WASHINGTON, DC; LANHAM, MD —
Yarım yüzyıl önce Amerikan Kongresi’nin yüzde 75‘ini Protestan Hıristiyanlar oluşturuyordu. Tüm senatör ve milletvekilleri göreve başlamadan önce İncil’e el basarak yemin ediyordu. Ama artık devir değişti. Washington’da artık tarih yazılıyor. İlk kez bir Budist, senatör oldu. İlk kez bir Hint kökenli, Kongre’ye girdi. Kongre’de iki müslüman milletvekili var. Amerika’nın Sesi’nden Carolyn Presutti, din ve devlet işlerinin ayrı olmasını öngören anayasaya bağlı Kongre’de din konusunu inceledi.
Sri Siva Vişnu Tapınağı’nda dua zamanı. Burası, Batı Yarıküre’nin en büyük tapınaklarından biri.
Hinduizm, dünyanın üçüncü büyük dini. Ancak geçen yıl Hawaii’den Tulsi Gabbard’a kadar Amerika’da senatör ya da milletvekili seçilen Hindu yoktu.
Siva Subramaniam, tapınağın kurucularından: ”Tanrı’nın varlığını anlamak için izleyeceğiniz 3 ya da 4 yoldan biri, Karma’dır.”
Önceki yıllarda Protestan Hıristiyan olmamak Kongre’ye seçilmek isteyen adaylar için bir engeldi. Şimdiyse ateist olmak bile normal karşılanıyor. Arizona milletvekili Krysten Sinema, din hanesi boş olan ilk milletvekili.
Mazie Hirono, Kongre’ye Budizm’i getiren ilk senator: ”Budizm, bir hayat tarzı. Kiliseye gitmenize, ilahiler söylemenize gerek yok. Başka insanların düşünce ve inançlarına saygılı olmak için Budizm’i benimsedim.”
Hint asıllı milletvekili Ami Bera, Üniteryan kilisesine mensup, ama her Pazar farklı bir kiliseye gidiyor, bu kez sıra Metodist kilisesinde: ”Üniteryan olarak tek tanrıya ama o tanrıya çıkan çok yol olduğuna inanıyoruz.”
Ami Bera, göreve başlamadan önce yemin ederken İncil’e, Krysten Sinema Amerikan Anayasası’na, Tulsi Gabbard kutsal Hindu yazılarının bulunduğu Bhagavad Gita’ya, Andre Carson ise Kuran’a el bastı.
Andre Carson, ”Hep anayasa kullanıyordum ancak bu kez Kuran’da karar kıldım” diyor.
Carson, Kongre’deki iki Müslüman’dan biri: ”Din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasını destekliyoruz, ancak Amerika’nın farklı kültür, din ve milletleri biraraya getirdiğini, tüm dinleri ve etnik grupları kucakladığını da biliyoruz.”
60 yıl önce Kongre’de sadece senatör ve milletvekilleri için bir dua odası oluşturuldu. Odaya medya mensuplarının girmesi yasak. Çok sade olan bu odada ilk başkan George Washington’un dizlerinin üzerine çöküp dua etmesini resimleyen bir vitray bulunuyor.
Anayasayı yazarken din ve devlet işlerinin ayrılmasını destekleyenler aynı zamanda ilk kez Kongre’ye bir din adamı da atamış. 1789‘dan beri atanan her din adamı Hıristiyandı.
Temsilciler Meclisi’nin papazı, Patrick Conroy: ”Ettiğim dualar hükümetimiz, ulusumuz ve tüm dünya için.”
Uzmanlar, dinsel farklılığın giderek artmasının Amerikalılar’ın kendilerini temsil edecek siyasetçi seçiminde bir değişiklik yapmasını beklemiyor ve gelecek nesillerin, dinsel farklılığın ülkelerine hizmet etme fırsatına engel olmayacağını bilerek yetişeceğini düşünüyor.
Sri Siva Vişnu Tapınağı’nda dua zamanı. Burası, Batı Yarıküre’nin en büyük tapınaklarından biri.
Hinduizm, dünyanın üçüncü büyük dini. Ancak geçen yıl Hawaii’den Tulsi Gabbard’a kadar Amerika’da senatör ya da milletvekili seçilen Hindu yoktu.
Siva Subramaniam, tapınağın kurucularından: ”Tanrı’nın varlığını anlamak için izleyeceğiniz 3 ya da 4 yoldan biri, Karma’dır.”
Önceki yıllarda Protestan Hıristiyan olmamak Kongre’ye seçilmek isteyen adaylar için bir engeldi. Şimdiyse ateist olmak bile normal karşılanıyor. Arizona milletvekili Krysten Sinema, din hanesi boş olan ilk milletvekili.
Mazie Hirono, Kongre’ye Budizm’i getiren ilk senator: ”Budizm, bir hayat tarzı. Kiliseye gitmenize, ilahiler söylemenize gerek yok. Başka insanların düşünce ve inançlarına saygılı olmak için Budizm’i benimsedim.”
Hint asıllı milletvekili Ami Bera, Üniteryan kilisesine mensup, ama her Pazar farklı bir kiliseye gidiyor, bu kez sıra Metodist kilisesinde: ”Üniteryan olarak tek tanrıya ama o tanrıya çıkan çok yol olduğuna inanıyoruz.”
Ami Bera, göreve başlamadan önce yemin ederken İncil’e, Krysten Sinema Amerikan Anayasası’na, Tulsi Gabbard kutsal Hindu yazılarının bulunduğu Bhagavad Gita’ya, Andre Carson ise Kuran’a el bastı.
Andre Carson, ”Hep anayasa kullanıyordum ancak bu kez Kuran’da karar kıldım” diyor.
Carson, Kongre’deki iki Müslüman’dan biri: ”Din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasını destekliyoruz, ancak Amerika’nın farklı kültür, din ve milletleri biraraya getirdiğini, tüm dinleri ve etnik grupları kucakladığını da biliyoruz.”
60 yıl önce Kongre’de sadece senatör ve milletvekilleri için bir dua odası oluşturuldu. Odaya medya mensuplarının girmesi yasak. Çok sade olan bu odada ilk başkan George Washington’un dizlerinin üzerine çöküp dua etmesini resimleyen bir vitray bulunuyor.
Anayasayı yazarken din ve devlet işlerinin ayrılmasını destekleyenler aynı zamanda ilk kez Kongre’ye bir din adamı da atamış. 1789‘dan beri atanan her din adamı Hıristiyandı.
Temsilciler Meclisi’nin papazı, Patrick Conroy: ”Ettiğim dualar hükümetimiz, ulusumuz ve tüm dünya için.”
Uzmanlar, dinsel farklılığın giderek artmasının Amerikalılar’ın kendilerini temsil edecek siyasetçi seçiminde bir değişiklik yapmasını beklemiyor ve gelecek nesillerin, dinsel farklılığın ülkelerine hizmet etme fırsatına engel olmayacağını bilerek yetişeceğini düşünüyor.
