Erişilebilirlik

18 Ekim Amerikan Basınından Özetler


18 Ekim Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:56 0:00

Washington Post, Başkan Trump'ın Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasıyla ilgili olarak Suudi Arabistan'a baskı yapma konusunda ağır davranmasının ve Suudi Arabistan'la ikili ilişkilere öncelik vermesinin, Trump'ın Amerika'nın gücü konusundaki görüşlerinin niteliğini ortaya koyduğunu yazıyor. Gazete, Trump'ın jeopolitik ve ekonomik çıkarları insan hakları ve demokrasiden üstün tuttuğunu kaydediyor. Habere göre Temsilciler Meclisi eski başkanlarından Newt Gingrich'in şu sözleri, Trump Yönetimi'nin aldığı tavrı özetliyor: ”İnsanlar bir şey yapıldığını görmek istiyor çünkü olanlar dehşet verici. Ancak İranlılar'ı mutlu edecek ve küresel ekonomiyi rayından çıkaracak kadar da kötü değil. Diğer tüm olup bitenlerle karşılaştırıldığında bu olayı kim öncelikler listesinin en üst sırasına yerleştirecek?” Gazete, Trump'ın Suudi Arabistan'la ilişkilere para prizmasından baktığını, Suudiler'in 110 milyar dolarlık silah satın alma taahhüdüyle sık sık övündüğünü yazıyor, ancak bu miktarın yanıltıcı olduğunu çünkü Obama döneminde varılan anlaşmaları da içerdiğini hatırlatıyor. Öte yandan Trump'ın Suudi Arabistan'la olan kişisel mali ilişkileri de mercek altına alınıyor. Habere göre Trump, iki gün önceki Twitter mesajında, Suudi Arabistan'da hiçbir mali çıkarı ve bağı olmadığını yazdı. Ancak gazete, Trump'ın emlak şirketinin zengin Suudiler'e gayrimenkul sattığını, Başkan olduktan sonra da Suudi müşterilerin Trump otellerinde kalmaya devam ettiğini hatırlatıyor.

Washington Post bugün ayrıca Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaleme aldığı son makaleye yer veriyor. Kaşıkçı'nın editörlüğünü yapan Karen Attiah, makalenin girişindeki notunda, bu son makaleyi, tercümanından, Kaşıkçı İstanbul'da ortadan kaybolduktan bir gün sonra aldığını yazıyor. Kaşıkçı'nın ortaya çıkacağı umuduyla makaleyi basmayı geciktirdiğini söyleyen Attiah, artık bunun olamayacağını kabullendiğini kaydediyor. Kaşıkçı, ”Arap Dünyası'nın En Çok İhtiyacı Olan, İfade Özgürlüğü” başlıklı bu son makalesinde, Tunus'un Arap dünyasında basını tek ”özgür” ülke olduğunu, Ürdün, Fas ve Kuveyt'teyse basının ”kısmen özgür” olarak nitelendirildiğini, bunların dışındaki tüm Arap ülkelerinde halkların bölgede ve ülkelerinde olan bitenler konusunda yeterli bilgi edinemediğini yazıyor. Kaşıkçı'nın makalesi özetle şöyle devam ediyor: ”Arap Dünyası 2011 baharında umut doluydu. Gazeteciler, akademisyenler ve halklar, bundan böyle parlak ve hür bir Arap toplumu oluşacağı beklentisi içindeydi. Hükümetlerinin hegemonyasından kurtulmayı, sansürün sona ermesini bekliyorlardı. Ancak bu beklentiler kısa sürede yerle bir oldu. Ya statüko geri döndü, ya da şartlar daha da ağırlaştı. Arap hükümetleri medyayı giderek daha çok engelliyor. Arap Dünyası, dış aktörlerin değil, iktidar rekabeti içindeki iç güçlerin dayattığı bir Demir Perde ile karşı karşıya. Washington Post, yazılarımı hem İngilizce tercüme hem de Arapça orijinalleriyle basma kararı aldı, bu nedenle müteşekkirim. Arapların seslerini duyuracağı platformlar oluşturmalıyız. Arap Dünyası yoksulluk, kötü yönetim ve kötü eğitimden muzdarip. Nefret propagandası yapan milliyetçi hükümetlerin etkisinden uzak, bağımsız bir uluslararası forum, sıradan Araplar'ın toplumlarındaki yapısal sorunları dile getirmesine yardımcı olabilir.”

New York Times ise son zamanlarda genetik biliminin beyazların üstünlüğünü savunan ırkçılar tarafından kötüye kullanılmaya başlandığını yazıyor. Gazete, son aylarda, bazı genetik uzmanlarının yazdıkları akademik makalelerin, aşırı sağcı internet forumlarında içerikleri çarpıtılarak yayınlandığını bildiriyor. Habere göre örneğin farklı ırklardan öğrencilerin okullardaki başarı seviyeleriyle ilgili tartışmalarda gen faktörünün bu konuda bir rol oynadığı şeklindeki yanlış kanının yeniden gündeme taşındığı görülüyor. Aşırı sağın gen konusundaki faaliyetlerini yakından izleyen uzmanlar, ırk hiyerarşisini savunanların, geçmişte kafatası çevresi ölçüsü gibi artık çürütülmüş birtakım iddialar yerine insan genomuna odaklandığını kaydediyor. Chicago Üniversitesi evrimsel biyoloji uzmanı John Novembre'ın görüşlerine yer veren gazete, aşırı sağın insan genomuna odaklanmasına örnek olarak, beyaz ırkın süt şekeri laktozu sindirebilme özelliğinin öne çıkarılmasını gösteriyor. Irkçı American Renaissance örgütünün kurucusu Jared Taylor gibi beyaz üstünlüğünü savunanlar, bilimin, özellikle de gen biliminin beyazların yanında olduğunu iddia ederek ırkçılığı bilimle açıklamaya çalışıyor. Amerikan İnsan Genetiği Cemiyeti Başkanı, Baylor Üniversitesi gen bilimleri uzmanı David Nelson ise ırkçı ideolojileri destekleyecek genetik kanıt bulunamayacağını kaydetti. Profesör Nelson, ırkçıların bilimi bahane ederek faaliyet göstermelerine sessiz kalmayacaklarını bildirdi.

XS
SM
MD
LG