Erişilebilirlik

Erdoğan’dan ABD’ye Sarraf Tepkisi


Erdoğan’dan ABD’ye Sarraf Tepkisi
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:09 0:00

NewYork’ta Halkbank Eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı ve Türkiye’deki pek çok isme ilişkin iddiaları gündeme taşıyan dava konusunda, AKP hükümetinin davanın bir komplo “komplo” yaklaşımı devam ediyor.

Erdoğan başta olmak üzere AKP’li isimlerce ABD’deki dava, “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)/ Paralel Devlet Yapılanması (PDY) bağlantılı şekilde Türkiye aleyhine kurgulanmış süreç” olarak yorumlanıyor. Erdoğan, son günlerdeki açıklamalarında “ana muhalefet partisi CHP’yi de FETÖ irtibatıyla komploya destek olmakla” suçluyor.

Erdoğan, bugün AKP Genel Başkanı sıfatıyla parti grup toplantısındaki konuşmasında ABD’ye yönelik sert sözler kullandı. Ancak Erdoğan’ın, Sarraf’ın tanık olduğu dava konusunda Donald Trump yönetimini değil “ABD’de içerisindeki FETÖ bağlantısı da olan Trump karşıtı grup” şeklinde özetlenebilecek yapıyı suçlaması dikkat çekti.

“ABD’de 28 Şubat süreci yaşanıyor”

ABD’deki davayı, hukukla, adaletle, ticaretle uzaktan yakından ilgili görmediğini söyleyen Erdoğan, davayı “cambaz oyunu” olarak nitelendirdi. Davadaki eski bakanlarla ilgili “rüşvet” iddialarına ilişkin hiçbir değerlendirmede bulunmadığı gözlemlenen Erdoğan, davaya ilişkin olarak özetle şunları dile getirdi: “Bu oyun ile bir taş ile aynı anda pek çok kuş birden vurulmak hedefleniyor. Bundan biri, Türkiye’nin tüm dikkati ve ilgili bu davaya çekilerek Suriye’de ve Irak’ta ülkemiz aleyhine yürütülmek istenen projeye hız verilmek istenmesidir. Davanın projesi Amerikan yönetimi içindeki bir gruba ait. Malzemelerin temini görevi de FETÖ ve CHP’ye verilmiştir. Amerika’da ülkemizdeki 28 Şubat dönemine benzer bir süreç yaşanıyor. Kritik kademelerde söz sahibi olan eski yönetim bakiyesi bir grubun ülkemiz konusunda sandıktan çıkan Trump yönetiminin iradesine aykırı olarak bambaşka bir politika izlediği anlaşılıyor. Bizim muhatabımız demokrasiye olan saygımız sebebiyle seçimle iş başına gelmiş yönetimdir. Yani Sayın Trump’tır, öyle de kalacaktır. Bizi İran ile ticaretimiz nedeniyle yargılamaya kalkanların niyeti sınırlarımız boyunca kurmaya çalıştıkları on binlerce kişilik terör ordusunu gizlemektir. Seyrine baktığımızda bu davanın ülkemizi bölgedeki iddialarından ve kazanımlarından vazgeçirmek için bir şantaj aracı olarak kullanılmak üzere gündemde tutulduğu açıkça görülüyor. Öyle ki, bize karşı en küçük muhabbetleri olmadığını bildiğimiz kişiler dahi bu aleni tezgah karşısındaki isyanlarını dile getirmekten kendilerini alıkoyamadılar. İddianameye bakılırsa davanın konusu Amerika’nın İran’a uyguladığı yaptırımların delinmesine yönelik bir planın ortaya çıkartılmasıdır. Yine iddianameye göre Türkiye İran’dan aldığı doğalgazın parasını kendi bankalarında tutmak yerine bir takım yol ve yöntemlerle asıl alacaklıya, yani İran’a aktarmış. Davanın sanıkları bu amaçla Amerika’yı dolandırmak, ilgili yasaları ihlal etmek, kara para aklamak gibi işlemek için komplo kurmakla suçlanıyor. Esasen Amerika’nın İran’a yaptırımlarını en başta kendi şirketleri olmak üzere Batı’nın değişik ülkeleri delmiştir, bundan ya haberleri yok ya da burada da aynı şekilde bir provokasyon devam ediyor. Nasıl 17-25 Aralık’ta, yolsuzluk görüntüsü altında ülkemizdeki anayasal düzeni emniyet-yargı darbesiyle yıkma çabası varsa, Amerika’daki davada da aynı amacı uluslararası alanda gerçekleştirme niyeti vardır. Davanın iddianamesindeki ‘komplo’ iddiası doğrudur; ama bu komplo Amerika’ya değil, Türkiye’ye karşı kurulmuş bir komplodur. Bu dava, FETÖ’nün sürecin tam göbeğinde olduğu, uluslararası bir darbe girişimidir.”

“İran’a ambargo delindiyse cezası ekonomik olmalı”

Davadaki İran’a yönelik ambargo delindiği iddiasını “haksız” olarak yorumlayan Erdoğan, “Ekonomik bir suçun cezasının da ekonomik olacağı” ilkesi sebebiyle ekonomik zeminde tartışılması gerektiğini dile getirdi. Erdoğan, “Ancak, burada, İran’a yaptırımların ihlaliyle ilgili diğer süreçlerden farklı bir yol izlenmiş, ceza davası açılması yoluna gidilmiştir. Duruşmalarda da, davanın asıl konusu üzerinde neredeyse hiç durulmadan, ülkemizi uluslararası alanda karalamaya yönelik bir mizansen sahnelenmektedir” görüşünde.

Erdoğan, davayı “sadece Türkiye aleyhine değil Trump yönetimi aleyhine” olarak da değerlendirmeye devam etti ve “Amerikan medyası Zarrab davasını; Rusya, Flyn, Trump başlıklarıyla birlikte değerlendiriyor. Bir başka ifadeyle, bu dava Amerikan iç siyasetindeki büyük çekişmenin, büyük kavganın bir malzemesi olarak da algılanıyor” ifadelerini kullandı.

CHP: "Milli değil rüşvet ve yolsuzluk davası”

Ana muhalefet partisi CHP’nin ise davaya ilişkin “Milli değil rüşvet ve yolsuzluk davası” şeklindeki yaklaşımı devam ediyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü konuşmasında, “Adam sonunda bülbül kesildi konuşmaya başladı. Rıza Sarraf, sahtekardır ama devletin sırlarını da parayla alan birisidir. Bakanlara rüşvet veren birisidir. Önünde diz çöktüren biridir. Sarraf bülbül gibi ötünce vatansever olmaktan çıktı, hain oldu. Tıpkı FETÖ gibi, aynı menzile yürüyorlardı. Şimdi düşman oldu. Ne istediyse verdiniz. Sarraf’a da ne istediyse verdiniz. Bakan istedi, verdiniz. Her şeyi para karşılığında yaptınız. Savcılık soruşturma açmış. Gizli kalması gereken bilgileri temin ettiği gerekçesiyle mal varlığına el konulmasına karar vermiş. Sarraf’ın casus olduğunu ben zaten daha önceden söylemiştim. Ben şu soruyu sordum. Sarraf’a bu bilgileri kim verdi? Devletin sırlarını kim verdi?” dedi.

Geçmişte eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan gibi isimler hakkında iddialar ortadayken Türkiye’de yargı sürecinin işletilmemesini eleştiren Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı ise bu isimleri korumakla suçladı. New York’taki davada hükümetin Halkbank’ın savunulması için tuttuğu Avukat Victor Rocco’nun sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, davada açıkça Sarraf’ın ayakkabı kutusunda rüşvet yolladığı dolayısıyla da Aslan’ın rüşvet alan kişi olduğunu ve bunu Rocco’nun söylediğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu: “Erdoğan, Sarraf seni hiç kandırmadı”

MİT’in hazırladığı 18 Nisan 2013 tarihli raporu da hatırlatan Kılıçdaroğlu, MİT’in raporunda “İran’a yönelik ambargoya rağmen, İranlı şahısların para transferini gerçekleştirmesi bağlamında, Sarraf’ın yakın gelecekte ABD tarafından yasaklı kişiler listesine dahil edilebileceği, Türkiye – ABD ilişkilerinde sorun yaşanabileceği, Ekonomi Bakanı Çağlayan ve Bakan (Muammer) Güler ile ilişkisinin ortaya çıkması halinde hükümet aleyhine kullanabileceği” bilgisi olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, özetle, “Ben Recep Tayyip Erdoğan’a söylüyorum. Bu sahtekarın yaptığı dolandırıcılık, bakanlarına verdiği rüşvet, senin önüne konuldu. Sen ne yaptın? Sen bu dosyayı kapattın? Sen sahtekarlığı görmezden geldin. Şimdi casusmuş efendim, e zaten casus, zaten sahtekar. Bu bilgileri kim verdi? Bu bilgilerin tamamını senin hükümetin verdi. Senin hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet etti. Bütün sırlarını götürüp Sarraf’a teslim ettiler. Ben bunları söyledim, savcılar kulaklarını tıkıyordu. Şimdi uyandılar. Erdoğan diyebilir ki ‘Rıza Sarraf beni kandırdı’. Tıpkı ‘FETÖ beni kandırdı’ gibi, ‘PKK beni kandırdı’ gibi. Erdoğan, Sarraf seni hiç ama hiç kandırmadı. Bütün olaylardan senin ta en başından beri haberin vardı” diye konuştu.

Sarraf aleyhine soruşturma açan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da seslenen Kılıçdaroğlu, “Şimdi soruşturmayı yapan savcılara sesleniyorum. Savcı kardeşlerim, sahtekarın peşine düştünüz, biraz geç düştünüz. Onu beraat ettirdiniz, soruşturma dosyasını kapattı bazı savcılar. İlk yapacağınız iş Sarraf soruşturma dosyasını kapatan hakimleri savcıları meslekten atacaksınız. Onlar bir sahtekarı savundular.

İki, ona o bilgileri veren bakanları, hükümeti de sorgulayacaksınız. Bu devlet sırlarını satmak yeni değil. FETÖ terör örgütüne kozmik odayı açan bunlar değil miydi? Bunların yatacak yeri yoktur. Eğer vatana ihanet eden birilerini arıyorsunuz, o birilerinin başında sarayda oturan vardır. Sevgili Erdoğan, senin bakanların Sarraf’a her türlü bilgiyi verdi. Sen kozmik odayı terör örgütüne açtın. Sen başbakan değil miydin? Bütün bunlardan haberin yok muydu? Kuş uçsa haberin vardı senin. Hesabını vereceksin kardeşim, hesabını 2019’da sandıkta soracağız” açıklaması yaptı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Uluslararası yatırımcılar Türk ekonomisinden güvence bekliyor – 17 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:50 0:00
XS
SM
MD
LG