Erişilebilirlik

Erdoğan: ‘İran Ambargosunu Biz İhlal Etmedik’


ABD’nin İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımlara aykırı uygulamalar nedeniyle başlayan ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı dava konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İran ile ticari ve enerji ilişkimiz var. Ambargoyu biz ihlal etmedik. Davadan ne çıkarsa çıksın biz doğru olanı yaptık” yorumunu yaptı.

AKP hükümeti ABD’deki yargı sürecini “siyasi, kumpas, komplo” olarak değerlendiriyor. Hükümet, Sarraf’ın ABD’deki tutuklanmasını “rehin alma” olarak nitelendirmiş ve serbest bırakılması için diplomasi trafiği de yürütmüştü. Ancak Sarraf’ın, Türkiye’nin kamu niteliğine sahip bankalarından birisi olan Halkbank’ın suçlandığı davada sanık değil tanık olarak dünkü duruşmaya çıkması Ankara’nın sert tepkisine neden oldu.

Erdoğan ve hükümet yetkilileri, ABD’deki davayı “Türkiye aleyhine” olduğu gerekçesiyle “milli dava” olarak nitelendiriyor. Ana muhalefet partisi CHP ise, “rüşvet” iddiası nedeniyle davayı “yolsuzluk, görevi kötüye kullanma” gibi suçlarla AKP hükümeti aleyhine değerlendiriyor.

Erdoğan, AKP milletvekillerine hitap ettiği parti merkezindeki toplantıda, “İran ile ticari ve enerji ilişkimiz var. Ambargoyu biz ihlal etmedik. Davadan ne çıkarsa çıksın biz doğru olanı yaptık. Biz ABD’ye böyle bir taahhütte bulunmadık. Dünya ABD'den ibaret değil. Bizim İran ile ticari ve enerji konularına ilişkimiz var” ifadelerini kullandı.

Hükümet Sözcüsü: “ABD’de bir tiyatro oynanıyor”

Sarraf’ın tanık sandalyesinde olduğu dünkü duruşma sonrasında hükümetten ilk yorumu, Sözcü ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptı. Bozdağ, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, davayı “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) komplosu” olarak değerlendirdi.

Bozdağ, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerde gündeme taşıdığı “AKP’ye yakın isimlerce Man Adası’na para transferi yapıldığına” ilişkin açıklamalarını işaret ederek, Türkiye’deki yeni tartışma ile ABD’deki yargılamayı birbiriyle bağlantılı gördüğünü açıkladı. Bozdağ, “ABD’de Zarrab (Rıza Sarraf) ile ilgili bir dava başlıyor. Zarrab baskı ile iftiracı haline geldi. ABD, New York'ta bir tiyatro ortaya konuyor. O tiyatronun bir parçası da cumhurbaşkanımız ve değerli ailesine karşı Türkiye’de oynanıyor. Eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de ana muhalefet lideri Cumhurbaşkanı'nı, yakınlarını, ailesini karalayan iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York’ta bir parçası sürüyor, Türkiye'deki ayağı da Sayın Genel Başkan (Kemal Kılıçdaroğlu) yürütüyor. İkisinin de hedefinde Türkiye var. İkisinin de hedefinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider istiyorlar. Bir dava düşünün yargılayan hakim FETÖ’nün organizasyonuna katılmış ve 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün görüşlerini savunmuş. Raportör bahsediyor, raporları götürenler, hem CHP’li milletvekili hem de bir başka bürokrat. Bunlar da FETÖ’cü oldukları iddia edilen kişiler. Tanık olarak dinliyor birisi, o da FETÖ’cü” dedi.

Davayı “komplo” olarak değerlendirmeyi sürdüren Bozdağ, bunun gerekçesini 2019’daki seçimler olarak gösterdi. Bozdağ, “Bakın 2019’a gidiyoruz. Bunlar daha başlangıç. Daha ne iftiralar ortaya atacaklar. Çünkü ahlaklı bir yarış yapamıyorlar. Bunlarla bir netice alamayacaklar. Gözde olan gözden çıkarılabilir, ama kalpte olan kalpten çıkarılamaz. Tayyip Erdoğan Türkiye’nin en büyük devlet adamlarından birisidir. Bütün dünya gelse Tayyip Erdoğan’ı yenemeyecekler ve halkın kalbinden sevgisini sökemeyeceklerdir.” diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık da “komplo” yaklaşımını sürdürdü ve “Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) kendinden çok emin. Bir suçlu değil de sanki olayları son derece rahat bir şekilde anlatması herkesin dikkatini çekti. Temenni ederiz; Türkiye'ye karşı bir komplo içerisinde ne Zarrab (Sarraf) ne de bu davayla ilgilikimse bulunmasın” görüşünü aktardı. Işık, “Türkiye böyle bir komploya asla ve asla boyun eğmez. Türkiye bu noktada kendisine yönelik oluşturulmak istenen bu tip senaryolara kesinlikle pabuç bırakmaz. Yakinen bütün ilgili birimlerimiz elbette izliyor. Elbette orada konuşulan her kelime kesinlikle kaydediliyor, değerlendiriliyor ve gerekli tüm birimlerimiz gerekli değerlendirmeleri de mutlaka yapacaktır. Ama bu davanın Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik bir özellikle kumpasa dönmemesi için deherkesin çok dikkatli davranması gerektiğini düşünüyoruz. Takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Danışmanı: “Halkbank ile ilgili sorun olmaz”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, NTV yayınında ekonomiyle ilgili değerlendirmesi sırasında dava süreci nedeniyle Halkbank’ın durumunu yorumladı. Ertem, Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargıladığı dava için özetle şunları söyledi: “Bu bankamız ile ilgili hiçbir sorun olmaz. ABD’de devam eden davaya ilişkin tüm spekülatif haberlerin kötü senaryoların gerek kur, gerek faiz tarafında fiyatlandığını düşünüyorum. En kötü senaryoda bile Türkiye ekonomisine sorun yaratacağını düşünmüyorum; bankacılık sektöründe sistemik bir risk söz konusu değil. Türkiye'de ABD'deki davanın bankalara etkisinin tartışılması siyasi amaçlı; kamu bankamız uluslararası regülasyonları dışında bir şey yapmamıştır. Halkbank ile ilgili de hiçbir risk olmaz. Bankaların durumlarının bozulmasına müsaade edilmez. Kurda dalgalanmalar olması doğal, bundan sonra kurda çok olumsuz bir gelişme beklemiyorum.”

CHP ilgili kamu görevlilerine “istifa” çağrısı yaptı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, Sarraf’ın “rüşvet verdim” şeklinde Türkiye’deki eski bakanlar ve farklı kurumlardaki kamu görevlilerinş hedef alan açıklamalarını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Haysiyetli insanların, Zarrab (Sarraf) davasından sonra bulundukları makamlardan ayrılması lazım. Düne kadar Zarrab’ı devlet protokolüne oturttular. Bir de biliyorsunuz Fesli Deli Kadir vardı o da devlet protokolündeydi. Sarraf için ‘Hayırsever işadamı’ diyenler için şimdi Zarrab düşman oldu; çünkü itirafçı oldu. Adam rüşvet vermiş. Hepimiz biliyoruz rüşvet verdiğini. Rüşvet alanlar da belli, koruyanlar da belli. Onun için dedim haysiyeti ve onuru olanların görevlerinden ayrılması lazım” dedi.

Davayı “Türkiye meselesi” olarak değerlendiremeyeceklerini de vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Hırsızlık meselesi bir Türkiye meselesi değil ki. Bir hırsızlık olayı var. Hangi partiden olursa olsun bir rüşvet olayı var. Biz rüşvet ve hırsızlığın bitmesini istiyoruz. Bu ülkede herkesin alın teriyle kazanmasını, çalışmasını isteriz. Ama ‘Ben çıkar sağlayayım, rüşvet alayım, devletin makamlarında oturayım, kimse bana dokunamaz’ anlayışıyla gidilirse Türkiye’nin sonu felaket olur. Geldiğimiz nokta bu” açıklaması yaptı.

ABD’deki dava nedeniyle üzüntü yaşadığını da söyleyen Kılıçdaroğlu, “Olay Türkiye’de oluyor. Hepimiz olayı biliyoruz. Olayı kapatıyoruz. Şimdi ABD’de yargılanıyor, bizim bakanlar orada rüşvet almakla suçlanıyor. Beni üzen bu. Beni kahreden bu. Burada mahkeme, adalet yok mu? Bu davalarda burada bir şey yok diyen savcılar, dosyaları kapatan hakimler, gelecekte çocuklarına hesap veremeyeceklerdir” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bugünlerde Man Adası’na para transferi belgelerini açıklamalsıyla ABD’deki dava sürecine ilişkin “zamanlama” eleştirisine ise tepki göstererek, tamamen tesadüf olduğunu vurguladı.

HDP: “İddialar iktidar mensuplarına yönelik ülkeye değil”

HDP Merkez Yürütme Kurulu ise, yazılı açıklamayla davayı değerlendirdi. HDP’den yapılan açıklamada özetle şunlar ifade edildi: “Herkes iftiracı, her şey yalan olabilir mi? Eğer olağan koşullarda yaşanıyor olsaydı; hukuk var olsaydı ve hukukun üstünlüğüne saygı duyulsaydı; denge ve denetleme mekanizmaları işliyor olsaydı; kuvvetler ayrılığı ilkesi lağvedilmemiş olsaydı, şu anda ABD’de yargı önünde ifade veren Reza Zarrab’ın (Sarraf) anlattığı konular hakkında bağımsız ve tarafsız yargı harekete geçerdi. Dürüst ve hukuka inanan, cüzdanına ve kişisel ikbaline değil vicdanına göre hareket eden savcı ve yargıçlar adım atarlar, adı geçen siyasetçi ve bürokratlar hakkında soruşturma başlatırlardı. Haysiyetli olan siyasetçi ve bürokratlar ise istifa mekanizmasına başvururlardı. Ancak bugün kişisel ve kurumsal siyasi ahlak ve meslek ahlakı ilkeleri tamamen aşındırılmış, vicdanlar köreltilmiştir. ‘Türkiye’ye yönelik bir kumpas’ diyerek yolsuzluğu, vergi kaçırmayı ve rüşveti topluma mal etmek isteyenler bilsin ki, bu iddialar iktidar mensuplarına yöneliktir, ülkeye ve topluma değil.”

HDP, Bozdağ’ın kullandığı “tiyatro” ifadesine de tepki göstererek, tutuklu milletvekilleri aleyhine devam eden davalara dikkat çekildi. Açıklamada, “Türkiye’deki yargı tiyatrolarını unutuyor. Bozdağ, ‘Bir dava düşünün yargılayan hakim FETÖ’nün organizasyonuna katılmış’ derken, FETÖ’den tutuklu savcıların hazırladıkları iddianamelerle HDP’lilerin yargılanmakta olduğunu unutuyor. HDP’li siyasetçiler veya muhalif olanlar söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan Bozdağ asla inandırıcı olamaz” denildi.

Halkbank’tan açıklama

Halkbank tarafından, davaya ilişkin olarak yapılan açıklamada, "Bankamızca, herhangi bir ülkeyle ilgili olarak mahiyeti belirsiz ve hukuksuz bir ticari işleme taraf olunmamış, kaynağı ve mahiyeti belirsiz transfer işlemi gerçekleştirilmemiştir" denildi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Biden Yönetimi ve İsrail arasında ilişkiler geriliyor mu? – 9 Mayıs
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG