta satıcılıktan, silahlı soygun ve uyuşturucu kaçakçılığına geçiyor.

Bu çıkmaz yoldan kurtulma isteği, yani nefretten cihada geçiş, ya bir arkadaş, ya bir tanıdık, ya da internet üzerinden oluyor. Bütün bu hiçlik, kendini kurban hissetme ve yabancılaşmada cihat, hem bir varoluş nedeni haline geliyor, hem de kendini aşağılık hissetme durumundan karşısındaki aşağılık görme durumuna geçiyor. İşlediği her adi suçtan dolayı girdiği cezaevinde nefreti biraz daha artıyor.

Sonunda, inancı sayesinde saf bir kimliği olduğuna inanıyor, inancı için savaştığını düşünerek, kendisini kutsal bir mertebede görüyor. Sadece küçük işler ya da yasadışı yollardan hayatta kalabileceğini sandığı topluma hükmetme, inancı için şehit olma mertebesine geliyor.

Yeni kimlikleriyle Selefi camilerine gitmeye başlıyor, "kafirleri" insan olarak bile görmüyor, kutsal topraklara Orta Doğu, Suriye, Irak'a yolculuklar yapıyorlar. Buralarda bir taraftan silah eğitimi alırken bir yandan da içinde büyüdüğü topluma yabancılaşıyorlar. Sonunda "zalim olmayı", soğukkanlı bir şekilde "kafirleri" ya da polis, asker olan "kötü Müslümanları" öldürmeyi öğreniyorlar.

*Orta sınıftan gelen gençler: Cihada katılımları giderek artan orta sınıftan gelen gençlerin güdüleri ise daha farklı. Bunların banliyö gençlerinden farkı toplumdan nefret etmiyorlar, kendilerini bu toplumun kurbanı olarak görmüyorlar. Esat rejiminin Suriye halkına yaptıkları karşısında isyan ediyorlar, ezilen masum Suriye halkına insani yardım için ya da destek vermek için bu yola çıkıyorlar.

*Devletin banliyö politikası: Banliyölerdeki sosyal ortamın güçlüğü, okullarında kaliteli eğitim verilmemesi, sosyal konutların yarattığı gettolaşma, işsizlik, gençlerin gelecek umutları olmayışı onları suç örgütlerinin ya da cihatçı örgütlerin kucağına itiyor.

*İdeolojik boşluk : Sistemle barışık olmayan gençler, bir çıkış arıyor ve kendilerine bir yol bulmak için girdikleri arayıştan radikal İslam ile çıkıyorlar. Müslüman gençler içinde yaşanan boşluk, radikaller tarafından dolduruluyor. Komünist ütopyanın, sosyalist rejimlerin yıkıldığı bir dünyada bu boşluğu farklı radikal çözümler dolduruyor. Müslüman gençler bunu cihada katılarak gösteriyor.

*Irak'a müdahale: Amerika’nın Irak ve Afganistan müdahalelerinin rolü de yabana atılmayacak önemde. Amerika nefreti ve anti emperyalist duygular da komünizm ya da sosyalizmde karşılık bulamayınca farklı yollardan kanalize oluyor.

*Cezaevlerinde öğrenilen nefret: Banliyölerde olup da küçük suçlara bulaşan gençlerin radikal İslam ile ilk tanıştıkları yer cezaevleri. Yoksulluk nedeniyle küçük suçlar işleyen, hırsızlık yapan, uyuşturucu satan gençler, cezaevlerinde kolaylıkla "daha kutsal bir mücadeleye" ikna ediliyor.

IŞİD etkisi

Son 2 yılda IŞİD saflarına katılan cihatçıların profili daha çok genişledi. Örneğin daha fazla kız çocuğu cihatçı saflarına katılıyor. Daha fazla Hıristiyanlık’tan Müslümanlık’a geçen genç görüyoruz. Annesi babası doktor, öğretmen, mühendis olan, rahat koşullarda yetişen, okullarında başarılı olan çocuklar da cihatçı saflarında yer almaya başlıyor. Uzmanlar bugün artık Suriye’ye giden gençlerin yarısının orta sınıftan geldiğine dikkati çekiyor.

IŞİD’in buna katkısıysa çok büyük. Kendi bünyesindeki eğitimli, sosyal medyayı izleyen, bilgisayar uzmanı, teknik konularda yetenekli elemanları aracılığıyla hazırladığı yüksek kalitedeki propaganda videolarıgiderek daha çok genci etkiliyor. Örgütün Fransızca yayın organı Dabiq’te, IŞİD çok çeşitli iş ve arama ilanları veriyor. Örneğin terör örgütü, spor faaliyetleri için koç, mühendis, ulaştırmacı, iletişim ve bilgisayar uzmanı ya da dövüş sanatını bilenler için ilan veriyor. Bu kişiler Suriye’ye gider gitmez önce bir dini ve örgütsel eğitimden geçiyor. Ve IŞİD, katılımcıların kalitesine göre iş bölümü yapıyor.

"IŞİD'e katılanların yüzde 80'i ateist"

2014 yılı sonunda, sosyolog Dunya Bouzar tarafından kurulan « Centre de prévention contre les dérives sectaires liées à l'islam /İslamcı Tarikat Sapmalarını Önleme Merkezi (CPDSI), bu gençleri anlamak açısından son derece değerli bir rapor yayınladı. Çocukları cihada katıldığı için bu merkeze başvuran 160 aile üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları son derece ilginçti. Çocukları IŞİD’e katılan ailelerin yüzde 80’inin Ateist, yüzde 20’sinin ise Budist, Hıristiyan, Yahudi ya da Müslüman olduğu ortaya çıktı. Yüzde 90’ı Fransız vatandaşı, yalnızca yüzde 10’u Cezayir, Fas, Tunus, Antil Adaları, Almanya ve Asya ülkelerinden gelen göçmenlerin torunları.

Anketin ortaya koyduğu başka bir gerçek de, cihada katılan gençlerin yüzde 63’ünün 15-21 yaşları arasında olması. Çocukları Suriye’ye savaşmaya giden bu ailelerin yüzde 67’si orta sınıftan, yüzde 16’sı yoksul aileler, yüzde 17’si ise üst orta sınıf mensubu. Bu aile bireylerinin önemli bölümü eğitim camiasından gelen eğitmen ya da öğretmenler.

Radikal İslam söyleminin çektiği gençlerin yüzde 5’i küçük suçlar işleyen gençler, yüzde 40’ı ise önemli depresyon geçirmiş. Ancak bu araştırma "bir kuruma başvurma bilinci ya da isteği olan aileleri incelediği" için genel fotoğrafı yansıtmasa da fotoğraf hakkında genel bir bilgi edinilmesini sağlıyor.

XS
SM
MD
LG