Erişilebilirlik

Darbe Girişiminin Üçüncü Yıldönümü: Halk Ne Düşünüyor?


Türkiye’nin üç yıl önce yaşadığı darbe girişiminde yaşamını yitirenler haftanın ilk günüyle ülke genelinde anılıyor. Vatandaşlar, yaşananlardan dolayı üzüntü duyuyor ve devlette Fethullah Gülen yapılanması mensupları bulunmaya devam ettiği şüphesini taşıyor.

Başkent Ankara, üç yıl önce 15 Temmuz gecesi gökyüzünde askeri uçaklar eşliğinde halka karşı ateş açıldığı sahneleri yaşadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin TBMM bombardımana maruz kaldığı gecede, Genelkurmay Başkanlığı’nın önünde vatandaşlar darbe girişiminde bulunanlarca öldürüldü. Sonrasında Türkiye’nin olağanüstü hal uygulamasıyla yönetildiği süreçte darbe girişimi dolayısıyla Fethullah Gülen yapılanması mensuplarını kamu kurum ve kuruluşlarından ihraç etme işlemleri yapıldı. Aradan üç yıl geçtikten ve OHAL dönemi sonlandırıldıktan sonra Ankaralılar halen 15 Temmuz gecesi yaşananları üzüntüyle anımsıyor ve tepkilerini dile getiriyorlar.

Darbe Girişiminin Üçüncü Yıldönümü: Halk Ne Düşünüyor?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:09:29 0:00

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ankaralılar, 15 Temmuz’un Türkiye’nin yaşadığı en kötü olaylardan birisi olduğu ve tekrar yaşanmaması konusunda görüş birliğine sahip ancak devletin Gülen cemaatinin kontrolünden çıkarılması ve siyaset ile bu örgüt arasındaki ilişki konusunda halen endişeli. Bazı Ankaralılar ise, 15 Temmuz üzerine görüşlerini mikrofona açıklamaktan kaçınsalar da Türkiye’nin o gece darbe girişimi yaşaması dolayısıyla tepkili ve hatta öfkeli olduklarını belirtiyorlar.

Devlete güvendiğini vurgulayanlardan emekli Cafer Aydın, “15 Temmuz Türkiye’nin en acı günü. Ama Türk milleti gerektiğinde kenetlenir. FETÖ henüz temizlenmedi. Başımızdaki insanlar daha iyisini biliyor, gerekeni yapacaklardır. Yüzde sekseni temizlenmiş durumda diye düşünüyorum, tabii ufak ufak kalıntıları vardır. Bence güzel olacak her şey” görüşünü aktardı.

Adını paylaşmak istemediğini kaydeden bir başka Ankaralı da 15 Temmuz gecesi yaşananlardan rahatsızlığını belirterek, o geceden sonra gereken yapıldığı düşüncesinde ve “Maalesef ülkemizde çok kötü bir olay oldu ve herkes çok etkilendi. Canlar gitti. Ne kadar güzel ki Türkiye halkı çok güzel bir şekilde canı pahasına olsa bile önünde durdu ve dedi ki ben Türk halkı olarak bütün düşmanlara ister iç ister dış düşman olsun her şekilde savaşırım, savaşımı da kazanırım. Mutlaka halen biraz pürüzler vardır ama çok güzel bir şekilde temizlendi ve temizlemeye devam ediyor. Genellikle insanların görüşü de bence değişti onların taraftarı olan kişilerde hatalarını fark etti. İçimiz daha rahat, kurumlarda en azından darbeden sonra değişim oldu” ifadesini kullandı.

Emekli Hüseyin Tosun da “15 Temmuz deyince aklıma karışıklıklar geliyor. Bunu yapanlara lanet olsun diyorum. Söylentilere baktığımızda göre herkes FETÖ’cü gibi görünüyor. Ama bilemiyoruz insan kalbi belli olmuyor. Kimin ne olduğuna yani kalbini açıp bakamıyoruz. Peygamberimiz mesela kalbine girdin mi diyor. Güvenimiz de azaldı. Her söze de inanmamız lazım” sözleriyle kendi bakışıyla darbe girişimini anlattı. Tosun, devlette FETÖ mensupları varlığına son verildiği konusunda ise pek emin değil. Tosun, “Bu kolay temizlenecek bir şey değil. Yıllara dayalı olduğu için kimin ne olduğu değil” dedi.

İktisatçı Ensar Demir de şüpheli isimlerden birisi ve yeniden bir başka 15 Temmuz yaşanmaması içinse laiklik vurgusu yaptı. Demir, “15 Temmuz deyince o melun darbe, katliam aklımıza geliyor. Her şeyden önce ülkemizi ve insanımızı peyderpey sıkıntıya sokan ve belki bizi en az bir yirmi yıl gerisine iten bir serüvenden bahsediyoruz. Alçak FETÖ ve unsurlarının ülkemiz üzerinde düşündükleri kötü emellerinin ifşa edilmiş haliydi 15 Temmuz. Devletimiz çok ciddi bir çalışma yaptı ama hepsini temizlediklerini düşünmüyorum. Çünkü bir anatomi içindeki kılcal damarları düşününüz ve en kılcal damarlara ilerlemiş bir hali var bu örgütün. Dolayısıyla bir anda bunun temizleneceği ihtimalini bile düşünmüyorum. Ama hali hazırda büyük kısmı tükendi. Umarım devletimiz ve milletimiz bu istikrarlı duruşundan asla taviz vermez. Bir partiye ya da bir kitleye bunu atfetmek doğru değil aslında çürümüş sistemin bütün siyasilerle ilgili muhakkak bir bağdaşıklığı söz konusudur. Ama dileğimiz o kadar bir an önce bizden temizlensin, defolup gitsinler. Devlet erkanımız herhangi bir cemaat unsuruna peyder pey şekilde yaklaşım sağlayacaksa al birini vur ötekine. Bu çok kanıksadığımız bir şey değil. Ama bu durumdan kendimizi gerçekten ders aldığımızı varsayıyorsak devlet erkanımız o laik çerçevede durmalı. Herkesin dini kendi vicdanı, kendi hürriyetidir. Eğer bunlarla (cemaatlerle) aramıza mesafe koyulmazsa zamanla bizi aynı şekilde, aynı sistemle yaralayacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Gülen yapılanması ile siyaset arasındaki bağlantıdan rahatsız olanlardan birisi. Darbe girişimi sonrasındaki cezalandırma sürecini de yetersiz bulduğunu belirten Ankaralı, “15 Temmuz başarısız darbe girişimi oldu. Bence üst tabakada çok etkili bir biçimde var ama onlar gerekli cezayı bulmadı. Alt kesim hatta hiç haberi olmayan kesimin cezalandırıldığını, işsiz kaldıklarını düşünüyorum ve bu bence çok yanlış. Çoğu kişi, çoğu çocuk, çoğu anne baba bu konuda çok haksız yerlere konuldu. Oysa devletin bu insanlara ihtiyacı var. Bu böyle yani olmamalıydı. Siyasi bağlantı bakımından hiç isim söylemeye gerek yok. Belirli siyasilere ait 10 yıl önceki ‘tweet’lerine, fotoğraflarına ve canlı yayınlarına bakılsa kim örgütle bağlantılı ortaya çıkar. Çok basit yani kimseye bir şey söylemeye gerek yok. Herkes kendini biliyordur. 15 Temmuz öncesi ve sonrasında kendi aralarında çelişkileri var. Sadece 180 derece bir dönüş oldu” dedi,

Ekonomi doktoru Ünal Çaldağ da Gülen cemaatinin nasıl devlet içinde bu derece güçlenmiş olduğunu sorgulayan isimlerden birisi. Ancak aynı zamanda bu olayda dış güç faktörü olduğunu düşünen ve ABD’yi suçlu görenlerden birisi olan Çaldağ, “Türkiye’yi paylaşmak geliyor aklıma. Türkiye Fethullah’ın eline mi kaldı? Yani Olacak şey mi? Yani memleketi idare edecek adam çok. Ben de hayret ediyorum bir insan Fethullah’ın arkasında ordu subayı, pilotu, askeri, jandarması katılır mı? Niye böyle olduğunu, nasıl bunları çalmışlar? Bunun temelinde ne yatıyor, ne gibi menfaat onlara sağlamak durumuna girmişler ki bu adamlar kendilerini bu vatan millet için Fethullah Efendi’yi getirip başımıza koymak istiyor? Olamaz böyle bir şey, kabul edemeyiz. Ama lakayıtlık olunca buna itaat edenler de var. Bunu destekleyen de Amerika. Türk milleti yapısıyla asaletiyle her şeyle çok sağlam kuvvetli bir yapıya sahiptir” diye konuştu.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG