Erişilebilirlik

Erdoğan’dan Adli Yıl Açılışı’na Katılmayan Barolara Suçlamalar


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Bu yıl ilk kez Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen Adli Yıl Açılış Töreni'ne 51 baro boykot ederek katılmadı.

Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Yargıtay Başkanı İsmail Hakkı Cirit ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la birlikte katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zulüm ve adaletsizliğin eş anlamlı olduğunu, hukuk ve adaletsizliğin ise başka kavramlar olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı, “Hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Çünkü bugün yakın coğrafyamız başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde insanların feryatları arşı inletiyor. Dünya sistemi hayat tarzını korumayı her şeyin üzerinde tutan bir kesimin cenderesi altındadır. Kendi düzenleri için dünyanın kalanının göz yaşına ve ateşe boğmaktan çekinmeyen bir anlayış bulunuyor. Bu zalimliklerin demokrasi, insan hakları, terörle mücadele, hukuk, adalet adına yapılıyor alması zulmün ağırlığını daha da artırıyor. Türkiye darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır” dedi.

“Kuvvetler ayrılığı prensibinin çatışma anlayışıyla yorumlanması millete zarar getirir”

Cumhurbaşkanı, devlete ait yetki ve görevlerin herhangi bir üstünlük sıralaması olmadan kullanılması olan kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışıyla yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirdiğini dile getirdi.

Erdoğan, “Çünkü kuvvetlerin kendi içlerindeki faaliyetlerini yürütürken sahip oldukları bağımsızlık başlı başına bir egemenlik hakkı değildir. Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa'da yer alan milli egemenliğin üstünlüğü olabilir. Milli egemenliği yasama ve yürütme kurumları demokratik seçimlerle doğrudan milletten aldıkları güçle kullanır. Yargı ise Anayasa'yı ve kanunları yapan yasama organından aldığı yetkiyle görevini yürütür. Kuvvetler ayrılığı sistemindeki yargı bağımsızlığı bu erkin kendisine yarı yetkisi veren hukuk kurallarını eksisiz bir şekilde uygulaması sorumluluğu ve gücünden kaynaklanır. Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin Meclis ve yürütme tarafından seçilmesi de aynı mantığa dayanır" diye konuştu.

Bu sözlerle aslında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki açılış törenini yürütmenin yargıyı vesayet altına aldığı eleştirisi yapan baroları hedef alan Erdoğan, bu baroları provokasyonla suçladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanına kuvvetler ayrılığı konusunda yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir. Ülkemizdeki demokratik düzende Cumhurbaşkanı'na açılan alan üstünlük bağlamında değil tüm kurumların ahenk içinde çalışmasını gözetme noktasındadır. Yargı üzerinden milletten ve hukuktan aldığı yetkiyle görevini yapan yürütme erki ile onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanına saldırmak aslında doğrudan siyasal alanı hedef almaktır. Kuvvetler ayrımındaki yerinin ötesinde tamamen ideolojik ve bağnaz bir tahayyülle yargı bağımsızlığı sözünü gündemde tutanlar en çok demokrasiye, cumhuriyete zarar veriyor. Bir takım barolar adli yıl açılışını sırf mekandan dolayı provoke ediyor. Gazi mekan tüm kurumların evidir. Başta barolar olmak üzere önümüzdeki dönem kurumların seçim sistemi yeniden düzenlenmelidir” dedi.

TBB Başkanı: 'Yargı Reformu Strateji belgesi doğru bir belgedir'

Cumhurbaşkanı’nın baroları "Bu bağnaz ve provokatif dayatmalarına" karşı direndiği için tebrik ettiği Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Metin Feyizoğlu da törende yaptığı konuşmada, “Sayın Cumhurbaşkanım, Yargı Reformu Strateji belgesi, doğru bir belgedir. Kalıcı çözümlere odaklanmıştır. Adalet Bakanlığı’nın çatısı altında mümkün olan en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlanmıştır. Paketler halinde kanunlaşacaktır. Katkıda bulunan ve bulunacak, her kurumdan ve her seviyeden herkes Türkiye için doğru bir iş yapmıştır. Teşekkür ediyoruz. Türkiye’ye yönelik çeşitli algı operasyonlarının yürütüldüğü ve bunların hedefi malumumuzdur. Yabancı kamuoylarının ülkemize karşı olumsuz etkilenmesini önleyecek en etkili çare, hukuk devletinin taşıyıcı kurumlarını güçlendirmektir. Yargı Reformu Strateji Belgesi bu sebeple de önemlidir. Hayata geçirilmelidir. Eksiklikleri de süreç içerisinde giderilmelidir” dedi.

Feyzioğlu, Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yarısının beşte üç gibi nitelikli bir oyla, yüksek bir uzlaşma içeren nitelikli bir oyla, kalan üyelerin de Yargıtay ve Danıştay genel kurullarında yine nitelikli oyla belirlenmesini isterken Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’na da belli sayıda üye seçme yetkisi verilmesini talep etti.

Yargıtay Başkanı: 'AB’nin tutumu skandal'

Sanılanın aksine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yargının denetleme görevini kuvvetlendirdiğini ifade eden Yargıtay Başkanı İsmail Hakkı Cirit ise Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda yer alan ifadeleri eleştirirken ‘değersiz kağıt parçası’ tanımını kullandı

Yargıtay Başkanı, “İlk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcılardan 4561 kişi hakkında soruşturma açılmış, bunlardan 3495 kişi hakkında dava açılmıştır. Böylesine ağır ve önemli suçlardan mahkûm olmaları sonucu cezaevinde bulunan, soruşturmaları devam eden eski yüksek mahkeme üyeleri ve derece hâkim ve savcılarının ihraç edilmesi ya da görevden uzaklaştırılması zorunludur. Çağdaş hukuk sistemlerinde bunun dışında bir seçenek olamayacağını bilmek için hukukçu olmaya da gerek yoktur. Durum bu kadar açık iken ‘yargı bağımsızlığı’ kavramını, ‘terör örgütüne bağlılık’ olarak anlayan İlerleme Raporu’ndaki bu ifadeler, söz konusu raporu değersiz bir kağıt parçasına dönüştürmüştür. Siyasi bir organ olan Avrupa Birliği, hangi hukuk anlayışıyla ve nasıl bir meşru gerekçeyle kendisini Türk Anayasa Mahkemesi veAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerine koymaktadır. Avrupa Birliği’nin bu tutumu, hukuk derslerinde okutulacak türden tam bir skandaldır” dedi.

Ankara Barosu Başkanı: 'Her türlü tahakkümün karşısındayız'

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki açılışa katılmayan Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, bir grup avukatla birlikte Ankara Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, “Adli yıl açılışı illa bir sarayda olacaksa bu adliye sarayları olmalıdır. Yürütmenin çatısı altında yapılan adli yıl açılışı hukuka zarar verir. İfade hakkının sınırlandırıldığı, Cumhurbaşkanı önünde söylenebildi mi bugün? Yargı bağımsızlığını sağlamadığımız sürece hiçbir sorun çözülmez. Bağımsız bir savunma tarihin her döneminde baskı, tahakküm ve hukuksuzluğun panzehiridir. Ülke tarihinin kriz anlarında gördüğü kaotik hukuk düzeni KHK’lar ve kararnameler araç yapılarak savunma hakkının sınırlandırılması suretiyle olağanlaştırılma eğilimindedir. Biz avukatlar her türlü tahakkümün ve tahakküm örüntüsünün karşısındayız” dedi.

Baro üyeleri daha sonra Anıtkabir’i ziyaret ettiler.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG