Erişilebilirlik

5 Eylül Amerikan Basınından Özetler


5 Eylül Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:29 0:00

New York Times, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın İngiliz Parlamentosu'nda dün aldığı iki yenilginin ayrıntılarını aktarıyor. Gazete, dün Avam Kamarası'nda yaşanan karmaşanın önümüzdeki ay İngiltere'yi Avrupa Birliği'nden çıkarmaya çalışan Başbakan Johnson'ın ne kadar büyük engellerle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini yazıyor. Habere göre Avam Kamarası, önce Johnson'ın Avrupa Birliği'ni anlaşmalı ya da anlaşmasız terk etme planını bloke etti. Parlamento, ikinci olaraksa Johnson'ın birlikten anlaşmalı ya da anlaşmasız çıkmak için avantaj sağlamak amacıyla 15 Ekim'de seçime gitme çağrısı yapma planını engelledi. Parlamentonun bu manevraları, Brexit'in İngiltere'yi şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı siyasi bir kriz ortamına sürüklediğinin göstergesi. Gazete, dünyanın en eski demokrasilerinden biri olan İngiltere'de yüzyıllar boyunca oluşturulan kural ve geleneklerin yerini, ülkenin geleceğine ilişkin ağız dalaşının aldığı yorumunda bulunuyor. Parlamentoda dün yaşanan çalkantı ayrıca Haziran 2016'da Avrupa Birliği'nden ayrılma kararının alındığı referandumdan bu yana ülkenin siyasi sisteminin ne kadar büyük bir baskı altında olduğunu kanıtlıyor. Gazete, adeta referandumun demokratik meşruluğu paketine sarılan popülist politikaların, kökü çok derinlere uzanan parlamenter demokrasiyi sarstığı yorumunda bulunuyor. Öte yandan Johnson'ın genel seçim çağrısı şimdilik ertelense bile İngiliz seçmenin önümüzdeki hafta ya da aylarda sandık başına gitmesi olasılığı çok yüksek. Seçimden zaferle çıkmak, Johnson'a, ülkeyi Avrupa Birliği'nden çıkarmak için net olarak yeşil ışık yakacak. Mağlubiyet ise Johnson'ın başbakanlıktan uzaklaşması ve İngiltere'nin birlikten çıkış şartlarının yeniden şekillendirilmesi anlamına gelecek.

Washington Post ise Dorian Kasırgası'nın adeta yerle bir ettiği Bahama Adaları'ndaki son durumu aktarıyor. Afet bölgelerine gıda yardımı yapan şef Jose Andres ve Andres'in kurduğu yardım kuruluşu World Central Kitchen'ın kiraladığı bir helikopterle Grand Abaco Adası'na giden Washington Post, adanın büyük çoğunluğunun hala sular altında olduğunu bildiriyor. Gazetenin bölgeye giden muhabirlerine göre adadaki marina, iki enerji santrali, bir tavuk çiftliği ve çok sayıda ağaç yıkılmış durumda. Su kaynaklarının benzin ve dışkı karışması sonucu kullanılamaz halde olması, yerel yöneticilerin işini daha da zorlaştırıyor. Öte yandan 17 kişinin öldüğü Grand Abaco Adası'ndaki otorite eksikliği, yağmalama vakalarının önüne geçmek için sokağa çıkma yasağı uygulanmasını engelliyor. Öte yandan Amerikan Sahil Güvenlik Teşkilatı, Florida'nın güneyindeki Key West'ten Bahamalar'a dokuz sahil koruma botu gönderdi. Ancak adaların etrafındaki suların enkazla dolu olması, botların güvenliğini tehlikeye atıyor. Sahil Güvenlik birimleri ayrıca helikopterlerle, kasırganın en çok zarar verdiği bölgelerin güneyinde yer alan New Providence Adası'ndaki başkent Nassau'ya yaralıların taşınmasına yardım ediyor. İngiliz Kraliyet Donanması, çok sayıda yardım örgütü, Virginia'nın Fairfax ilçesinden ve Los Angeles'tan gelen acil yardım uzmanları da Bahamalar'daki kurtarma çalışmalarına katkıda bulunuyor. Öte yandan kasırgada kaybolanların isimlerinin paylaşıldığı siteye şimdiye kadar 5 bin 500'ün üzerinde kayıt yapıldı.

Wall Street Journal ise Amerikan bankalarının etki alanının küresel mali sistem içinde genişlemesine ilişkin bir habere yer veriyor. Gazete, bundan sadece on yıl önce küresel mali sistemin neredeyse çökmesine yol açan Amerikan bankalarının bugün sistem üzerinde hakimiyet kurduğunu yazıyor. Habere göre Amerikan bankaları geçen yıl küresel yatırım bankacılığı hizmet ücretlerinin yüzde 62'sini, şirket alım-satımı ücretlerinin her on dolarının yedisini, borsa komisyonlarınınsa her on dolarının altısını aldı. Avrupa bankalarınınsa Amerikan bankalarına kıyasla çok daha küçük olduğu görülüyor. Öte yandan Alman Deutsche Bank binlerce yatırım bankacısını işten çıkarırken İsviçre menşeli UBS Group, Connecticut eyaletinin Stamford kentinde piyasa işlemlerini yürüttüğü dev merkezi boşaltarak, özel bankacılık köklerine dönmeye odaklanmaya başladı. Oysa gazeteye göre 1990'lı yıllarda Wall Street'e girmeye başlayan, gelişmekte olan ülkelerle yakın bağı olan Londra'da konuşlanmış Avrupa bankalarının mali hizmetlerin küreselleşmesiyle çok daha güçleneceği öngörülüyordu. Ancak 2008 mali krizinden yüksek ivmeyle çıkan Amerikan bankaları hızla sermaye elde etmeye ve riskten kurtulmaya başladı. 2018'de vergi indirimi getirilmesiyse bankaların karlılık oranını yükseltti. Avrupa'daysa borçlanmanın azalması ve merkez bankalarının faiz oranlarını sıfırın altına çekmesi, bankaların kar etmesini engelliyor. Öte yandan Avrupa'daki bankacılık politikalarında yaşanan bölünme, ülkelerin mali önceliklerinin birbiriyle çelişmesine yol açıyor.

XS
SM
MD
LG