''Dust'' İngilizce'de toz, yani çok küçük kir parçacıkları demek.
Tozlar her yeri kaplar.
''Let the dust settle''
''Arkadaşım Bernard senin arkadaşın Bridget'le çıkmayı çok istiyor.''
''Bridget birisiyle görüşüyor mu?''
''Hayır, ama şu an bunun için en uygun zaman değil.''
''Hala çok karmaşık bir ayrılığın etkisinden kurtulmaya çalışıyor.''
''Anladım. Bernard'a Bridget'i aramadan önce ortalığın yatışmasını beklemesini söyleyeceğim.''
''İyi fikir. Ve onu ortalıkta çok toz duman olduğu konusunda da uyar.''
''Let the dust settle'' deyiminde kullanılan ''dust'' yani ''toz'' kelimesi, karışıklık, karmaşa, mesele ya da olan biten çok fazla olay anlamında kullanılır.
Bu deyim, her şey normale dönene kadar ortalığın yatışmasını beklemek anlamına gelir.
Tozlar her yeri kaplar.
''Let the dust settle''
''Arkadaşım Bernard senin arkadaşın Bridget'le çıkmayı çok istiyor.''
''Bridget birisiyle görüşüyor mu?''
''Hayır, ama şu an bunun için en uygun zaman değil.''
''Hala çok karmaşık bir ayrılığın etkisinden kurtulmaya çalışıyor.''
''Anladım. Bernard'a Bridget'i aramadan önce ortalığın yatışmasını beklemesini söyleyeceğim.''
''İyi fikir. Ve onu ortalıkta çok toz duman olduğu konusunda da uyar.''
''Let the dust settle'' deyiminde kullanılan ''dust'' yani ''toz'' kelimesi, karışıklık, karmaşa, mesele ya da olan biten çok fazla olay anlamında kullanılır.
Bu deyim, her şey normale dönene kadar ortalığın yatışmasını beklemek anlamına gelir.