Erişilebilirlik

Büyükada Davası’nda Karar Bekleniyor


Kamuoyunda ‘Büyükada davası’ olarak bilinen, 5 Temmuz 2017'de Büyükada'daki bir otelde yaptıkları atölye çalışması sırasında gözaltına alınan 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada bugün, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nin karar vermesi bekleniyor.

Davanın 27 Kasım 2019’daki duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç’ın hakkında ‘‘Silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) üye olma" suçundan, diğer sanıklardan Günal Kurşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran, Nejat Taştan ve Veli Acu hakkındaysa ‘‘Silahlı terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C) yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istedi, diğer 5 sanık hakkındaysa beraat talep etti.

‘‘Türkiye’de insan hakları savunuculuğu suç olmaktan çıkarılmalı’’

Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde İnsan Hakları Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Kadın Koalisyonu adına yapılan basın açıklamasında mahkemeden insan hakları savunucularının beraati yönünde karar vermeleri istendi.

Açıklamada, “Hiç açılmaması gereken Büyükada davası, avukatların ve sanık konumuna düşürülen insan hakları savunucularının iki yılı aşkın bir süre boyunca asılsız iddiaları çürüten delilleri dava dosyasına taşımakla geçti. Türkiye’de insan hakları savunuculuğu suç olmaktan çıkarılmalı. Eğer davada ileri sürülen deliller değerlendirilmeyecekse, iddianamede yer alan suçlamalar o zaman kovuşturma süreçlerine niye ihtiyaç duyuluyor? Mahkemeyi, mütalaanın açık ve fahiş hatalarını dikkate alarak bu davada yargılanmakta olan tüm insan hakları savunucularını beraat ettirme yönünde karar vermeye davet ediyoruz” denildi.

Kılıç: ''Bylock kullandığıma dahil herhangi bir delil olmadığı gibi, kullanamadığımı gösteren dört rapor var''

Duruşmada esas hakkındaki mütalaaya ilişkin son sözleri için ilk sırada konuşan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç oldu.

Kılıç, ‘‘TİB'den gelen Bylock kullandığıma dair raporun yanlış olduğunu düşünüyorum. Benim Bylock kullandığıma dair herhangi bir delil yok. Bylock olmadığına dair 4 ayrı rapor alınmış ve dosyaya sunulmuştur. Emniyet Siber Şubeden gelen raporda Bylock isimli uygulamanın cihazda bulunmadığı ve silinen uygulamalardan olmadığı mahkemeye ek raporla sunulmuştur. Adli bilişim uzmanı Koray Peksayar tutuklanmamın 40'ıncı gününde ilk bilirkişi raporunu mahkemeye sundu. Peksayar, 2017'nin Temmuz ayında nasıl büyük hatalar yapıldığını açığa çıkardı. Londra merkezli SecureWorks, raporları uluslararası alanda dikkate alınan bir kurum. Raporunda telefonumda hiçbir Bylock izinin olmadığı tespit edildi. Telefonumda Bylock olmadığına ve silinmediği tekrar kanıtlanmış oldu’’ diyerek beraatını istedi.

Kurşun: ''Yargılamada 35 farklı ihlal var''

Uluslararası Af Örgütü Üyesi ve İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Günal Kurşun da davada Türkiye’deki insan hakları faaliyetlerinin yargılandığını söyledi.

Kurşun, ‘‘5 Temmuz 2017’de soruşturma başladıktan sonra yargılamada 35 farklı ihlal yapıldı. Üç gün boyunca Temmuz sıcağında küçücük bir alanda gözaltında kaldık. Yargılamada bana ilişkin eksik soruşturma yapıldı. Savcı mütalaasında benim aleyhimde 3 noktaya değinmiş. FETÖ, PKK ve DHKP-C adlı örgütlere yardımdan cezalandırılmamı talep ediyor. Benim bu son 2 örgüt ile hiçbir bağım ve irtibatım yok. FETÖ'den de Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden kapı gibi beraat kararım var. Kamuoyunda Büyükada davası olarak bilenen bu dava bizim son 5 yıllık hareketlerimizin ve insan haklarının yargılandığı bir dava olmuştur’’ dedi.

Taştan: ‘Bu dava Türkiye'de insan hakları savunucuları ve sivil topluma gözdağı vermek için açılmıştır’

Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Eşit Haklar için İzleme Derneği üyesi Nejat Taştan’sa yargılanıyor olmalarının nedeninin suçlu olmaları değil insan haklarını savunuyor olmaları olduğunu ifade etti.

Taştan, ‘‘Bu dava Türkiye'de insan hakları savunucuları ve sivil topluma gözdağı vermek için açılmıştır. Biz gözaltındayken medyada yer alan karalama kampanyalarının hepsi bu dosyanın içinde var. Siyasi iktidar Türkiye’de insan hakları için yeni bir yol aramaya çalıştığı halde savcılığın iddianameyi tekrar ederek mütalaa vermesi garip geliyor. Hukuk devleti içinde insan hakları mücadeleme devam edeceğim’’ dedi.

STÜDYO VOA

Donald Trump’ın sus payı davasında yeni aşamaya geçildi – 22 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG