Erişilebilirlik

‘Erdoğan Liberal Demokrat Zihniyette Değil’


Cumhurbaşkanı Erdoğan 19 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na ilk kez başkanlık etmiş, bu durum önceki cumhurbaşkanlarının anayasal yetkiye sahip olsalar da ancak istisnai durumlarda kabineye başkanlık ettiği Türkiye'de büyük tartışmalara yol açmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 19 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na ilk kez başkanlık etmiş, bu durum önceki cumhurbaşkanlarının anayasal yetkiye sahip olsalar da ancak istisnai durumlarda kabineye başkanlık ettiği Türkiye'de büyük tartışmalara yol açmıştı.

Yeni yılla birlikte insan hakları örgütleri, arka arkay yayınladıkları raporlarla dünya ülkelerinin 2014 yılındaki demokrasi ve insan hakları karnelerini dağıtıyor. Önce Özgürlük Evi, ardından da İnsan Hakları İzleme Örgüt'nün yayınladığı son raporlarda da Türkiye'nin notunun yıllardır 'orta'dan yukarı çıkmayı başaramadığı, daha da tehlikelisi notun zayıfa doğru gerilediği görülüyor.

Merkezi Washington'daki insan hakları örgütü Özgürlük Evi (Freedom House), bu hafta başında yayınladığı 2014 raporunda tüm dünyada özgürlük ve demokrasinin ciddi bir gerileme sürecine girdiğini bildirdi, Türkiye’ye de ciddi eleştiriler yöneltti. Örgütün son raporunda Türkiye’de sansür uygulandığı, yargı bağımsızlığına müdahale edildiğine, özgürlüklerin kısıtlandığına ve kadın karşıtı söylemlerin arttığına dikkat çekildi.

Türkiye, yıllardır Özgürlük Evi tarafından ‘kısmen özgür ülke’ olarak nitelendiriliyor. 1 puanın en iyi, 7 puanınsa en kötü duruma işaret ettiği cetvelde Türkiye’nin özgürlük notu, 3,5. Yine aynı ölçekte Türkiye’nin insan hakları notu 4, siyasi haklar notuysa 3.

Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın demokratik çoğulculuğa karşı sert bir mücadele yürüttüğü yazıyor. Türkiye’de bağımsız medyanın baskı altına alındığını belirten örgüt, gazetecilerin sansürlendiğini savunuyor.

Özgürlük Evi'nin 2015 raporunun kapağı
Özgürlük Evi'nin 2015 raporunun kapağı

Raporla ilgili olarak dün ABD Kongresi’nde bir brifing veren Özgürlük Evi’nin araştırmalardan sorumlu biriminin başkan yardımcısı Arch Puddington, son raporda dikkat çekici unsurlardan birinin “modern otoriter rejimlerin” eleştirel sesleri, basını ve toplumları kontrol altına alma taktiklerindeki gelişmeler olduğunu söyledi. Puddington’a göre “modern otoriter rejimleri klasik otoriter rejimlerden ayıran unsur” toplumları kontrol altına alma ve dış dünyanın ilgisini dağıtma taktiklerindeki “ince ve karmaşık ayrıntılarda” gizli. Bunda en önemli ayrıntı ise, eskiden diktatörlüklerin gazete ve televizyonlar üzerinde baskı kurarken, şimdi internetteki bağımsız sesleri, muhalif bireyleri tek tek bulup cezalandırabilmesi. Bu da internetle kısmen ayakta kalmayı başarabilen muhalefetin, nefessiz bırakılması anlamına geliyor. Puddington, önce Çin tarafından uygulanmaya başlayan bu taktiğin, zamanla otoriter eğilimli ülkeler tarafından benimsendiğini belirtti.

Arch Puddington’a göre son raporda dikkat çeken bir diğer unsur da, geçmişte “kendi yöntemleriyle de olsa demokrasiye geçme sözü veren” otoriter liderlerin şimdi açıkça Amerikan ya da Avrupa tarzı liberal demokrasileri eleştiriyor olması. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülke hakkındaki kapsamlı rapora imza atan Puddington, otoriter eğilime sahip ülkelerde son dört-beş yılda özgürlükler alanında gerileme yaşandığına dikkati çekti ve Türkiye’yi en çok gerileme yaşanan ülkeler arasına yerleştirdi.

Geçmişte de Özgürlük Evi’nin raporlarıyla ilgili olarak Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Arch Puddington, son röportajımızda Türkiye’de yaşanan bu gerilemeden açık bir şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tuttu. Cumhurbaşkanı’nın ‘bir liberal demokratın zihniyetine sahip olmadığını’ söyleyen uzman, iktidarının ilk yıllarında Erdoğan’dan beklentilerinin daha yüksek olduğuna, ancak son dönemde hayal kırıklığına uğradığına işaret etti:

Arch Puddington
Arch Puddington

‘Türkiye’nin yanlış yolda olduğuna inanıyoruz’

VOA: “Özgürlük Evi’nin 2014 raporunda da Türkiye’yi özgürlükler açısından kayıplar yaşayan bir ülke olduğunu söylüyorsunuz. Bu istikrarlı bir hal mi almaya başladı, yoksa kaygı verici bir gelişmeye mi işaret ediyor?”

ARCH PUDDINGTON: “Öncelikle şunu söyleyeyim: [Recep Tayyip] Erdoğan 10-12 yıl önce başbakan olduğunda Türkiye’ye düzenli olarak, normalde hak ettiğinden daha fazla puan verdik, çünkü Erdoğan iktidarının ilk dört-beş yılında reform ardına reform gerçekleştiriyordu. Seçimler daha iyiydi, Kürtler daha iyi muamele görüyordu. Hatta basın özgürlüğünde bile ilerleme vardı. Laiklerin tüm kaygılarına rağmen bizler Erdoğan’ı bir reformcu olarak gördük. Ama son dört-beş yılda gerilemeden başka bir şey görmüyoruz. Bu önce Ergenekon ve Balyoz davalarıyla başladı. Hukuk devleti ilkeleri, bu özel davalar için bir köşeye atıldı. Bizi sonra tekrar kaygılandırmaya başlayan şeylerse, Kürtler’e yönelik baskıcı önlemlerin yeniden uygulanması ve basına yönelik bu kampanya oldu. Son dört-beş yıldır bu olumsuzlukları izlemeye devam ediyoruz. Bunları görmek çok kaygı verici. Erdoğan gittikçe merkeziyetçi gücünü arttırıyor, açık bir şekilde eleştirel sesleri bastırıyor, özellikle de basın üzerinde. Birkaç ay önce basın özgürlüğü eylemcilerinden oluşan bir heyetle Erdoğan’ı ve diğer Türk liderleri ziyarete giden Gazetecileri Koruma Komitesi Başkanı Joel Simon, Erdoğan’ın ‘Türkiye gibi bir toplumun özgür basına ihtiyacı olmadığını’ söylediğini duyduğunda hayretler içinde kalmıştı. Evet, Türkiye’nin yanlış yolda olduğuna inanıyoruz ve Erdoğan yetkiyi kendi elinin altında toplamaya çalışıyor. Bu çok kaygı verici bir gelişme.”

‘Erdoğan son dönemde otoriter bir çizgi izlemeye başladı’

VOA: “Türkiye’nin Batı’dan gelen eleştirilere yanıtları sertleşmeye başladı. Bu değişimi neye bağlıyorsunuz? Türkiye farklı ittifaklara mı yöneliyor? Bunlar Rusya ve Çin olabilir mi? Siz de bu ülkelerin anti-demokratik uygulamalarının diğer otoriter rejimler tarafından kopyalandığını söylüyorsunuz.”

PUDDINGTON: “Türkiye’nin idaresi çok zor bir ülke olduğunun farkındayım, özellikle de Erdoğan gibi dışarıdan gelen biri için. İktidara geldiğinde hem ordu hem de laik kurumlarla olduğu gibi çok sayıda düşmanıyla uğraşmak zorunda kaldı. Bir tür komplocu bir zihniyet mevcut. Bundan dolayı Türkiye’yi yönetmek Amerika’yı yönetmekten daha farklı bir güçlüğe sahip. Bunu tamamen anlıyorum. Şimdiyse Erdoğan 11-12 yıldır iktidarda. Tüm rakiplerini yıllar önce saf dışı etti. Son dönemde daha otoriter bir çizgi izlemeye başladı. Türkiye’nin geleceğini Batı ittifakı değil de, başka bir şekilde gördüğü yönünde kaygılarım var. Bu ittifakın Rusya ya da Çin’le olacağından emin değilim, ama olabilir de. Erdoğan’ın güçlendikten sonra“Demokrasi bir tramvaydır, gideceğiniz yere kadar gider orada inersiniz” dediği iddia edilir, bunu siz de işitmişsinizdir. Ben bunu ilk duyduğumda, “Ben Erdoğan’ın bunu söylediğine inanmıyorum. Kendisi Türkiye’de gerçek bir demokrasi kurmak istiyor” demiştim. Ama bugün, Erdoğan’ın düşüncelerinin ‘tramvay’ iddiasına yakın olduğuna inanmaya başladım.”

‘Otoriter eğilimli bir kişinin düşünce tarzına sahip’

VOA: “Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısının hemen ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu Paris’e gitti ve Fransa Cumhurbaşkanı’yla birlikte ifade özgürlüğü için yürüdü. Ancak birkaç gün sonra Türkiye’de ‘İslam’a hakaret edilmesine izin vermeyecekleri’ açıklaması yaptı. Türkiye’de “Dine Hakaret Yasası” olmasa da, Türk Ceza Yasası’nda ‘şeref ve haysiyete hakaret’ ya da ‘din hürriyetine saldırı’ kapsamında İslam dinine yönelik eleştirilerin ceza görmesini sağlayan muğlak ifadeler var. Sizce Charlie Hebdo saldırısının ardından Türkiye’de bu alanda uygulamalar daha da kötüleşebilir mi?”

PUDDINGTON: “Charlie Hebdo saldırısının durumu kötüleştirecek bir etken olacağını sanmıyorum. Bence Erdoğan, makamının saygınlığını demokratik ideallere uymayan bir şekilde korumaya çalışıyor. Ayrıca Erdoğan’ın idari politikalarına daha fazla İslami değerler katmaya çalıştığına inanıyorum. Son birkaç ayda kadınların toplumdaki rolüyle ilgili yorumları bile, nasıl bir zihniyete sahip olduğunu gösteriyor. Bence Erdoğan bir liberal demokratın zihniyetine sahip değil, bir tür otoriter eğilimli bir kişinin mantalitesine sahip.”

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG