Erişilebilirlik

“Doğu ve Güneydoğu’da 10 Ayda 86 Kadın Öldü”


İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, hazırladığı raporda bu yılın ilk 10 ayında 30 kadının öldürüldüğü, 37 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğunu açıkladı. 19 kadının da intihar ettiği vurgulanan raporda, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından şiddetin arttığına dikkat çekildi.

İHD’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle hazırladığı rapor, basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıda söz alan İHD Kadın Komisyonu Üyesi Avukat Derya Yıldırım, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin kadına yönelik şiddeti arttırdığını savundu.

“Doğu ve Güneydoğu’da 10 Ayda 86 Kadın Öldü”
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:02 0:00

Yıldırım, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi sonrası birçok kadın kuşkulu bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Onlarca kadın ise yaralanmıştır. Bu göstermektedir ki İstanbul sözleşmesinin kaldırılması kadını daha fazla hedef haline getirmiş, erkeğe ise kadına karşı ne yaparsa yapsın sonucun cezasızlık olacağını düşündüren bir güç vermiştir. Tüm bu sosyolojik olgular ile birlikte ekonomik yetmezlikler de ayrıca bölgemizde intihar vakalarını artırmaktadır. Son 10 aylık dönemde tespit edebildiğimiz kadarıyla 19 kadın intihar ederek yaşamını yitirmiş, 7 kadın ise intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Yine aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 30 kadın katledilmiş, 37 kadın ise şüpheli bir biçimde ölü olarak bulunmuştur” dedi.

“İrade şiddeti durdurur”

Toplantıya katılanlar, kadına yönelik şiddetin durması için yetkililerin irade göstermesinin şart olduğunun altını çizdi. VOA Türkçe’ye konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı Revşen Bataray Saman, acil ve uzun vadeli önlemler alınması gerektiğini söyledi.

Bataray Saman, “Bu kısa sürede alınacak sonuçlar değil. İvedi olarak yapılacak, kısa sürede alınacak önlemler, yasal düzenlemeler var. Yargının önüne gelen dosyalardaki hakim savcıların bakış açısı çok önemli. O bakış açısına sahip olmaları çok önemli. Bunun için önlemler alınabilir. Uzun vadede eğitim sisteminde kullanılan dil de eğitim kitaplarında kullanılan dil çok önemli. Bölgede bu çok daha yoğun ama Türkiye genelinde de muhalif kesimlerin hepsinin üzerinde bir yargı baskısı var, tutuklama var, gözaltı var ama kadın alanında, kadın mücadelesi yürütenlerin uğradığı baskı, suçlamalar, gözaltı, tutuklamalar çok fazla. Bu da büyük bir engel” diye konuştu.

İHD Yönetim Kurulu Üyesi Neriman Dinçkan Yılmaz da şiddetin sistem sorunu olduğunu savundu. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dinçkan Yılmaz, herkesin şiddete karşı durması gerektiğini ifade ederek, “Şu anda da durdurulamamasının nedeni bu bir sistem meselesidir, bu bir politikadır. Bu kadının tek başına vereceği mücadeleyle de olacak bir şey değil. Bu topyekün toplumsal bir sistem meselesidir. Bu aslında erkeğinde meselesidir, siyasilerin de meselesidir. Bu herkesin meselesidir. Çünkü kadına yönelik şiddet durdurulamayınca aileye de yansıyor. Kadının şiddete uğraması toplumun da şiddet görmesi anlamına geliyor. Bu bir toplumsal meseledir. Bütün herkesin bunu ciddiye alıp güçlü bir irade ile sistemin karşısında dik durmasıyla durdurulabilir” ifadelerini kullandı.

Barodan Danıştay’a çağrı

Bu arada Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri de bir basın toplantısı düzenleyerek Danıştay’a çağrı yaptı. Toplantıda konuşan Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Diren Elif Vurgun, baronun İstanbul Sözleşmesi’nin feshini içeren Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için açtığı davanın sonuçlandırılmasını istedi.

Kadına yönelik uygulamalara itiraz ettiklerini belirten Vurgun, “Kadına yönelik şiddete karşı gittikçe derinleşen cezasızlık politikasına, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulamasındaki eksiklik ve özensizliklere, boşanma sonrası kadınları güvencesiz bırakmaya dönük olan nafaka saldırılarına, kadına yönelik sistematik şiddetin yargı makamlarınca eziyet suçu kapsamında değerlendirilmeyişine, kadına yönelik şiddet suçlarında yapılan uzlaştırma ve olası arabuluculuk uygulamalarına, medyanın şiddeti normalleştiren ve kanıksayan diline, kadın aktivistlere dönük operasyonlara ve haksız gözaltı uygulamalarına bu mücadele gününde bir kez daha itiraz ediyoruz” dedi.

ILO 190 sayılı sözleşme için kampanya

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu üyesi kadınlar da Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin de imzaladığı “İşyerinde Şiddet ve Taciz Sözleşmesi”nin onaylanması için kampanya başlattı.

ILO’nun 190 sayılı sözleşmesi işyerlerindeki şiddet ve tacizle mücadelenin yol haritası olarak tanımlanıyor. Diyarbakır’la birlikte birçok kentte eşzamanlı açıklama yapan DİSK üyesi kadınlar sözleşmenin onaylanarak uygulanması çağrısı yaptı.

STÜDYO VOA

VOA Türkçe Gazze protestolarının düzenlendiği üniversitede – 26 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:28:12 0:00
XS
SM
MD
LG