Rusya’nın Soçi kentinde 29-30 Ocak tarihlerinde düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi öncesinde İdlib’te askeri hareketlilik artıyor.
Özellikle Suriye güçlerinin hava saldırıları Güney İdlib’deki Hiş, Han El-Sabil, Has, Marat El-Numan, Kafr Sajna adlı bölgelerde yoğunlaşıyor.
Şam yönetiminin kongre öncesi elini kuvvetlendirmek amacıyla saldırılara hız verdiği değerlendirmesini yapan Ankara, Suriye devletinin bu kentte konuşlu muhalif güçlere karşı yoğunlaştırdığı hava saldırılarından duyduğu rahatsızlığı yüksek sesle dile getiriyor.
Çavuşoğlu: “İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli”
Dün Rusya ve İran’ın Ankara’daki büyükelçilerinin Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmasının ardından bugün Anadolu Ajansı’nın Editör Masası’na konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Astana sürecinde alınan kararlar uyarınca Moskova ve Tahran’dan Şam yönetimine müdahale etmesini açık bir dille istedi.
Çavuşoğlu, “İdlib’deki ihlallere bakıyorsunuz yüzde 95'i rejim veya rejimi destekleyen gruplar tarafından. Amaç ne? Bu süreçten faydalanarak rejimin ılımlı muhalefeti, sivilleri yok etmesi mi? İran ve Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli. Garantör olduysanız ki, oldular, rejimi durdursunlar. Bu, basit bir hava saldırısı da değil. Rejim ilerliyor İdlib içinde. Burada niyet farklı. Eğer buradaki amaç bu saldırılarla bazı gönülsüz muhalif grupların Soçi'ye gitmesini sağlamaksa, o da ters teper” dedi.
“Suriye rejimi sivillere ve ılımlı muhalefete saldırıyor”
Türkiye’nin İdlib’te ateşkes gözlem görev görevine devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, TSK’nın dördüncü gözlem istasyonunu kurmaya başladığını açıkladı. Suriye devletinin ‘O şehrin tamamını bombalayalım, yok edelim’ düşüncesinde olduğunu belirten Dışişleri Bakanı, bu tarz müdahalenin Soçi ve Cenevre süreçlerine zarar vereceğini belirtti: “Burada gördüğümüz durum, buradaki El Nusra ya da HTŞ dediğimiz grupların mevcudiyetini bahane olarak kullanıp sivillere ve ılımlı muhalefete saldırmak. Esasen rejimin bu saldırıları konusunda ve ateşkesi ihlal etme konusunda Rusya'nın ve İran'ın bir bahanesi olamaz. Çünkü onlar destek vermediği sürece bu saldırılar olamaz.”
“Amerika’nın silah vermesi ilişkilerimizi zehirliyor”
Soçi Zirvesi’ne YPG katılımına Türkiye’nin karşı olduğunu kesin bir şekilde bir kez daha ortaya koyan Çavuşoğlu, böyle bir durumun siyasi çözüm sürecini baltalayacağını ifade etti.
Dışişleri Bakanı, “YPG'nin Kürtler’in tek temsilcisi olduğu düşüncesi doğru değil. Terör örgütünü kim kendisine temsilci seçer? Ancak radikal unsurlar ya da baskıyla bunlara boyun eğmek zorunda kalanlar seçer. Böyle bir ihtimal vermiyoruz ama YPG'nin olduğu ortamda olmayacağımızı ve öyle bir sürece katılmayacağımızı da baştan net bir şekilde söyledik. Amerika'nın YPG'ye silah vermesi şu anda bizim ilişkilerimizi zehirleyen en önemli iki konu. Amerika hatalarını düzeltmezse zaten ilişkilerimiz daha da zarar görebilir” diye konuştu.
“Afrin’in YPG’den temizlenmesi gerekiyor”
Türkiye’de 2016 yılının sonbaharından bu yana YPG’nin kontrolünde bulunan Afrin kentine yönelik operasyon ihtimali aralıklarla gündeme getiriliyor.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğunda bu operasyonu yapacağını belirten Dışişleri Bakanı, Afrin’in kontrolünün Şam yönetimine bırakıldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Bakan, “Birincisi burada bir devir teslim yoktur. İkincisi, burası bizim için tehdittir. Buradan hem Türkiye'ye yönelik saldırılar, tacizler devam ediyor, hem de Fırat Kalkanı Operasyonu bölgesinde bulunan askerlerimize, güvenlik güçlerimize ve ılımlı muhalefete yönelik tacizler geliyor. Elbette siviller ve farklı gruplar da var ama burada bir YPG/PKK mevcudiyeti de var. Buranın mutlaka bunlardan temizlenmesi gerekiyor. O sebeple sayın Cumhurbaşkanımız ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedi. Bu, kuru kuruya söylenmiş bir söz değildir. Bu konudaki çalışmaları askerlerimiz, istihbaratımız, özel harekat hepsi çalışmaları planlamaları yapıyorlar. Dolayısıyla gerekli görüldüğü zaman, uygun bulunduğu zaman ansızın biz buraya müdahale edebiliriz tıpkı Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi” dedi.
