Erişilebilirlik

Diyarbakır’da 1 Eylül Mitingine Yasağa STK’lardan Tepki


Sendika, dernek ve meslek odalarının oluşturduğu Emek ve Demokrasi Platformu tarafından haftasonu yapılması planlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi, valilik tarafından yasaklandı. Platform adına yapılan açıklamada valiliğin yasağa gerekçe olarak, kentteki etkinlikleri gösterdiği vurgulandı. Açıklamada şu bilgilere yer verildi: ”Mitingimiz kentte herhangi bir güvenlik açığı oluşturmayacak şekilde düzenlenebileceği halde iptal edilmiştir. İptal gerekçeleri olarak da Uluslararası Diyarbakır Zerzevan Gökyüzü Gözlem Etkinliği ve tabanda hiçbir karşılığı olmayan partinin düzenlediği kurultaya bağlı olarak kentte üst düzey devlet erkanının bulunması gösterilmiştir. Eklemek isteriz ki mitingimizin iptaline ilişkin gerekçeli kararı 31 Ağustos'ta vermeleri düşündürücüdür. Verilen yazıda ‘İstiyorsanız yarın yapabilirsiniz’ denilmiştir, kamuoyunun bildiği üzere bir mitingi düzenlemek için gereken bürokratik süre minimum üç gündür. Biz böylesi bir kararın böylesi bir zamanda verilmesini mitingimizin önüne engel koymak için hazırlanan bir senaryo olarak kabul ediyoruz.”

Diyarbakır’da 1 Eylül Mitingine Yasağa STK’lardan Tepki
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:40 0:00

STK’lardan tepki

Bunun üzerine aralarında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği, KESK Şubeler Platformu gibi 30 kuruluş 1 Eylül’ü ortak açıklamayla kutlamaya karar verdi.

Açıklama için Bağlar İlçesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan STK temsilcileri, yasak kararına tepki gösterdi. Açıklamadan önce VOA Türkçe’ye konuşan STK temsilcileri, yasak kararının anlamsız olduğunu vurguladı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba, amaçlarının barış taleplerini dile getirmek olduğuna dikkat çekerek, “1 Eylül tamamı ile barışa adanmış bir gün. Bizim barış taleplerimizi haykırmak istediğimiz bir gün. Maalesef ki iktidar ve valilik barışı haykırmamıza izin vermiyor. Elbette ki bunu anti demokratik olarak buluyoruz. Tam da bu nedenledir ki bizim için 1 Eylül, arkasında durulması gereken, bunun için mücadele verilmesi gereken bir şeydir. Çünkü biz herkesin sözünü rahatlıkla söyleyebildiği özgür olabildiği bir yaşam alanı istiyoruz” dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdulsamet Uçaman ise yasağın siyasi bir tercih olduğunu savundu. Uçaman, “Burada ciddi siyasi bir tercihin olduğunu değerlendiriyoruz. Bu konuyu değerlendirme amaçlı 4 Eylül'de yeniden bir açıklamamız olacak çünkü biz barışı haykırıyoruz. Barış demek esenlik, huzur demektir. Dolayısıyla ülkenin bölgenin özellikle Ortadoğu'nun çok ihtiyaç duyduğu özlem olarak değerlendirdiğimiz bir durum. Sivil toplum kuruluşu, üçüncü göz olarak topluma görülmeyeni gösterme noktasında sorumludur” diye konuştu.

Yasak gerekçesini eleştiren Tabip Odası Başkanı Elif Turan ise şunları söyledi: “Pandemi bahane edilseydi belki daha mantıklı olurdu. Biz bunları da düşünmüştük. Pandemi kurallarına dikkat ederek, HES koduyla, aşı sorgulanması ile mesafe kurallarına dikkat edecek önlemler alınacaktı. Ama talep maalesef kabul edilmedi. Bizim talebimiz barıştı. Bunu da söylüyoruz. Bir hekim olarak da bunu söyleyebilirim. Herkesin sağlıklı bir hayat dilediği bugünlerde, sağlığın olmazsa olmazları aslında huzur ve barış içinde bir ortamda, demokrasinin uygulandığı bir ortamda hayat sürmektir.”

“Sorunlar barış dili ile çözülür”

Daha sonra ortak açıklamayı İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun okudu. Zeytun, ‘barış dilinin ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı dilin’ yerine geçmesi çağrısı yaptı. Tüm sorunların barış diliyle çözülebileceğini savunarak, “Bizler ekonomik, siyasal ve toplumsal anlamda ciddi sorunlar yaşamış ve yaşamaya devam eden bir kentin sivil toplum kuruluşları olarak; barışın dilinin bu ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı dilin yerine geçmesi gerektiğini yıllardır ifade ediyoruz. Gerek Kürt sorununun çözümünde gerek farklı dil, din, mezhep ve kültürlerin temel haklarının ifadesinde, demokratikleşmede ve gerekse de komşu ülkelerle ilişkilerde barış dilinin hakim olması gerektiğini savunmaya ediyoruz. Artan küresel sorunların, baskıların ülkenin kendi içinde geliştireceği toplumsal uzlaşı ve barış ile çözülebileceğine dair inancımızı sürdürüyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesi ile de yıllardır dile getirdiğimiz barış dili ve yaklaşımının yaratılması, korunması ve tüm sorunlara bu dil ile çözüm üretilmesi talebimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” şeklinde konuştu.

STÜDYO VOA

Uluslararası yatırımcılar Türk ekonomisinden güvence bekliyor – 17 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:50 0:00
XS
SM
MD
LG