Erişilebilirlik

Cihatçıları Soruşturan Polislere Müdahale


Türkiye Haziran’daki kritik genel seçimlere hazırlanırken, hükümet polis, savcı ve gazetecilere karşı yeni bir iddianame dalgası başlattı. Cihatçı gruplara karşı başlatılan soruşturmada görevli 12 polis memuru tutuklandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyla ilgili olarak gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Ya devlete itaat edeceksiniz ya da yok olacaksınız” dedi.

İddianameleri dikkate alan Van mahkemesi, ülkedeki cihatçı gruplara karşı başlatılan soruşturmada görevli 19 polis memuru hakkında tutuklama kararı çıkardı.

Polislerin yedisi sorgu sonrasında serbest bırakılırken, geri kalan 12 polis memurunun “yasadışı dinleme ve suç örgütü üyeliğinden” tutuklu yargılanmasına karar verildi.

Gözaltına alınan polisler, El Kaide’nin Suriye’deki isyancılara Türkiye’den silah kaçırma iddialarını soruşturuyordu. Suriye sınırında görev yapan polisler, isyancılara kaçak silah sevkinin hükümetin talimatıyla Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından koordine edildiğini iddia ediyor.

Gözaltına alınan polislerin avukatı Mehmet Reşat Bozkurt, gazetecilere yaptığı açıklamada, prosedürün doğru uygulanmadığını söyledi. Hakimin polisleri aklayacak belgeleri incelemeden oturumu başlattığını söyleyen Bozkurt, “Savunma olarak beş dosya hazırlamıştık ama hakim sadece bir saatlik bir incelemeden sonra oturumu açtı” dedi.

Milli İstihbarat Teşkilatı MİT’in Suriye’deki cihatçı gruplara silah sağladığı iddiası uzun zamandır gündemi meşgul ediyor. Ankara’da hükümet, Erdoğan’ın devirmeye kararlı olduğu Suriye Devlet Başkanı Beşir Esat’a karşı cihatçıları desteklediği iddialarını reddediyor.

2013’te İsveç’e yaptığı bir ziyaret sırasında gazetecilerle tartışan Erdoğan, Türkiye’de yabancı cihatçılar bulunduğu iddiasını öfkeyle reddetmiş, gazetecilerden bu iddiayı kanıtlamalarını istemişti.

Ocak 2014’te, bu iddiayı destekleyen bir gelişme yaşandı. İhbar alan Türk polisi, Suriye’ye gitmekte olan cephane yüklü üç kamyon ele geçirdi. Ancak Hatay valisi, Kırıkhan ve Reyhanlı arasında durdurulan TIR’ların serbest bırakılması için talimat verdi.

Öte yandan, hükümeti rahatsız eden tek dava Türkiye’deki cihatçı soruşturması değil. Aralık 2013’te patlayan ve o dönemde Başbakan olan Erdoğan’ın oğluyla hükümetteki dört bakanın adının geçtiği rüşvet davasında görevli polis ve savcıların büyük kısmı tutuklama veya tayinle karşılaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüşvet davası ve Türkiye’deki cihatçı faaliyetlerle ilgili soruşturmalar gibi utanç verici davaların ‘paralel yapı’ olarak adlandırdığı Fethullah Gülen ve onunla işbirliği yapan yabancı güçlerin komplosu olduğunu iddia ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir zamanlar yakın dostu olan Gülen’i hükümete karşı “paralel yapı” oluşturmak ve Gülen destekçilerini de devleti içten çökertmek için polis ve yargı gibi devlet kurumlarına sızmakla suçluyor.

Geçtiğimiz ay, Ankara başsavcısı 54 Gülen hareketi üyesine yasadışı dinleme, sahtecilik, özel hayatın ihlali ve kişisel bilgilerin kaydı gibi suçlardan dava açtı. Ayrıca yine geçtiğimiz haftalarda, 2013’teki rüşvet davasında görevli savcılar Celal Kara ve Muammer Akkaş “görevi kötüye kullanmak” suçundan hüküm giyerken, davanın hakimi “ihmalcilik” suçundan mahkemeye verildi.

2013’teki rüşvet soruşturması, hükümete yakın işadamlarını ve dört Bakanlar Kurulu üyesini hedef aldı. Soruşturmada adı geçen bakanlar istifa etmek zorunda kaldı.

Siyasi uzmanlar, Haziran’daki genel seçimler yaklaşırken, muhalif gruplar üzerindeki baskının artacağı uyarısı yapıyor. Hükümetin baskısı özellikle Gülen’e yakınlığıyla tanınan gazete ve kuruluşları hedef alıyor. Geçtiğimiz Aralık ayında, Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni komplo suçundan tutuklandı. Bu ve diğer gazeteci tutuklamaları, insan hakları örgütleri ve Avrupa Birliği’nin eleştirilerine yol açtı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılmadan önce verdiği demeçte, muhalifleri özellikle de Gülen hareketi üyelerini baskı altına almaya kararlı olduğunu tekrar dile getirdi. Kuveyt ziyaretinden dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin devlet kurumlarını yeniden şekillendireceğini ve bunu yaparken de paralel yapıya karşı daha radikal önlemler alacağını söyledi.

Erdoğan “Ya devlete saygı gösterecekler ya da yok olacaklar” dedi.

Erdoğan’ın bu sözleri, Türkiye’deki insan hakları gruplarının tepkisini çekti. İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD) Başkanı Günal Kurşun “Siyasetçiler halka demeç verirken tehditkar sözlerden kaçınmalı. Çünkü bu sözler, destekçileri tarafından abartılı bir şekilde algılanabilir. ‘Paralel yapı yok olacak’ demeci toplumun bazı kesimlerinde farklı bir algı yaratarak bahsedilen yapının taraftarlarına karşı şiddet kullanılmasına yol açabilir” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Celal Dinçer de Erdoğan’ın sözlerini eleştirdi. Dinçer, Erdoğan’ın kendisini ‘sultan’ gibi gördüğünü söyledi.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG