USA Today bütçe açığının ve borçların azaltılması konusunda hala somut bir eylem planı üzerinde uzlaşılamadığını hatırlatıyor. Gazete, siyasileri bir an önce bu konuda harekete geçmeye çağırıyor:
“Kongre elbette topal ördek oturumlarında bütçe açığının azaltılması gibi zor konulara girmekten kaçınacaktır. Yapabilecekleri tek şey, Bush döneminde uygulamaya konan ve artık sürdürülemez hale gelen vergi indirimlerini uzatmaktır. Ancak bu, işleri daha da zorlaştıracaktır. Eğer kafayı kuma gömme yaklaşımı sürdürülürse Amerika’yı nasıl bir geleceğin beklediğini görmek için İrlanda’ya, Yunanistan’a ve diğer Avrupa ülkelerine bakmak yeterli olacaktır. Siyasi açıdan değerlendirildiğinde ise, bütçe açıklarını görmezden gelmek, her iki büyük parti için büyük riskler içeriyor. Salı günü Obama ile önde gelen Kongre üyelerinin Beyaz Saray’da yapacağı görüşmede taraflar açık bir tercih yapmak durumunda kalacaklar. Ya gerçekten sorumluluk üstlenecekler ya da ülkeyi ekonomik çöküşe götüren yolda yürümeye devam edecekler.”
New York Times ödenmeyen konut kredileri konusunda, bankaları bencil ve sorumsuzca davranmakla suçluyor. Gazete, Merkez Bankası’nın da tüketicilere karşı bankalardan yana tavır aldığını öne sürüyor:
“Kredi veren kuruluşların bu süreçte yaptıkları yanlışları ortaya koyan kanıtların giderek artmasına rağmen, Merkez Bankası tüketicilerin icralara karşı mücadelede en etkili yasal silahlarını ellerinden alacak bir tasarı hazırladı. Merkez Bankası, mali krizden önce tüketicileri korumayı başaramadı. Şimdi bu konuda bir kez daha başarısız oluyor. Yüzlerce tüketici örgütü, yerel yardım programları ve ev sahiplerinin avukatları bu tasarının iptal edilmesini isteyen dilekçeler imzaladı. Merkez Bankası, bu dilekçelerdeki talepleri kabul etmelidir.”
Washington Post yazarı Robert Samuelson İrlanda’nın borç krizinin bütün Avrupa Birliği’nin sarstığını vurguluyor. Yazar, krizin artık Avrupa Birliği’nin geleceğini riske sokacak bir düzeye sıçradığını savunuyor:
“Avrupa’nın sorunu artık sadece ekonomik bir sorun olmaktan çıktı. Sosyal ve siyasi bir nitelik kazandı. Büyük önem verilen değerler ve idealler tehdit altında. Birliği daha da güçlendirmek amacıyla oluşturulan Euro, tam tersine parçalanmaya yol açtı. Üye ülkeler, Euro’nun maliyetinin paylaşılması konusunda bir türlü uzlaşamıyor ve birbirlerini suçluyorlar. Devlet destekleri ve sosyal yardımlar kısılırken, toplumsal sözleşme yeniden yazılıyor. Önce Yunanistan’ın, ardından da İrlanda’nın kurtarılması Avrupa açısından tam bir kumardır. Avrupa’nın bu kumarda kazanıp kazanmayacağı ve eğer kazanamazsa ne tür kaotik sonuçlarla karşı karşıya kalacağı ise, henüz belirsiz…”
Wall Street Journal ekonomik krizden etkilenen alkollü içki üreticilerinin Türkiye pazarına göz diktiklerini yazıyor. Haberde, içki üreticilerini Türkiye’de fırsatların yanı sıra ciddi sorunların da beklediği kaydediliyor:
“Türkiye ekonomisi hızla büyüyor ancak içki üreticilerinin yüksek vergi oranlarıyla, reklam kısıtlamalarıyla ve ürünlerinin tanıtılması gibi konularla başa çıkması gerekiyor. Ekim ayında hükümet, zaten yüksek olan alkol tüketim vergisini % 30 oranında artırdı. Ayrıca üretici firmalar farklı alkolleri nasıl kullanacağını ya da karıştıracağını tam olarak bilmeyen bir nüfusla karşı karşıya… Yine de alkol üreticileri Türkiye’ye akın ediyor. Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde, bir önceki yıla kıyasla %10 büyüdü. Ülkenin genç ve şehirli bir nüfusu var. Türkiye’nin artan ekonomik gücü, gençlere tüketim imkanı da sunuyor ve gençler yurtdışında gezerek veya okuyarak bu imkanı değerlendiriyorlar. Ülkeye döndüklerinde de yeni tatları beraberlerinde getiriyorlar.”