Erişilebilirlik

Diyarbakır Barosu: 'Halepçe Katliamı Soykırım Olarak Tanınsın'


Diyarbakır Barosu, Irak’ın eski lideri Saddam Hüseyin yönetimi döneminde Halepçe’de kimyasal silahlarla Kürtlere yönelik gerçekleştirilen katliamın, soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturduğunu belirterek, “Dünya devletleri bu soykırımı tanımalı” çağrısı yaptı.

Saddam yönetiminin sivil Kürtlere karşı kimyasal silahlarla gerçekleştirdiği Halepçe Katliamı 32. yıldönümünde. Katliamın yıldönüm, nedeniyle basın toplantısı düzenleyen Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, ‘Enfal Harekatı’ adıyla başlatılan, Kürtlere karşı işkence, idam, köylerin yıkılarak boşaltılması ve talan edilmesiyle devam eden harekatın, 1988 yılında bir insanlık suçu olan soykırımla zirveye ulaştığını söyledi. Aydın, Halepçe katliamında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 5 binden fazla sivilin kimyasal silahla öldürüldüğünü ve Enfal Harekâtı süresince de 150 binden fazla Kürdün katledildiğini söyledi.

Aydın, Halepçe Katliamı’nın soykırım suçunun unsurlarını oluşturduğunu savunarak, tüm devletlerin saldırıyı soykırım olarak tanıması çağrısı yaptı. Aydın, “Ne yazık ki, Halepçe Soykırımı’ndan sorumlu Devrik Irak Diktatörü Saddam Hüseyin ve “Kimyasal Ali” lakaplı Hasan Ali El Mecid El Tıkriti de Halepçe jenosidinden yargılanmamış ve cezalandırılmamıştır. Belirtmeliyiz ki değişen siyasal iktidarlara, sınır ve şartlara rağmen, kimyasal silahların üretimi, silah pazarları, savaşlar, katliamlar, insanlık suçları devam etmektedir. Nitekim Ortadoğu’da ve dünyanın farklı yerlerinde yaşananlar Halepçe ve benzeri soykırımların mazlum halklara karşı halen yaşanabildiğini göstermektedir. İnsanlığın bir bütün halinde yeni Halepçeleri yaşamaması için güçlü bir ses ve tavır ortaya koymaları gerekmektedir. Bugün geç de olsa dünyada bazı ülkelerin parlamentoları Halepçe Soykırımını ‘Jenosit’ olarak tanıma kararı almıştır. Diyarbakır Barosu, Halepçe jenosidinin tanınması için, dünyadaki diğer Parlamentolara ve özellikle de Türkiye’deki siyasi partilere ve Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) çağrıda bulunmaktadır. Diyarbakır Barosu olarak, binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe katliamının 32. yıldönümünde bir kez daha Halepçe özelinde insanlığa bu acıları yaşatanları kınıyor ve bu vesileyle bütün dünya devletlerinin bu soykırımı tanıması çağrımızı yineliyoruz” dedi.

16 Mart 1988 tarihinde gerçekleştirilen Halepçe Katliamı, Saddam yönetiminin Kürtlere karşı başlattığı Enfal Harekatı’nın son ve en ağır hamlesiydi. Saddam’ın kuzeni ve kimyasal saldırıları yönettiği için Kimyasal Ali olarak bilinen- Hasan Ali Mecid, harekatın başına getirildi. Kürt sorunundan sonsuza kadar kurtulmak için 'Enfal' ismini verdiği ülke tarihinin en kanlı operasyonuna girişen Mecid, 16 Mart’ta Halepçe’ye yöneldi. Irak Kürt Bölgesinin İran sınırına çok yakın kasabası Halepçe’de yaklaşık 76 bin kişi yaşıyordu. İran-Irak savaşı tüm şiddetiyle sürerken, 1988’in 15 Mart günü İran ordusu, ‘Zafer-7’ adıyla, Irak’ın içlerine doğru bir taarruz başlattı. Celal Talabani’ye bağlı güçler de, İran askerleriyle birlikte hareket ediyordu. İran ordusu ve Talabani’nin peşmergeleri Halepçe’yi geçerek, gece botlarla Derbendikan Gölü’nün güneyine çıktı ve Süleymaniye karayolunu tuttular.

Tüm iletişim hatları kesilmiş ve bölgenin Irak’la bağı kopmuştu. Bu bölgede dört bin Irak askeri de vardı. İran ordusunun bu kadar yaklaşması ve bölgenin Kürtlerin denetimine girmesi Baas rejiminde panik yarattı. Saddam Hüseyin İran Ordusu’nun ilerlemesini durdurmak için Mecid’e bir kez daha kimyasal saldırı emri verdi. Mecid’in komuta ettiği Irak birlikleri 16 Mart’ta Enfal’in en acımasız saldırısı için harekete geçti. Önce hava bombardımanı, ardından topçu atışlarıyla evlerin camları kırıldı. Bunu kimyasal saldırı takip etti. Halepçe hardal, sarin ve VX gibi gazlar içeren bombalarla bombalandı. Gazı soluyanların derisi yanmaya başladı, solunum sistemleri çöktü. Kimisi evinin kapısının eşiğinde, kimisi bahçesinde, kimisi duvar dibinde, kimisi ise kurtulurum umuduyla kaçtığı dağ yolunda ölüme yakalandı.

17 Mart’a kadar aralıklarla süren saldırılarda ölenlerin sayısı halen net değil. Birçok kesiminin kabul ettiği ortak sonuç, çoğu kadın ve çocuk en az 5 bin kişinin öldüğü, 14 bin 765 kişinin yaralandığı. Ancak savaştan sonra kasabaya giden yabancı gözlemciler, sayının çok daha fazla olduğu görüşünde.

Baas rejimi yıkıldıktan sonra Saddam Hüseyin ve Hasan Ali Mecid, Enfal Katliamı’ndan yargılandı. Bu sırada Duceyl Katliamından dolayı ölüm cezasına çarptırılan Saddam Hüseyin, asılarak idam edildi. Mecid ise, “İnsanlığa karşı suç işlemek ve soykırım” suçlarından yargılandığı davada 24 Haziran 2007’de ölüm cezasına çarptırıldı. Mecid’in cezası, 25 Ocak 2010’da infaz edildi. Mecid’in idam kararının imzalandığı kalem ve asıldığı ip Halepçe’deki müzede sergileniyor.

1 Mart 2010'da Irak Yüksek Ceza Mahkemesi Halepçe Katliamı’nı soykırım olarak tanıdı. Bazı Avrupa ülkeleri de benzer kararlar aldı. Son yıllardaysa, Baas rejimine silah satan ülke ve şirketler aleyhine de davalar açılıyor. Kürt yöntemi de Enfal’den dolayı, merkezi hükümetten tazminat talep ediyor.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG