Erişilebilirlik

Erdoğan’dan İşkence İddialarında Zamanaşımını Kaldırma Vaadi


Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında son aylarda Türkiye’nin gündemindeki gözaltında veya cezaevinde “çıplak arama”nın da dahil olduğu kötü muamele ve kadın cinayetleriyle ilgili yargılama süreçlerine ilişkin vaatlerde bulundu.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eylem planı kapsamında altıncı amaç olan, “Kişinin Maddi ve Manevi Bütünlüğü ile Özel Hayatının Güvence Altına Alınması” başlığı altında da dikkat çekici açıklamalara imza attı.

Erdoğan, Türkiye’nin gündemine HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun tespit ettiği örnek olaylarla taşınan “çıplak arama uygulaması” tartışmasına değinmeden, insan onurunu koruma yaklaşımıyla kötü muamelelere karşı vaatlerini açıkladı.

Çocuklar, kadınlar, engelliler ve yaşlılar başta olmak üzere suç mağdurlarına yönelik psikososyal destek ve bilgilendirme hizmetlerini arttıracaklarını söyleyen Erdoğan, “İnsan onur ve haysiyetini korumak, devletin en önemli varlık sebebidir. Bunun için, ‘işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans’ anlayışını istisnasız bir şekilde hayata geçirdik. Geçmişte hep tartışılan sistematik işkence ya da kötü muamele iddiaları, artık geride kalmıştır. İşkenceyi, en ağır yaptırımlarla soruşturan Türkiye, bu konuda zamanaşımını kaldıran dünyadaki ender ülkelerden biridir” dedi.

Polis ve bekçilere silah kullanımı ile kötü muamele konusunda düzenli eğitim verildiğini kaydeden Erdoğan, “İşkence iddialarıyla ilgili disiplin soruşturmalarında da zamanaşımını kaldırıyoruz. Hastanelerde adli muayeneye özgü birimleri ve fiziki mekanları yaygınlaştırıyoruz. Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle bir hak ihlaline sebebiyet veren kamu görevlileri hakkında rücu ve disiplin işlemlerinin etkinliğini arttırıyoruz. Soruşturmaların etkili bir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı’na, yargılama sonucunun bildirilmesini sağlıyoruz. Yine bu kapsamda, olay yeri inceleme, adli arama ve fiziki el koyma işlemlerinin dijital olarak kayıt altına alınması zorunluluğunu getiriyoruz. Üst ve beden aramalarının, insan onurunu zedelemeyecek şekilde yapılmasına yönelik kararlılığımız doğrultusunda, kolluk ve infaz kurumu personeline düzenli eğitimler vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Ceza infaz kurumlarında dijital dönüşümü tamamlayacaklarını söyleyen Erdoğan, “Bu çerçevede, hükümlü ve tutukluların yakınları ile görüntülü görüşebilmeleri yanında, mektup alıp gönderme, dilekçe verme ve sağlık durumunu takip gibi işlemlerde de teknolojiden yararlanılacak. Denetimli serbestlik yükümlülerinin meslek edinmelerini sağlamak için halk eğitim merkezleri, İŞKUR, yerel yönetimler ve özel sektör işbirliğiyle programlar düzenliyoruz. Kamuya yararlı bir işte çalışma yükümlülüğünün, bu kurslarda yerine getirilebilmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, ceza infaz kurumlarıyla ilgili ayrıca “Ağır hasta, yaşlı veya engelli hükümlülerin cezalarının konutlarında infazının imkanlarını artırıyoruz. Yaş veya sağlık sebebiyle ceza infaz kurumunda hayatını tek başına idame ettiremeyen hükümlüler için denetimli serbestlik uygulamasının alanını genişletiyoruz” vaatlerini de paylaştı.

Kadına şiddette İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına değinmedi

“Kişi güvenliğini sağlamaya yönelik mücadelenin en önemli unsurlarından biri de aile içi şiddetle ve kadına karşı şiddetle mücadele” diyen Erdoğan, Türkiye’de 2012 yılında 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un yürürlüğe konulmasını vurguladı. Bu kanun için “kendi alanında çok ileri bir düzenleme” görüşünü aktaran Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ne ise değinmedi. Kadına yönelik ve aile içi şiddeti önlemek için etkin mücadele edilmesini amaçlayan sözleşme, 2011’in Mayıs ayında İstanbul’da düzenlenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121. toplantısında kabul edilmişti. Türkiye sözleşmeyi imzalayan ve mecliste onaylayan ilk ülke olmuştu.

Türkiye’de kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, sözleşmenin etkin şekilde uygulanması yönünde çağrı yapmasına karşın Erdoğan’ın en son Cumhur İttifakı’nı genişletmek amacıyla Saadet Partisi’yle temasında sözleşmeden geri çekilebileceğini ifade ettiği tartışma yaratmıştı.

Erdoğan, bugün İnsan Hakları Eylem Planı açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’ne değinmedi; ancak “Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşana kadar kurumlarımızın, sivil toplumun, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin işbirliğiyle, bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Eylem planımızla, kadına karşı şiddet suçlarını etkin bir şekilde soruşturmak amacıyla kurulan özel soruşturma bürolarını ülke genelinde yaygınlaştırıyoruz. Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili öngörülen ağırlaştırıcı sebebi, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Tek taraflı ısrarlı takip fiillerini ayrı bir suç olarak düzenliyoruz. Şiddet mağduru kadınlara avukat görevlendirilmesini sağlıyoruz. Eylem planında, kişilerin fiziksel şiddet yanında onur ve haysiyetlerinin korunması da ayrıca düzenlenmiştir. Bu kapsamda, kişinin, dava konusu olayla ilgisi bulunmayan hususlardaki mahremiyet alanının korunması için gereken tüm tedbirler alıyoruz” dedi.

Erdoğan, “Kişinin Maddi ve Manevi Bütünlüğü ile Özel Hayatının Güvence Altına Alınması” başlığı altında, ayrıca yargı süreçleri dahil olmak üzere kişisel veriler ilgili tartışmalara göndermede bulundu. Telefon görüşmeleri dinlemeleriyle ilgili “iletişimin tespiti ve dinlenmesi şeklindeki koruma tedbiriyle elde edilen kayıtları, beraat kararı verilmesi halinde de yok etme” vaadini paylaşan Erdoğan, “Kişisel verilerin işlenmesinde özel hayatın korunmasını sağlamak için, Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nu Avrupa Birliği standartları ile uyumlu hale getiriyoruz. Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun idari para cezası kararlarına karşı sulh ceza hakimlikleri yerine idari yargıya başvuru imkanı da sağlıyoruz” açıklamasında bulundu..

“Mülkiyet Hakkının Daha Etkin Korunması”

İnsan Hakları Eylem Planı’nda “Mülkiyet Hakkının Daha Etkin Korunması” başlığını yedinci amaç olarak açıklayan Erdoğan, “Mülkiyet hakkı, vatandaşımızın sosyal ve ekonomik yönden gelişimini temin eden temel bir haktır. Doğuştan kazanılan bu hakkı korumak, devletin öncelikli vazifelerinden biridir. Kamu idareleri, mülkiyet hakkını kullanmayı zorlaştıracak uygulamalardan büyük bir hassasiyetle kaçınmak mecburiyetindedir. Bu anlayışla, acele kamulaştırmaya ilişkin hükümleri de içerecek şekilde, kamulaştırmayla ilgili tüm mevzuatı yeniden ele alıyoruz. Kamulaştırmasız el atmaya karşı valilikler nezdinde idari bir başvuru yolu getiriyor, bu hususta kusuru bulunan kamu görevlilerine de idari yaptırım yolunu açıyoruz. Aynı şekilde, kamulaştırmasız el atma eylemlerinden kaynaklı davaların öncelikle görülmesini sağlıyoruz. İcra takibi ve yargılama süreçlerinden kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek için, İcra ve İflas Kanunu ile ilgili yönetmeliği, mülkiyet hakkının en geniş şekilde korunmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenliyoruz. İdari yargıda mülkiyet hakkını etkileyen hususların ivedi yargılama usulüyle hızlı biçimde çözümüne imkan sağlıyoruz” vaatlerini sıraladı.

Türkiye’de kamulaştırma kararları noktasında en tartışmalı konulardan birisi olan “imar planı değişiklikleri” açısından yeni bir sistem oluşturulacağını da açıklayan Erdoğan, “İmar planı izleme, değerlendirme ve denetleme sistemi oluşturuyoruz. Yine, imar planlarında parselasyon işlemlerinden doğan mağduriyetleri gidermeye yönelik çalışma yapıyoruz. Kamu idarelerinin taraf olduğu aynı nitelikteki uyuşmazlıklarda ‘pilot dava’ usulü getiriyoruz. Pilot davada verilecek kararın aynı konudaki uyuşmazlıklar bakımından bağlayıcı olmasını temin ederek, gereksiz vakit kayıplarının ve kaynak israflarının önüne geçiyoruz. İdarenin, haklı olduğu belli olan vatandaşa ‘git davanı aç, kazan öyle gel’ şeklinde özetleyebileceğimiz tavrına son veriyoruz. Yerleşik yargı içtihatlarının idare tarafından düzenli olarak takip edilmesini sağlayarak, başvuruları kabul etme ve davadan vazgeçme gibi konularda kurumların yetkilerini artırıyoruz. Tapu siciline idareler tarafından konulan kamusal kısıtlamaları da elektronik ortamda malik ve ilgililerin erişimine açıyoruz” ifadesini kullandı.

İnsan hakları eylem planıyla çocuklar için vaatler

İnsan Hakları Eylem Planı’nın sekizinci amacını “Toplumsal Refahın Güçlendirilmesi ve Kırılgan Kesimlerin Korunması” olarak anlatan Erdoğan, bu amaç çerçevesince çocuk hakları için çaba harcanacağını işaret etti.

“Çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda bugüne kadar mevzuat ve uygulamada gerçekleştirdiğimiz reformları, bu çalışmayla derinleştiriyor, güçlendiriyoruz” diyen Erdoğan, internet ortamıyla ilgili sıkça dile getirdiği rahatsızlığını da yineledi. Erdoğan, “Çocukların fiziki ve ruhi gelişimlerinin desteklenmesi için onların dijital riskler, siber zorbalık ve internet bağımlılığından korunmasına yönelik çalışmaları en üst seviyeye çıkarıyoruz” diyerek internet ortamıyla çocuklar açısından yeni düzenlemeler olabileceği sinyalini verdi.

Yargı sisteminde çocuklar için adalet sağlanabilmesi bakımından güncelleme yapılacağını da açıklayan Erdoğan, “Çocuk mahkemelerindeki duruşma salonlarını, çocuk dostu olacak şekilde tasarlıyor, duruşmalara hâkim, savcı ve avukatların cübbe giymeksizin katılımına imkan sağlıyoruz. Aile mahremiyeti ve çocuğun üstün yararının daha iyi korunabilmesi amacıyla aile ve çocuk mahkemelerinin müstakil bir kampüs içinde bulunacağı yeni bir adliye mimarisi modeli geliştiriyoruz. Denetimli serbestlik müdürlüklerinde çocuk büroları kuruyoruz. Suça sürüklenen çocukların adli süreçlerinin her aşamasını, bu bürolar vasıtasıyla takip ediyoruz” dedi.

Genç işsizlik sorununa karşı staj imkanları geliştirilecek

Erdoğan, gençler açısından ise “Amacımız, gençlerimizin karar alma süreçlerine ve kamu hizmetlerine katılımını, liyakat ve eşitlik temelinde güvence altına almaktır” vaadinde bulundu. Gençlerce toplumsal hayata katılımı arttırmak için “gönüllülük çalışmaları” uygulamalarını yaygınlaştıracaklarını söyleyen Erdoğan, AKP iktidarı döneminde sıkça gündeme getirdiği gençler tarafından aile kurulması ve çocuk sahibi olunması yönündeki görüşlerini de yineledi.

“Gençleri aile kurmaları yönünde teşvik için evlilik yardımının kapsamını genişletiyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’de muhalefetçe sıkça vurgulanan “genç işsizlik sorunu” bakımından ise staj imkanlarını gündeme getirdi. Erdoğan, “Gençlerin işgücü piyasasına aktif katılımları için ‘genç istihdamı ulusal strateji belgesi’ hazırlayarak, staj imkanlarını geliştiriyoruz. İstanbul’da bir Birleşmiş Milletler Gençlik Merkezi kurulmasına yönelik çalışmalara hız veriyoruz. Böylece, Birleşmiş Milletler 2030 Gençlik Stratejisi’nin etkin bir şekilde uygulanması hedefine de katkıda bulunmak istiyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, “Engelli bireylerin üst kademe kamu yöneticiliği ile mesleklerine uygun kamu görevlerinde istihdamını zorlaştıran hükümleri tespit edip kaldırıyoruz. Sağlık raporlarında engellilik oranı ve haline ilişkin kriterlere bir standart getirerek, bu konuda yaşanan sorunları gideriyoruz” vaadinde bulundu.

Türkiye’deki son seçim sürecinde “mobil sandık” gibi uygulamalarla çözüm aranan engelli ve ileri yaştaki vatandaşlarca oy kullanılması ile ilgili de Erdoğan, “Engelli ve yaşlı vatandaşlarımızın oy kullanma süreçlerine tam katılımını sağlamak ve kolaylaştırmak için yeni tedbirler alıyoruz” dedi.

Uluslararası göç kaynaklı sorunlara ilişkin de vaatler verdi

Türkiye’nin yaşadığı uluslararası göç sorunu açısından kimsesiz çocukların durumunu değerlendiren Erdoğan, “Uluslararası koruma ve geçici koruma kapsamındaki kimsesiz çocukların bakım ve gözetiminin daha etkin sağlanabilmesi için tüzel kişi vesayet sistemini hayata geçiriyoruz” dedi.

Uluslararası koruma ve geçici koruma kapsamındaki yabancılar için adalet sağlanması ve rehabilitasyon süreçleriyle ilgili çalışmalar yapılacağını açıklayan Erdoğan, “Geri gönderme merkezlerindeki barınma şartlarına ilişkin şikayetleri incelemek üzere etkili bir başvuru yolu oluşturuyoruz. Yabancılar için hazırlanan şüpheli, sanık ve mağdur hakları formlarını yaygın dillere tercüme ederek, ilgililerin kolayca ulaşımına açıyoruz. İnsan ticaretine ilişkin suç ve cezaları, Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi ve GRETA (İnsan Ticaretine Karşı Avrupa Konseyi Uzmanlar Grubu) tavsiyeleri çerçevesinde yeniden ele alıyoruz” vaatlerini aktardı.

Toplumsal refah bakımından doğa koşullarını vurgulayan Erdoğan, “Tabiatı ve çevreyi beraber paylaştığımız hayvanları ‘mal’ olarak değil ‘can’ olarak gören bir anlayışla mevzuat değişikliği yapıyoruz” ifadesiyle TBMM gündemine alınacak hayvan hakları yasa teklifini işaret etti.

Erdoğan, ayrıca gıda güvenliği bakımından tüketici örgütleri temsilcileriyle bağımsız bir denetim mekanizması oluşturulacağı açıkladı. Bunun yanı sıra toplum sağlığı bakımından bağımlılık sorunuyla mücadele için “Önleme ve tedavi görevlerini yürüten ÇEMATEM ve AMATEM’lerin, sayılarını, kapasitelerini ve etkinliğini artırıyoruz” diyen Erdoğan, “Uyuşturucu kullanımından ilk kez denetimli serbestlik kararı alanların rehabilitasyon ve tedavilerinin ara kontrollerle izleneceği, beş yıl süreli ‘bağımlılık takip modeli’ kuruyoruz” bilgisini verdi.

''Eylem planı dilek ve temenni belgesi değil''

Dokuzuncu ve son amaç başlığı “İnsan Hakları Konusunda Üst Düzey İdari ve Toplumsal Farkındalık” olarak açıklayan Erdoğan, “Eylem planının tüm hatlarıyla uygulamaya geçirilmesinin ancak insan hakları duyarlılığıyla meselelere yaklaşılmasıyla mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda, kamudan başlayarak toplumun tamamında insan hakları duyarlılığının artırılması için faaliyetler planlıyoruz. Sosyal, siyasal ve kültürel alanda ‘insan odaklı’ ve ‘insan haklarına duyarlı’ uygulamaların geliştirilmesini sağlayacak hazırlıklar içindeyiz. İnsan haklarına duyarlı çalışmalarıyla, emsallerine göre öne çıkan kamu görevlilerini ödüllendiriyoruz” ifadesini kullandı.

Nihai amacı “yeni ve sivil bir anayasa” olarak ilan eden Erdoğan, “Elbette, İnsan Hakları Eylem Planı bir dilek ve temenni belgesi değildir. Bu belgede yer alan hususların amaçlandığı şekilde hayata geçebilmesi için devletin tüm kurumlarına ve siyasete büyük iş düşüyor. Eylem planında yer alan hususlardan yasal düzenleme gerektiren konuların muhatabı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. İdari tasarruf gerektiren konuların muhatabı ise Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar ile ilgili kurum ve kuruluşlardır. Şüphesiz bu planda öngördüğümüz faaliyetlerin tam anlamıyla hayata geçmesi, öncelikle ve esas itibarıyla anayasa konusudur. Bunun için eylem planımızın nihai amacı, yeni ve sivil bir anayasadır. Çünkü anayasa, hak ve özgürlükleri koruyup geliştirecek toplumsal iradenin en güçlü ve korunaklı zeminidir” mesajını verdi.

“Yeni anayasa, herkesin anayasası olacaktır” diyen Erdoğan, hazırlık süreci bakımından da Cumhur İttifakı’nı ve ortağı MHP’yi işaret etti. Erdoğan, “Cumhur İttifakı olarak biz kendi çalışmamızı elbette yapıyoruz, yapacağız. Diğer partilerin ve kesimlerin teklifleriyle nihai şeklini vereceğimizi ümit ettiğimiz yeni anayasayı, milletimizin takdirine sunarak, Türkiye’nin önünde aydınlık bir dönemin kapılarını açmak istiyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kıymetli genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli başta olmak üzere, yeni anayasa çalışmasına destek veren ve verecek olan herkese şimdiden teşekkür ediyorum” sözleriyle açıklamasını noktaladı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG