Erişilebilirlik

Evet Cephesini Kürtler mi Kurtardı?


Evet Cephesini Kürtler mi Kurtardı?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:02 0:00

Anayasa değişikliği oylamasının en tartışılan sonuçlarından biri de Kürtlerin yaşadığı illerdeki oy değişimleri oldu. HDP’nin desteklediği ‘hayır’ cephesi, partinin önceki seçimlerde aldığı oydan daha az oy aldı. Evet ise AK Parti’nin önceki seçimlerde aldığı oylardan fazlasını aldı. Peki oyların bu artışı evet cephesine mi yaradı?

HDP 1 Kasım Genel seçimlerinde yüzde 72 oy aldığı Diyarbakır’da, HDP’nin desteklediği ‘hayır’ yüzde 67 oy aldı. Aynı seçimde yüzde 21 oy alan AK Parti’nin desteklediği ‘hayır’ yüzde 32 oranında oy aldı. Bu durum sadece Diyarbakır’da değil HDP’nin güçlü olduğu birçok yerde benzer. Yani HDP oylarında düşüş, AK Parti oylarında ise yükselme var. Sandığa gitmeyenlerin oranındaki artış da gözlerden kaçmıyor. Peki, Kürt oylarındaki bu hareketliliğin nedeni nedir?

Çoşkun: Evet çıkmasında Kürt oylarının etkisi yüksek

Bölge siyasetini yakından takip eden isimlerden Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Çoşkun’a göre, ‘evet’ çıkmasında Kürt oylarının etkisi yüksek. Çoşkun, şöyle konuştu; ”Sonuç sürpriz değil. Bizim seçimden önce çeşitli gruplarla yaptığımız çalışmalarda böyle bir eğilimin ortaya çıkacağı belliydi. AK Parti’nin aldığı oydan daha fazla evet oyu çıkacağını tahmin edebiliyorduk. Ben bunun üç önemli sebebi olduğunu düşünüyorum. Birincisi AK Partiye destek veren Kürtler, gerek Türkiye’nin demokratikleşmesi, gerek Kürt sorununun demokratik çözümü için alternatifin AK Parti ve Erdoğan olduğunu düşünüyor. Şu andaki anayasa değişiklik teklifine yönelik bir takım eleştirileri olsa bile AK Parti ve Erdoğan’ı desteklemenin siyaseten iyi bir tercih olduğu kanısındalar, o nedenle bu kitle AK Parti ve onun tercihine oy verdi. İkincisi 7 Haziran’dan sonraki hendek barikat ve şehir savaşlarından dolayı PKK’ye duyulan tepki ve HDP’ye konulan mesafe hala devam ediyor. HDP bu mesafeyi kapatabilecek veya tersine döndürebilecek bir siyasi ivme gösteremedi. HDP’nin bunu gösterebilecek fiziki imkânları da yok. Kendi dertleri, kendi sorunlarıyla daha fazla, iç içe gömülmüş bir durumda. Eş Başkanları tutuklu, milletvekilleri tutuklu, belediyeleri kayyumlara devredildi daha fazla kendi gündemiyle ilintili bir parti durumunda. Seçmeni hareket geçirebilecek, mobilize edecek, kendi tercihlerine ikna edebilecek çalışma yürütemediler.Ama şu açık 7 Hazirandaki kırılma devam ediyor ve HDP bu kırılmayı onarabilecek bir siyaset geliştirememiş durumda. Üçüncü faktör ise AK Parti ve HDP’nin dışında kalan Kürt kesimleri genel olarak evet oyunun yanında yer aldılar. Bazıları Hüda-Par gibi açıkça evetin yanında olacaklarını deklere ettiler. Bazıları ise dolaylı olarak yaptı. Onlara göre 82 Anayasasının savunulacak bir tarafı yok, Kürtlerin 1982 Anayasasının savunmasına gerek yok. Diğer taraftan Kürt meselesi özelinde baktığınızda parlamenter sistem içinde çözmenin anlamı yoktu. Bu nedenle başkanlık sistemi eksikliklerine aksaklıklarına rağmen yürürlüğe girerse belki bir kapı açılır diyerek evetin yanına bir oy koydular. Dolayasıyla bu üç faktör, Kürt bölgesindeki artışı açıklayan en önemli unsur. Hükümeti psikolojik olarak rahatlatan bir sonuç oldu. Yine de gerek hükümet ve gerek cumhurbaşkanın yaptığı açıklamalarda evet oyunun çıkmasında Kürtlerin nispi artışının çok önemli olduğunu ifade etti.”

Yurtdaş: Sokak çatışmaları sonuçta etkili oldu

Bu tespite katılanlardan biri de eski DEP Milletvekili ve Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sedat Yurtdaş. HDP’nin eşit koşullarda referanduma hazırlanamadığına vurgu yapan Yurtdaş, bölgede son 2 yıldır yaşanan sokak çatışmalarının sonuçta etkili olduğu görüşünde. Yurtdaş, “Son bir iki yıl içerisinde yaşananlar muhtemelen tercihlerde etkili olmuştur. Buna böyle kabaca bakınca, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri, başkanlık seçimi, başkanlık referandumu bağlamında bakınca eğilim olarak HDP oylarında bir düşüş eğilimi, özellikle bütün yılın sancılı geçmesine rağmen 1 Kasım seçimlerini baz aldığımızda HDP oylarında bir düşüş eğilimi gözlenirken, AK Parti oylarında bir yükseliş var. Yani kimi yerde 4-5 e tekabül eden, kimi yerde yüzde 15-20’lere tekabül eden bir farklılaşma var. Bu farklılaşmayı doğru okumak lazım. Şüphesiz HDP’nin hangi koşullarda bu referanduma hazırlandığını görmemiz lazım. Eş genel başkanları içerde, milletvekilleri içeride, belediye başkanları içeride, 80’i aşkın belediyeye kayyum atanmış, hem baskı ortamı, gözaltılar, tutuklamalar, davalar, bütün bunları hesaba katarak ancak doğru bir değerlendirme şansımız var. Dolayısıyla bir kere seçmen özgürce tercih yapacak koşullara sahip değil. Propaganda döneminde kampanya yürütme şansına sahip değildi mesela. Tabi diğer taraftan Diyarbakır Sur, Nusaybin, Yüksekova, Cizre, bunların yaşadığı göç, tahribat yer değiştirmeler, bütün bu merkezler yüzde 90’lara varan HDP’nin oy deposu alanlardı. Dolayısıyla onların tercihlerindeki değişim de önemlidir. Onun çarpan etkisiyle toplumun diğer kesimlerini yansıması da önemli. Anlaşılan bütün bunları birlikte değerlendirdiğimiz zaman, o dönemin faturası olduğunu görebiliyoruz. Bu ortaya çıkan sonuç nihayetinde HDP açısından söylersek, son söylenmiş sözlerin sonucu değil. Çünkü söz söyleme hakkına sahip olanlar sözlerini söyleyemedikleri için, içerdeler, yargılanıyorlar ve baskı altındalar, dolayısıyla bunu geçici bir durum olarak değerlendirmek durumundayız. Bence tepki oyları da muhakkak vardır. Nihayetinde yaşanan sürecin travmaları çok ağır ama aynı zamanda her dönemde biraz güçlü olandan yana tutum sergileyen bir miktar oy her toplumda var biraz öyle bakmak lazım. Güçlü olanın yanında olan tercihini o yönde kullanan, ekonomik siyasal sosyal anlamda bir gelecek vadeden AK Parti’yi konuşuyoruz. Kendisine göre nemalanmak isteyen kesimlerin olduğunu da var saymak lazım” dedi.

Güçlü olduğu yerlerde oy kaybeden AK Parti, Kürtlerden aldığı oylarla bu açığı kapattı. Yurtdaş da bu görüşe inanlardan; Yurtdaş, ”İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana gibi illerde hayırların önde çıkması ve sonra kendi kalelerinde Manisa’da yüzde 12, Konya’da yüzde 17 gibi oy kaybetmeleri şunu gösteriyor; AB ile çatışma sürecinin sanayileşmiş bölgelerde, turizmin olduğu bölgelerde, dünya ile entegre olan yerlerde bir karşılığının olmadığı da anlaşıldı. Dolayısıyla Erdoğan’ın da ilk konuşmasında Kürt oylarına vurgu yapması aslında bu etkisinin farkında olduğunu gösteriyor. Başkan olmasında bu oyların bir yeri olduğu malum” şeklinde konuştu.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG