Erişilebilirlik

Ekonomik Kriz Yeni Bir Çözüm Süreci Getirir mi?


Dünya’daki çatışma çözümlerini inceleyen İngiltere merkezli Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI)’nün Diyarbakır’da düzenlediği toplantıda, Türkiye’de 1980’lerden beri süren Kürt sorunu kaynaklı çatışmaların yarattığı ekonomik tahribat, tartışmaya açıldı. Toplantıda, yeni bir çözüm sürecinin gerekliliğine vurgu yapılarak bunun, ekonomi üzerinden yürütülebileceği belirtildi.

DPI ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) iş birliğiyle düzenlenen “Türkiye’de Barışın Kâr Payını Haritalandırmak: Barışın Alt Yapısı Olarak Ortak Ekonomik Çıkarlar” başlıklı toplantıya, kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler, siyasetçiler, gazeteciler ve yazarlar katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan DPI İcra Kurulu Başkanı Kerim Yıldız, iş dünyasının çözüm süreçlerindeki etkisine dikkat çekti. İş dünyasının yarattığı değerlerin barış süreçlerine katkı sağladığını ifade eden Yıldız, 2015 yılındaki çözüm sürecinin önemli bir adım olduğunu söyledi. Yıldız politikacılar için bir kez daha cesur olma zamanı geldiğini ifade ederek “Bir çözüm süreci sadece Kürtler için değil, Türkiye'deki herkesin çıkarı için olduğunu göstermeleri lazım. Fırsat penceresi tekrar açıldı. Yeni adımlar atma zamanı geldi ve ben şuna inanıyorum; iş dünyası sadece barışın inşasında rol almakla kalmaz, hükümetin de adım atmasını sağlayabilir. Türkiye kısa süre önce Filipinler'de barış getirmek için önemli bir rol oynadı. Bütün bunlar bize artık kendi probleminin de çözüleceği konusunda umut veriyor” dedi.

“Çatışmalar olmasaydı milli gelir yüzde 36 daha artardı”

Açılış konuşmalarının ardından Araştırmacı ve yazar İzzet Akyol, DPI için hazırladığı ‘Türkiye’de Çatışmanın Maliyeti ve Barışın Kar Payı’ başlıklı raporun sunumunu yaptı. 1985 yılından bugüne kadar Türkiye’de çatışmaların yarattığı ekonomik tahribatı inceleyen Akyol, çatışmaların ekonomiyi değişik şekillerde etkilediğini söyledi. Türkiye’de 2022 rakamlarıyla yaklaşık 229 milyar doların harcandığına dikkat çeken Akyol “1985'ten 2021 yılına kadar ekonomide buharlaşan net rakamı, cari fiyatlarla, 159 milyar 638 milyon dolar olarak hesapladım. Ancak bunu bugünkü fiyatlara getirdiğimiz zaman, 229 milyar 342 milyon dolara tekabül ediyor. Reel efektif kur düzeltmesi yaptığınız zamanda doların 2022 düzeltmesiyle, 229 milyar dolar civarında bir parayı yok etmişiz, bunu Türkiye olarak harcamışız” diye konuştu.

Peki çatışmalar olmasa ne olurdu? Akyol’a göre bugünkü siyasi ortamın aynı kalmasına rağmen, çatışmaların olmaması halinde Türkiye’nin daha büyük bir ekonomiye sahip olurdu. Çatışma olmaması halinde, Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin yüzde 36 daha fazla olacağına dikkat çeken Akyol “Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde biri kadar bir kaynak heba olmuş. Tabii yıllara göre bakıldığında bu kaynak eğer ekonomide kalsaydı, her yıl ekonomide yüzde bir kalsaydı, 4,5 trilyon dolar daha büyük bir ekonomi olacaktı. Geri kalan her şey aynı kalmak üzere milli gelir kişi başına yüzde 36 daha yüksek olacaktı” şeklinde konuştu.

Sunumun ardından katılımcılar rapora ilişkin görüşlerini dile getirerek ‘Yeni bir çözüm süreci ekonomi üzerinden yürütülebilir mi?’ sorusuna yanıt aradı.

‘Yeni bir çözüm süreci ekonomi üzerinden yürütülebilir mi?’

VOA Türkçe toplantının ardından bu sorunun yanıtını katılımcılara sordu. Diyarbakır İş Konseyi Başkanı Burç Baysal, ekonomik kayıpların ortaya konmasının, siyasileri çözüme yönlendirme konusunda avantaj sağlayacağını söyledi. Normal şartlar altında çatışmalara harcanan paraların vatandaşın cebinde kalacağına işaret eden Baysal “Bu değerin bütün yurttaşlardan esirgendiği bir ortama giriyoruz. Ekonominin gelişmesiyle beraber barışın sürdürülebilirliği net ortaya çıkar ve sorunların çözümünü müzakere etme yeteneği daha doğru bir düzlem üzerine gider. Ekonomik anlamda, ekonomik değerleri oluşmayan topluluklarda bu tür çatışmalı ortamların doğru zemin üzerinde tartışılma ihtimali zayıftır. Sonuçların ekonomik anlamda tartışılıyor olması, bu açıdan çok kıymetli. Çözüm sürecinde masanın dört ayağının birden şekillendirilmesini o dönem için söylemiştik. Bunların da müzakere edilmesi süreci daha doğru bir zemine götürürdü diye düşünüyorum” dedi.

“Yeni süreç, doğru model ve doğru muhatapla yarar getirir”

Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva’ysa, çatışmasızlığın sadece ekonomiyi değil bütün hayatı etkileyeceğini savundu. Bölgeye yatırım yapılmasının önündeki en büyük engelin güvenlik sorunu olarak gösterildiğini savunan Takva, “Güvenlik sorunlarını yaratan sebepleri ortadan kaldırmak gibi bir yaklaşıma ihtiyaç var. Bunun da muhatabı ülkedeki yöneticilerdir. Dolayısıyla bölgenin ihtiyaç duyduğu yatırımların gerçekleşmesi, halkın zenginleşmesi, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkının giderilmesi yönündeki çabalarının, salt güvenlikçi yaklaşımlarla, terör meselesini gerekçe göstererek ertelenmesi doğru bulmuyoruz. Bu bir sonuç, bu sonuca bizi götüren sebepleri tedavi etmek lazım. Bu tedavi bu toplantılarda tartışıldığı üzere ve bizim yıllardır dile getirdiğimiz üzerinde durduğumuz çözüm süreciyle olabilecek bir şeydir” diye konuştu.
Takva, yeni bir çözüm sürecinin, doğru bir model ve muhatapla hayata geçirilmesinin herkesin yararına olacağını savunarak şöyle konuştu; “Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında sadece siyasal çözümün, siyasal bakış açısının sürdürülebilir bir huzur ortamına yol açmayacağını, eğitim sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarının da mutlaka eşzamanlı hayata geçirilmesini ifade ediyorduk. Siyasal düzlemde ya da politikacılarının insafına bırakılacak düzeyde bir mesele değil. Bunun çok boyutlu, bütün aktörlerinin muhataplarıyla meseleyi tartışarak çözülmesi gerektiğini, bunun Türkiye'nin daha fazla yararına olacağını ve sürdürülebilir bir barış ortamına katkı sağlayacağını ifade ediyorduk. Hala aynı noktadayız”

“Barış en çok ekonomiye yarıyor”

DTSO Başkanı Mehmet Kaya’ysa çözüm sürecindeki ekonomik verilerin yeni bir çözüm sürecine olan ihtiyacı gösterdiğini söyledi. Barışın ekonomiyi canlandırdığına dikkat çeken Kaya “Çözüm süreci döneminde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle, ticaret hacmimizin sadece ihracat rakamları neredeyse 15 milyar dolardı. Ki bu 2 yıl öncesine kadar 7 milyar dolara kadar düşmüştü. Gayri Safi Milli Hasılamız ilk defa 900 milyonu geçen bir rakam ulaştı. Sonuçta barış en çok ekonomiye yarıyor ve iç piyasa canlanıyor. Türkiye'nin ekonomik rakamları sürekli iyileşiyor. Ekonomik krizin olduğu bir dönemde gerek iç pazarın canlanması gerek komşularla ticaretin gelişmesi anlamında barış sürecine en çok ihtiyaç duyulan bir döneme girmekteyiz. Biz doğru bir barış süreci yaratırsak, işsizlik rakamlarından tutun Türkiye'nin ihracat üretim rakamlarına kadar hepsinin hızlı arttığını göreceğiz. Onun için biz ısrarla yeniden bir barışın gerekli olduğuna inanıyoruz” dedi.

Önceki barış sürecinin hala tam anlatılmadığını savunan Kaya, sürecin tüm yönleriyle anlatılması halinde, yeniden çözüm sürecine dönülmesinin daha rahat olacağını ifade etti. Çatışmalar nedeniyle bir Avrupa ülkesinin GSMH’sı kadar kayıp yaşandığına işaret eden Kaya, Türkiye’deki mevcut durumun barış sağlanmamasından kaynaklandığı söyledi. Kaya “Kötü yönetilen bir süreç ama kötü bir süreç değildi. Bu yönünü de göstermek lazım. Umudumun olup olmamasından bağımsız, Türkiye'de komşuyla kavga eden, içeride Kürtlerle barışamayan bir süreci, AK Parti olsun veya olmasın, kimsenin yönetme şansı yok. İşin ekonomik yıkımını görüyoruz. İşin ekonomik değerlerine baktığımız zaman bile ortalama bir Avrupa ülkesinin gayri safi milli hasılası kadar bir ekonomiyi biz toprağa gömmüşüz. Bu çatışmalar yaratabileceğiniz ekonomiyi, gelişmekte olan ilk 10 ülke arasına sokabilecek hacmimizin de önüne geçmiş oluyor. İlk 20'den düşen bir ülke konumuna geldik. Bu, Türkiye'nin kendi içinde ve dışarıda barış sürecinin yeniden oluşturulmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG