Çin’den gelen rakamlara göre ekonomi %7 oranında büyüyor. Ancak bu rakama kimse inanmıyor. Londra’daki bir yatırım şirketinde çalışan portföy yöneticisi Richard Hunter da bu rakama şüpheyle yaklaşıyor: “Çin’de iş yapan şirketlerle konuştuğunuzda büyümenin sadece %3,5 oranında olduğunu söylüyorlar.”
Çin’deki yavaşlamanın Amerika’da nasıl bir etki yapacağı bugünlerde en fazla yanıt arayan soru. İstihdam piyasasındaki olumlu gelişmelere rağmen, doların değerinin yüksek olması, düşük enflasyon, Amerika’yı dış etkilere açık bırakıyor. Kısa süre önce İşletme Ekonomisi Ulusal Birliği’nde konuşan FED Yöneticilerinden Lael Brainard da aynı kaygıyı şöyle dile getirdi: “Mevcut riskler, Amerikan ekonomisini dikkatli şekilde desteklememiz gerektiğini ortaya koyuyor. Ekonomi için hayati önem taşıyan bu desteği zamanından önce kesmemeliyiz.”
İşletme Ekonomisi Ulusal Birliği Başkanı Lisa Emsbo-Mattingly, FED’in asıl görevi olan tam istihdam ve fiyat istikrarı sağlamanın dışına çıkarak belirsizliği arttırdığı eleştirisinde bulunuyor.
Bazı uzmanlar, Ekim’de faizlerin yükselmesine uzak bir ihtimal olarak bakıyor. Bu durumda gözler Aralık ayındaki toplantıya çevrilmiş durumda. Ancak ekonomistlere göre, küreselleşmede gelinen noktada, dünyanın en büyük ekonomisi de olsa Amerika’nın, dış etkenlere açık olması kaçınılmaz.
