Erişilebilirlik

8 Nisan Amerikan Basınından Özetler



Washington Post, Brookings Enstitüsü’nün dış siyaset programı direktörü Martin Indyk’in bir yazısına yer veriyor. Indyk, Obama Yönetimi’nin haftalardır Kuzey Afrika’daki bir insanlık krizini önlemeye çalıştığını ancak petrol zengini, stratejik öneme sahip olan Arap Yarımadası’nın acilen ilgilenilmesi gereken bazı sorunları bulunduğunu yazıyor. Yazının devamı şöyle:

‘Suudi Arabistan’ın 87 yaşındaki hasta kralı Abdullah’ın ülkesinin dört bir yanındaki komşularında patlak veren karışıklıklardan ötürü uykuları kaçıyor. Güneyde Yemen patlıyor. Doğuda Bahreyn’de Şiiler öyle bir ayaklandı ki Abdullah olaya kendi askerlerini göndererek müdahale etti. Mısır’da Sünnilerin bölgesel istikrarının önde gelen liderlerinden Mübarek zaten devrildi. Tarihe baktığımızda Suudi krallarının zor zamanlarda dış güvenliklerinin sağlanması için Amerikan başkanlarından yardım aldıklarını görüyoruz. Ancak şu kriz ortamında Kral Abdullah Başkan Obama’yı iç güvenliğine yönelik bir tehdit unsuru olarak görüyor. Geniş çaplı bir ayaklanma yaşanırsa Obama, tıpkı Amerikan müttefiki Mübarek’e yaptığı gibi, Abdullah’ın görevi bırakmasını isteyebilir. Bu nedenle Abdullah’ın olası bir ayaklanmayı bastırmak amacıyla Pakistan askerlerinin ülkeye girmesini planladığına dair haberler yayılıyor. Bu durum, Obama Yönetimi için büyük bir sorun. Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol üreticisi. Ülkedeki herhangibir karışıklık ve istikrarsızlık petrol piyasasında şok etkisi yaratıp paniğe yol açabilir. Bu da Amerikan ekonomisinin iyileşme sürecini ve Başkan Obama’nın yeniden seçilme umudunu sona erdirir. Bu durumda evrensel hakları savunan Obama Yönetimi Suudi Arabistan’a istisnai bir durum gözüyle bakacak. Ancak Suudi kralına Arap dünyasını silip süpüren siyasi tsunamiye karşı bir duvar örmesine yardım etmek uzun vadeli bir çözüm değil. Hiçbir Arap rejimi halklarının siyasi özgürlük ve sorumlu hükümet taleplerinden muaf değil. İşsiz Arap gençlerin ayaklanmasını engellemek için 100 milyar dolar tutarında para dağıtmak, 60 bin iş alanı açmak ayaklanmaları erteleyebilir. Ancak televizyon ve İnternet’le yayılan siyasi özgürlük çok baştan çıkarıcı bir fikir olsa gerek. Başkan Obama’nın Kral Abdullah’ı bölgede ve Suudi Arabistan’da anayasal krallıkların oluşturulmasının, krallığı güvence altına almanın tek yolu olduğu konusunda ikna etmeli. Çünkü Suudi Arabistan’da bir ayaklanma çıkması Obama’nın başkanlığını batırabilir.’

Christian Science Monitor ise ‘Libya’da olduğu gibi Fildişi Sahili’nde de yabancı güçler şiddet yanlısı bir lideri devirmeye çalışacak mı?’ sorusunu yöneltiyor. Fransa ve Birleşmiş Milletler güçlerinin Fildişi Sahili’nde sivilleri koruma misyonunun kısa sürede gaddar lider Laurent Gbagbo’yu devirme ihtiyacına dönüştüğünü, Obama ve NATO’nun da siviller öldürülmeye devam ettiği takdirde Kaddafi’yi devirmek için kara harekatı başlatıp başlatmaması gerektiğini sorguluyor. Yazının devamı şöyle:

‘Başkan Obama Libya’ya müdahalenin amacının sivilleri korumak olduğunu, kara harekatı olmaksızın havadan müdahale edeceklerini söylemişti. Ancak Kaddafi sivilleri öldürmeye devam ediyor. Sivilleri koruma sorumluluğu çok kısa sürede askeri zafer ihtiyacına dönüşebilir. Yabancı güçler sivilleri korumak için Kaddafi’yi yakalamak ya da öldürmek amacıyla kara birliklerini kullanmak zorunda kalır mı? Bu sorunun yanıtı Fildişi Sahili’nde de aranıyor. Sonuçlardan Libya için ders çıkarılabilir. Fildişi Sahili’nde son birkaç günde Fransız ve BM birlikleri taktik değiştirdi. Şimdi yabancı güçler seçimi kazanan Alassane Ouattara’nın askeri mücadeleyi de kazanmasına yardım ediyor. Amerika Libya’da bataklığa saplanabilir. Savaşa girmek çıkmaktan çok daha zordur. Rejim değişikliği ve sivillerin korunması madalyonun iki yüzü haline gelebilir. ‘

New York Times ise Obama Yönetimi ve Kongre’nin 2011 bütçesi üzerinde hala anlaşılamamış olması nedeniyle hükümetin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının hükümet harcamaları üzerinde çıkan anlaşmazlıktan değil, Cumhuriyetçilerin bazı ideolojik talepletinden vazgeçmemesinden kaynaklanacağını yazıyor. Yazının devamı şöyle:

‘Cumhuriyetçiler şu ideolojik taleplerinden taviz vermiyor: aile planlaması örgütü Planned Parenthood’a, Washington’daki kürtaj hizmetlerine federal fon ayrılmasına, kürtaj ya da aile planlamasına para ayırması olasılığı bulunan ülkelere mail yardım yapılmasına, Çevreyi Koruma Dairesi EPA’nın sera gazlarına kısıtlama getirmesine, mali çöküş sırasında kurulan yeni tüketicileri koruma dairesine ve sağlık reformuna fon ayrılmasına karşı çıkıyorlar. Kürtaj, çevre, sağlık. Bunların hiçbirinin istihdam ya da ekonomiyle alakası yok. Hepsi Cumhuriyetçi Parti’nin ideolojisini yansıtan konular. Ancak bu sefer hükümeti kapatma ve zaten kırılgan olan ekonomiye daha da zarar verme tehdidi sözkonusu. Temsilciler Meclisi ciddiyetten çok uzak. Kamuoyu Çay Partisi kanadının zoruyla Cumhuriyetçilerin ne planları olduğunu anlamakta çok güçlük çekmeyecek. Ancak bu tehlikeli oyunu durdurmak için sadece birkaç saat kaldı.’

XS
SM
MD
LG