Amerika’da seçimlere daha bir buçuk yıl var – ancak kampanya şimdiden kızışmaya başladı. Muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’nin bazı adaylarının İslam ve Amerika’daki Müslümanlar hakkındaki yorumları tepki topluyor. Sivil toplum kuruluşları İslam aleyhtarı söylemin yaygınlaşmasının tehlikesine dikkati çekiyor.
Kimse Herman Cain kadar ileriye gitmedi... Cumhuriyetçi Parti’den başkan adayı olmak için yarışan ancak birkaç hafta öncesine kadar fazla tanınmayan Herman Cain, başkan olduğu takdirde bir Müslüman’ı yanında çalıştırmak istemeyeceğini söyledi. New Hampshire eyaletinde yapılan bir münazaraya katılan Cain, bunun kendisini “rahatsız edeceğini” anlattı: “Rahat olmazdım çünkü barışçı Müslümanlar olduğu gibi bizi öldürmeye çalışan militan Müslümanlar da var.”
Müslüman aleyhtarı olmadığını savunan Cain, yönetiminde çalışmak için iş başvurusunda bulunacak bir Müslüman’ın farklı bir soruşturmadan geçirileceğini söyledi. Cain'in Cumhuriyetçilerin başkan adayı seçilmesi çok uzak bir ihtimal. Ancak, bir başka Cumhuriyetçi Partili politikacı, eski Temsilciler Meclisi başkanı Newt Gingrich de Müslümanların “sadakat testinden” geçirilmesinin ulusal güvenlik için gerekli olduğunu kaydetti.
Amerika’da bu söyleme tepkiler artıyor ve bazı gruplar bu siyasetçilerin ayrımcılık yaptığına dikkati çekiyor. Müslüman Halkla İlişkiler Konseyi’nden Haris Tarin, Cain ve Gingrich’in kendi siyasi zaaflarını gizlemek için Müslümanları hedef aldığını söyledi: “Sağlık reformu, ulusal güvenlik, göçmenlik gibi önemli kamu meseleleri konusunda politikaları olmadığı için insanların fazla bilgisi olmadığı bir konuyu gündeme getirerek meraklarını uyandırıp oy toplayabilmeyi umuyorlar.”
Liberal eğilimli Think Progress adlı internet sitesi, Mayıs ayında google aramalarında en çok adı geçen başkan adayları arasında Herman Cain’in de bulunduğunu tespit etti.
Tabii Cumhuriyetçi Parti’nin tüm adayları böyle bir söylem kullanmıyor. New Hampshire eyaletindeki münazarada Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen adayı Mitt Romney, Amerika’nın dini hoşgörü ilkesi üzerine kurulu olduğunu hatırattı.
Tarin, bu tür Müslüman aleyhtarı söylemlerin bu şekilde dile getirilerek kamu nezdinde yaygınlaşmasından kaygılı. New Hampshire’daki münazara Amerikan CNN televizyonundan naklen yayınlanmıştı. Tarin şöyle diyor: “Çok kaygılıyız, çünkü bu tür görüşler hep aşırı uçlarda var olmuştur. Şimdi ise CNN televizyonunda Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayları arasında tartışılıyor. Yani, aşırı uçlardan merkeze ulaşması, insanların evlerinde bunları dinliyor olması bizi kaygılandırır.”
Bu konudaki kaygılar yersiz değil. Amerikan İslam İlişkileri Konseyi’nin (CAIR) 2010 kamuoyu araştırmasına göre Amerikalıların üçte biri Müslümanların başkan adayı olmasının engellenmesinden yana. Müslüman Halkla İlişkiler Konseyi ve Amerikan Medeni Özgürlükler Birliği’ne göre 25 eyalet meclisinde Şeriatı “yasaklayan” tasarılar hazırlandı.
Amerika göçmenler ülkesi olduğu için bu tür yabancı karşıtı veya dışlayıcı eğilimler kalıcı yer bulabilmiş değil. Brookings Enstitüsü Ortadoğu uzmanı Steve Grand anlatıyor: “Amerika’da yabancılardan korkmanın veya farklılardan korkmanın uzun bir geçmişi var. Ancak zamanla farklılıklar benimseniyor ve Amerikan kültürüne işliyor.” Genelde bu sürecin hızlı yürüdüğünü söyleyen Grand, ancak Müslümanlar için bunun biraz daha zaman alacağı görüşünde.
