Los Angeles Times, bu yılki ara seçimlere Başkan Trump'ın damgasını vurduğunu ve Cumhuriyetçi Parti'nin kazanması ya da kaybetmesi halinde sorumlunun Trump olacağını yazıyor. Gazete, ırksal ayrılıkları kışkırtan seçim reklamları, orta sınıfa son dakika vergi indirimi vaatleri, göçmenlerin Amerika'yı istila edeceğini iddia ederek Meksika sınırına asker yığma girişimiyle Trump'ın bu seçimlerde itibarını ortaya koyduğunu kaydediyor. Habere göre Mississippi eyaletindeki bir seçim mitinginde seçmenlere ”farzedin ki oy pusulasında ben varım, mutlaka sandık başına gidin,” şeklinde çağrı yapan Trump, Cumhuriyetçi Partili adayların seçim kampanyaları boyunca yüksek risk taşıyan bir strateji izledi. Cumhuriyetçi Parti'nin seçimlerden beklenenin üzerinde başarı elde etmesi, Trump'ın zaferi olacak angılanacak. Ancak partisinin Kongre'nin tek ya da her iki kanadında da çoğunluğu yitirmesi ise bunun suçlusu olarak eleştiri oklarının Trump’a yönelmesine yol açacak. Öte yandan Demokrat Parti ise sağlık hizmetleri gibi özellikle orta ve dar gelirli vatandaşlar açısından kilit öneme sahip meselelere odaklanarak seçimleri Trump'ın ekseninden çıkarmaya çalıştı. Trump'dan önceki başkanlar, George W. Bush ve Barack Obama da 2006 ve 2010 ara seçimlerinde Kongre'de partilerinin çoğunluğu korumasını başaramamış, bu nedenle siyasi önceliklerini gözden geçirmeye ve muhalefetle daha yoğun işbirliği içine girmeye zorlanmıştı.
Washington Post'un seçim haberi ise daha çok bu yılki ara seçimlerin sonucunu tahmin etmenin zorluklarına ve belirsizliklere odaklanıyor. Gazete, adayların en çok harcama yaptığı, en pahalıya mal olan ara seçimler olarak tarihe geçen 2018 Kongre ara seçimlerinin Trump'ın Beyaz Saray'daki son iki yılının yönünü tayin etmede kritik rol oynayacağını kaydediyor. Washington Post'un bir başka haberi ise Trump'ın ara seçimlerden sonra kabinede ve Beyaz Saray'da çok ciddi değişikliklere gideceğiyle ilgili. Habere göre Rusya soruşturması yüzünden Trump'la arası açılan Adalet Bakanı Jeff Sessions'ın ve başka bazı kabine üyelerinin kovulması ya da istifaya zorlanması bekleniyor. Trump'la arasındaki gerginlikler giderek artan İç Güvenlik Bakanı Kirstjen Nielsen'ın adı da görevden ayrılması olası kabine üyeleri arasında yer alıyor. Savunma Bakanı Jim Mattis ve İç İşleri Bakanı Ryan Zinke'nin durumunun da belirsiz olduğu konuşuluyor. Ticaret Bakanı Wilbur Ross ve Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sarah Sanders'ın ise eğer görevlerinden ayrılırlarsa bunu kendi rıza ve istekleriyle yapacakları söyleniyor. Beyaz Saray'dan ve Trump Yönetimi'nden ayrılacakların sayısının ara seçimlerden elde edilecek sonuca göre belirlenmesi söz konusu. Zaten iç karışıklıklarla çalkalanan Beyaz Saray'ın bazı mevkileri doldurmakta zorlanacağı söyleniyor. Demokrat Parti'nin Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirmesi ve elde ettikleri yetkilerle Trump Yönetimi'ndeki bazı kişiler hakkında soruşturma açma yoluna gitmesi durumunda Trump'ın birçok kilit pozisyona getirecek üst düzey yetkili bulmasının iyice zorlaşacağı tahmin ediliyor.
Wall Street Journal ise Amerika'nın İran'a yönelik petrol ambargosuyla ilgili habere yer veriyor. Gazete, Trump Yönetimi'nin İran'a yönelik yaptırımları en üst seviyeye çıkarması üzerine İran'ın buna sert tepki verdiğini ve ambargoları delmeye kararlı olduğunu kaydettiğini yazıyor. Habere göre İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, televizyonda yaptığı açıklamada, yaptırımları şiddetle kınadı ve ayrıntılarını vermediği bazı karşı önlemler alacaklarını duyurdu. Ruhani, “Haksız ambargo hukuka, Birleşmiş Milletler kararlarına ve uluslararası anlaşmalara aykırıdır, bu nedenle ambargoyu gururla kıracağız,” ifadelerini kullandı. Dışişleri Cevat Zarif ise yeni yaptırımları zorbalık olarak niteledi ve 2015 nükleer anlaşmasından, anlaşmaya imza atan diğer ülkelerin değil Amerika'nın geri çekildiğini, bu nedenle İran'ın değil Amerika'nın tecrit edileceğini söyledi. Zarif ayrıca Amerika'nın hamleleriyle ilgili Twitter'de paylaştığı alaycı mesajda, yaptırımların altı yıl önce kapanan bir bankayı ve geçen yıl batan bir gemiyi de kapsadığını yazdı. Gazete ayrıca Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın da konuyla ilgili görüşlerine yer veriyor. Habere göre Pekcan, Amerika'nın Türkiye'ye tanıdığı muafiyeti olumlu ve önemli bir adım olarak değerlendirdi. Ancak Pekcan, İran'ın büyük bir petrol ve doğalgaz tedarikçisi olduğunun altını çizerek Washington'un çelik ithalatına ek gümrük tarifeleri dahil İran'la olan başka gerginlikleri gidermesi gerektiğini belirtti.