Erişilebilirlik

Ayrılıkçı Kürt Partisi’ne Yasal Statü Verilecek mi?


Diyarbakır'da Nevruz bayramını kutlayan Kürtler
Diyarbakır'da Nevruz bayramını kutlayan Kürtler

Kuruluş başvurusuna yanıt alamadıkları için savcılığa suç duyurusunda bulunan Kürdistan Özgürlük Partisi lideri Mustafa Özçelik Amerika'nın Sesi'ne "Kuzey Kürdistan'ın özgürlüğü için yola çıkmış bir siyasi partiyiz"dedi

Türkiye’de Kürt Sorunu’nun çözümüne ilişkin tartışmalar sürer, HDP çizgisi ‘özerklik’ talebini savunurken ‘federe devlet ’ diyen Kürt siyasi hareketi, partileşme yolunda adım attı.

İçişleri Bakanlığı’na yaptığı kuruluş başvurusuna resmi yanıt alamadıkları için savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını açıklayan Kürdistan Özgürlük Partisi Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Amerika’nın Sesi’ne, “Kuzey Kürdistan’ın özgürlüğü için yola çıkmış bir siyasi partiyiz” dedi.

Türkiye’de ‘Kürdistan’ ifadesi bölünme ve toprak kaybı anlamında toplumsal tepkilere neden olan siyasi gerilim başlıklarından birisi. Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ve ardından Suriye’deki Kürt ‘kanton’ oluşumları, Türkiye’deki rahatsızlığı perçinlemişti.

Bu kantonlardan Kobani’ye Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) kuşatmasına karşı direnmesi için Türkiye toprakları üzerinden Irak’tan Peşmerge geçişine izin verilmesi ve bunun özellikle 29 Ekim günü gerçekleşmesi de tartışılmıştı.

AKP Hükümeti ile HDP-PKK-KCK arasındaki Kürt Sorunu çözümüne ilişkin süreçte “Abdullah Öcalan’a sekreterya talebi” noktasında düğümlenen müzakereler ise yeniden başlarken; Türkiye’de “ayrılıkçı” Kürt hareketi partileşti.

Bu yöndeki ilk siyasi parti, 3 Ocak 2014’te kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na sunan Türkiye Kürdistan Demokrat Parti (T-KDP) olmuştu. T-KDP Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş, 23 Nisan 2014’te İçişleri Bakanlığı’nın kendilerine “dosya alındı belgesi” vermeyi kabul ettiğini açıklamıştı. Ancak şimdi T-KDP’ye kıyasla “bağımsızlık” tezinde daha iddialı ve parti programını da detaylandıran Kürdistan Özgürlük Partisi gündemde.

Kürdistan Özgürlük Partisi ya da Kürtçe adıyla (Partiya Azadiya Kurdistanê – PAK), Pazartesi günü Türkiye’deki ‘Siyasi Partiler Kanunu’ uyarınca kuruluş dilekçesini ve 115 kişilik kurucular kurulu listesini İçişleri Bakanlığı’na sundu. Ancak aradan 48 saat geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığı, KÖP (PAK) ile ilgili kuruluşu resmileştirecek “dosya alındı belgesi”ni vermedi. Bu gelişme üzerine KÖP (PAK) Yönetimi, İçişleri Bakanlığı aleyhine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şimdi İçişleri Bakanlığı tarafından KÖP (PAK) Yönetimi’ne doğrudan veya savcılık kanalıyla nasıl yanıt verileceği merak konusu.

AKP’li Şahin’e “Anayasa Mahkemesi” benzetmesi

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, İçişleri Bakanlığı’nın kuruluş aşamasındaki engellemesini şöyle anlattı:

“Biz bütün kurucularımızla ilgili belgeleri hazırlayarak başvurumuzu sunduk. Ancak İçişleri Bakanlığı bize kanun uyarınca alındı belgesi vermeliydi. Ama İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri bakanlıkta olmadığı gerekçesiyle bu belge bize verilmedi. İçişleri Bakanlığı, o belgeyi kanun uyarınca vermek zorunda. Ama biliyorsunuz AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Pazar günü PAK’ın kurulamayacağını söyledi. Kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyarak, düşünce-ifade ve örgütlenme özgürlüğüne aykırı bir yaklaşım sergiledi. Doğrusu İçişleri Bakanlığı’nın alındı belgesini vermeyişinin böyle bir yaklaşımla ilgili var mı bilemiyorum. Ancak Siyasi Partiler Kanunu’na göre bu belge verilmek zorundadır.”

Türkiye’de siyasi parti kapatma davalarını anımsattığımız ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kendileri hakkında böyle bir dava açılma ihtimalini sorduğumuz Özçelik, “Türkiye partiler mezarlığı olan bir ülke. Bu konuda başsavcılık böyle bir dava açabilir. Ama Anayasa’nın 90. maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler uyarınca biz böyle bir partinin yasal olarak kurulabileceğini söylüyoruz. Herhangi bir dava açıldığında Türkiye’deki düşünce ve örgütlenme özgürlüklerini geliştirmek için çalışmaları yapacağız” dedi.

Bu noktada, Türkiye’de Kürdistan adıyla kurulan 2’nci siyasi parti olduklarını anımsatan Özçelik, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’nin bakanlıkça bekletildiğini anımsattı.

“Ayrılıkçı politikayı TC sürdürmüştür”

Türkiye’de iddialı bir parti programıyla “bağımsızlık” hedefini açıklamalarıyla ilgili tartışmayı değerlendiren Özçelik, Amerika’nın Sesi’ne, “ayrılıkçı parti” eleştirisini şöyle yorumladı:

“Kamuoyunda ayrılıkçı parti, bölücü parti gibi yakıştırmalar yapıldı. Biz şunu söylüyoruz, Türkiye Cumhuriyeti 90 yıldır sürdürdüğü tek bayrak, tek millet politikasıyla ayrılıkçılığı, bölücülüğü ve dışlayıcı asimilasyon politikasını sürdürmüştür. Eğer ayrılıkçı bir politika varsa bunu 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin pratiğinde sürdürmüştür. Kürdistan Özgürlük Partisi eşitlik temelinde bir birliktelik istiyor. Biz Türkiye ve Kürdistan’ın özgür, eşit birliği çerçevesinde dünyanın farklı bölgelerinde uygulanmış ‘federe yapı’ ile olabileceğini düşünüyoruz. Irak Kürdistan bölgesinde bunun somut örneği vardır. Bu yapı, Türkiye ile Kürdistan’ın ortaklığı olarak uygulanabilir.”

HDP’den farkı nerede?

Peki Kürdistan Özgürlük Partisi, HDP ile hangi konularda görüş ayrılığı yaşıyor? Bu noktada, Özçelik, PAK’ın HDP’den farklı ve özgün olduğu iddiasını savunuyor. Özçelik, “Biz bağımsız, kendi siyasal çizgisi olan bir partiyiz. Biz Kürt Sorunu’nun çözümüne, Kürdistan’ın özgürlüğüne, kendi bireysel özgürlüğünü özgün bir programımız vardır. Kendimizi o ya da şu partiyle karşılaştırmıyoruz. Kendimizi çözümde taraf olarak görüyoruz” diye konuştu.

HDP’nin parti toplantılarında dev resmini astığı ve liderliğini sıkça vurguladı Abdullah Öcalan’a yaklaşımda ise, PAK’ın da HDP gibi “serbest kalmalı” görüşünü savunduğu görülüyor. Bu konuda Özçelik, “Abdullah Öcalan tabiî ki PKK Lideri’dir. İmralı’da tutukludur. Biz Öcalan da dahil tüm tutsakların, yurtdışındaki sürgündekilerin ve dağdakilerin özgürce siyaset yapabilecekleri bir ortamı talep ediyoruz. Öcalan’ın tabii serbest kalması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Kürt Sorunu’na “uluslararası garantör” talebi

Özçelik Türkiye’deki diğer Kürt siyasi oluşumlarından farklı olarak PAK’ın çözüm için açıkça ‘Kürdistan’ talebini savunduğunu vurguladı. Özçelik, Kürt Sorunu’nun çözümü süreci için taleplerini şöyle açıkladı:

“Türkiye ile Kürdistan arasındaki durumun tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz. Kürt Sorunu’nun çözümü için Kürdistan için bu çözümü önermek için kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin tek bayrak, tek millet siyasetinin 90 yıldır Türk ve Kürt halklarına acılar yaşattığını düşünüyoruz. Yeni 90 yıllar kaybetmeyelim diye bunun adını açıkça koyalım diyoruz. Kürt halkını temsil eden en geniş grup ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası garantörler gözetiminde masaya oturmasını istiyoruz.

“Barzani ile bağımız yoktur”

PAK olarak 2015 Genel Seçimleri için hazırlık yapacaklarını kaydeden Özçelik, “Kürdistan toplumunda çok seslilik vardır. Kürdistan Özgürlük Partisi derinlerden gelen sesi görerek bu örgütlenmeye yönelmiştir. Ama Kürdistan’da bu anlamda çok ciddi bir potansiyel vardır. Bu noktada da oy alacağımızı düşünüyoruz” dedi.

HDP veya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) veya Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile bağları olmadığını da dile getiren Özçelik, Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile Barzani yönetimiyle aralarında herhangi bir bağlantı olup olmadığı yönündeki sorumuzu ise şöyle yanıtladı:

“Barzani veya Güney Kürdistan’daki hiçbir siyasi parti ile bağımız yoktur. Güney Kürdistan, bütün Kürtler’in kazandığı federe devlet yapısıdır. Oradaki tüm siyasi partiler bizim kardeşimizdir. Biz Kürdistan’ın bütün parçalarındaki mücadeleyi kendi mücadelemiz olarak görüyoruz. Oralara yönelmiş her saldırıyı da bize yönelmiş kabul ediyoruz. Biz kendimizi Kuzey Kürdistan’ın özgürlüğü için yola çıkmış bir parti olarak görüyoruz.”

Şimdi Kürdistan Özgürlük Partisi, İçişleri Bakanlığı’ndan gelecek yanıtı beklerken; aynı zamanda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bakanlık aleyhine yaptığı suç duyurusu başvurusunu takip etmeyi sürdürüyor.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG