Erişilebilirlik

Batıya ‘Casuslarla Gerilim Yaratma’ Suçlaması


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı olarak katıldığı parti grup toplantısında, Almanya'yla yaşanan krizi değerlendirdi ve ABD'yle Avrupa ülkelerini Türkiye’de gerilim yaratmak için casus bulundurmakla ve terör örgütlerini desteklemekle suçladı.

Erdoğan, Almanya'yla İncirlik Üssü’nün Alman parlamenterlerin ziyaretine açılmamasıyla başlayan diplomatik kriz sürecine ilişkin bugünkü yorumlarında sert eleştirilerde bulundu. Geçtiğimiz hafta Başbakan Binali Yıldırım’ın Almanya’ya tansiyonu düşürme çağrısı yapmasının ardından Erdoğan, bugün Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulama ihtimalini tartışan Almanya’ya sert mesajlar göndermeye devam etti.

Batı’ya ‘Casuslarla Gerilim Yaratma’ Suçlaması
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:52 0:00

Erdoğan, “Bir süredir Amerika’sı, Almanya’sı, Hollanda’sı başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik anlaşılmaz tutumun tezahür ettiğini görüyoruz. İstiyorlar ki, sadece onların çıkarları masada olsun, biz fedakarlıkta bulunalım. İstiyorlar ki, onlar bizim vatandaşlarımızı istedikleri gibi örselerken, kendi ajanları ülkemizde cirit atsınlar, biz bir şey yapmayalım. Kusura bakmasınlar, artık öyle bir Türkiye yok. Sen Türkiye'nin Cumhurbaşkanı’na, bakanlarına ülkende konuşma imkanı vermeyeceksin ama ajanların gelip otellerde cirit atacaklar, benim ülkemi parselleyecekler. Yok böyle bir şey. Ya bizimle eşit şartlarda müttefiklik yapacaksınız, ya da sergilediğiniz her tavrın cevabını alacaksınız” dedi.

Erdoğan, ekonomik yaptırım uygulanması ihmaline karşılık da Türkiye’nin alternatif ülkelere yönelebileceği mesajını, “Sizdeki hukuk da bizdeki guguk mu? Almanya ya da Amerika'da yapılınca suç sayılan eylem, Türkiye'de yapılınca niye hak, hukuk oluyor. Hemen işi ekonomi ile teşvik edip bel altı vuruşlarıyla gerçek tıynetlerini belli ediyorlar. Bizi bunlarla tehdide kalkarsanız, yanılırsınız ve siz kaybedersiniz. Artık dünyada marka yok, markalar var. Alternatif marka geliyor. Artık dünya bunu yaşıyor” sözleriyle verdi.

ABD’ye YPG tepkisi

Erdoğan, Batı’ya yönelik sert tepkisinde, Türkiye’de 2013 yılı yazında yaşanan Gezi Parkı protestolarını sıklıkla yaptığı gibi “provokasyon” olarak değerlendirdi.

Bütün Batı ülkelerini Türkiye’ye zarar vermekle suçlayan Erdoğan, Türkiye iç politikasında son yıllarda yaşanan gelişmelerden konuyu ABD’nin Suriye’deki politikasına bağladı: “Fırsat bulduklarında hala kan dökmekten çekinmeyenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. Şimdi de kafayı Türkiye'ye takmışlar. Eskiden tehditlerini süslü püslü kelimelerin arkasına yaparak saklarlardı, şimdi alenen söylüyorlar. Dürüst oldukları için teşekkür ederiz. Almanya'nın bilmem ne bakanı, Türkiye'ye nasıl çok daha zarar verebileceklerine yönelik düşüncelerini medyaya ifşa etmeye başladığına göre iyice çaresiz durumdalar. Gezi olaylarına, FETÖ’ye ümit bağladılar, olmadı. PKK, YPG, SDG’den (Suriye Demokratik Güçleri) ümit beslediler, oradan da bir şey çıkmayacak. Fakat, artık ne yaparlarsa yapsınlar çuvala sığmıyor. Bunlar bütün açıklığıyla ortada. Vakti saati geldiğinde ajanlarının tepesine binmeye devam edeceğimiz ifade ediyorum.”

OHAL’i savunurken Alman yatırımcılara seslendi

Türkiye’de geçen yıl 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi nedeniyle 21 Temmuz’da ilan edilen olağanüstü hal uygulamasının devamından yana tavrını her zaman açıkça ortaya koyan Erdoğan, Türkiye’deki yabancı yatırımcılarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Biz hiçbir zaman sadece kendimiz kazanalım demedik. Hiçbir zaman muhataplarımızı pazar, kendimizi pazarlayan olarak görmedik. Türkiye'deki OHAL’i bahane ederek karalama kampanyaları yapanlar, Avrupa’yı, Amerika’yı asla söylemezler. Eyaletler OHAL kararı alıyor, Avrupa'da, Amerika’da vesaire. Bizde olunca niye rahatsız oluyorsunuz. Bizde OHAL terör örgütlerine yöneliktir, şirketlere yönelik değil. Buna rağmen hala bizi tehdit etmekten geri durmuyorlar. Size bu tehditkar üslubu bir kenara bırakıp, eşit şartlarda ve adil tekliflerle tartışmanızı ve bu yolları aramanızı özellikle tavsiye ediyorum. Yoksa köşeye sıkıştırırım, bu mantığı bırakın. Türkiye’yi ambargoyla tehdit edecekseniz çok ağır bir bedeli göze almanız gerekiyor.”

Alman şirketlere yönelik Türkiye içinde mali soruşturma ve yaptırım iddialarını da yalanlayan Erdoğan, “Türkiye’deki Alman firmalarının hiçbiriyle ilgili ne bir soruşturma ne bir kovuşturma kesinlikle yoktur, bu bir yalandır, hedef saptırmadır. Şehir hastanelerimizle ilgili İstanbul İkitelli Hastanesi yaklaşık1,5 milyar dolarlık bir yatırım. Bunun kredi anlaşmasını İstanbul'da imzalandı. Yüzde 80'i Japon firması yüzde 20'si öz sermaye olmak üzere. Şu anda çalışmalar başladı” açıklaması yaptı.

Ortadoğu’ya mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Körfez ülkeleri krizini yorumlarken de İsrail’deki Mescid-i Aksa meselesi üzerinden nüfusu Müslüman ülkelere seslendi.

Erdoğan, Pazartesi akşamı döndüğü Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’ı kapsayan Körfez ülkeleri ziyareti çerçevesinde, bugünkü AK Parti grup toplantısında, İslam ülkeleri birliğine yönelik mesajlar verdi. Körfez ülkelerindeki temaslarında İslam coğrafyasındaki Suriye, Yemen, Irak, Libya ve Filistin’deki sorunları ele aldıklarını açıklayan Erdoğan, “Son ziyaretle bir kez daha görülmüştür ki Türkiye tüm taraflarla konuşabilen, görüşebilen, her biriyle köklü bağları olan nadir ülkelerden biridir. Bölgedeki krizler sadece bölge geleceğine dair kirli planları olan, kan ve gözyaşından beslenen çevreleri memnun ediyor. Bu tür gerilimler yalnızca terör örgütlerine ve destekçilerine yarıyor. Müslümanların artık kavgaya değil dayanışmaya, birbirine daha çok kenetlenmeye ihtiyacı var” dedi.

Birinci Dünya Savaşı’ndaki Araplar'ı savundu

Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın, Müslümanlar için Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi’den sonraki üçüncü kutsal mabet olduğunu anımsatan Erdoğan, Osmanlı Devleti döneminde Kudüs’ün nasıl idare edildiğine ilişkin tarihi gelişmeleri uzunca anlattı.

Erdoğan’ın tarihsel gelişmeleri anlatırken, Osmanlı Devleti’nin yıkıldığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1. Dünya Savaşı dönemine ilişkin sözleri ise dikkat çekiciydi. Erdoğan, bugünkü Suudi Arabistan topraklarındaki Mekke ve Medine’nin, o dönem Osmanlı toprağı olması nedeniyle Osmanlı Ordusu güçlerince savunulmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, o dönemdeki Arap isyancılarından söz etmeksizin Araplar'ı savundu.

Erdoğan, “Birinci Dünya Savaşı’nda güney cephemizdeki tüm savaşları Kudüs, Mekke ve Medine’yi korumak için verdik. Bölgeyi işgale gelen İngilizlere vurulan en büyük darbelerden biri olan Kut’ül Amare Zaferi ve Fahrettin Paşa’nın Medine Müdafaası hala hatıralardadır. Bu vesileyle İslam’ın kutsal mabetlerine düşman ayağı değmemesi için gözlerini kırpmadan şehadete yürüyen yüz binlerce askerimizin ve onlarla aynı safta savaşan Arap kardeşlerimizin hatıralarını tazimle yâd ediyorum. Geçmişte ders kitaplarımızda kasıtlı ve yanlış bir şekilde yer aldığı için nesiller boyunca zihinlere kazınmış olan ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ yalanını artık bir kenara bırakma zamanı da gelmiştir. Bugün ülkemizde devletimize ve milletimize karşı savaşan PKK gibi, FETÖ gibi, DHKP-C gibi, DEAŞ gibi terör örgütleri yüzünden nasıl toplumun belli kesimlerini toptan suçlayamazsa; Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki bir takım yanlışlar yüzünden tüm Arapları da itham edemeyiz. Bugün nasıl terör örgütleri arkasında birtakım güçlerin kışkırtması, desteği, yönlendirmesi varsa, o dönemde de benzer durumlar söz konusuydu” diye konuştu.

İsrail’e mesajlar

Kudüs içinse Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmasıyla birlikte sıkıntılar başladığını söyleyen Erdoğan, “Uluslararası hukuka göre meşruiyet elde etmiş, başkenti Tel Aviv olan İsrail Devleti, bizim de tanıdığımız, diplomatik ilişki içinde olduğumuz bir devlettir. Ancak İsrail’in meşruiyeti, kendisinin Filistin’in ve Filistinliler’in haklarına gösterdiği saygı ölçüsünde anlamlıdır. Özellikle Kudüs’ün üç din için de özel olan statüsüne, hele hele Mescid-i Aksa’nın ve Kubbet-üs-Sahra’nın içinde bulunduğu Harem Bölgesi’nin mahremiyetine saygı duymayan bir İsrail, en büyük zararı kendisinin göreceği tehlikeli bir yola sapıyor demektir” görüşünü aktardı.

Müslümanlar için kutsal beldeleri korumayı iman meselesi olarak gördüğünü anlatan Erdoğan, İsrail’in fiilen işgal yaptığını belirterek, “İsrail elindeki silahlara, arkasındaki güçlere, yani imkânlarına bakarak böyle bir yola tevessül ediyorsa çok yanılıyor. Eğer bugün İsrail askerleri çok basit hadiseleri bahane edip pervasızca Mescid-i Aksa’nın bahçesini postallarıyla kirletiyor, orada kolayca Müslüman kanı döküyorlarsa, bunun sebebi bizlerin Kudüs’e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdandır. Mademki kalbimizin bir yarısı Mekke, bir yarısı Medine, üzerinde de bir tül gibi Kudüs vardır, öyleyse gelin hep birlikte Kudüs’e sahip çıkalım. Ama tıpkı Mekke’ye sahip çıkar gibi, Medine’ye sahip çıkar gibi sahip çıkalım” çağrısı yaptı.

Türkiye’deki kilise ve sinagoglar için de mesaj verdi

Erdoğan, ayrıca İsrail’in tutumu gerekçe gösterilerek İstanbul başta olmak üzere ülke içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kullanımına ait olan kilise ve sinagoglara yönelik saldırı girişimleri hakkında da değerlendirme yaptı.

Türkiye’de sinagoglara ve havralara yönelik Mescid-i Aksa’daki olaylar nedeniyle saldırılar olmaması için tedbirler aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Buradan da özellikle milletime, çeşitli düşünce gruplarına veya siyasi partilere, STK’lara sesleniyorum: ‘Mescid-i Aksa’da böyle bir şey oldu, bunun karşılığı da bu olmalıdır’ diye buradaki sinagog veya havralara saldırmanın hiçbir anlamı yoktur. Ve bunlar bizim dinimize göre de yasaklanmıştır, yanlıştır. Biz aynı yanlışa aynıyla mukabelede bulunmayız. Biz farklıyız” mesajını verdi.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG