Erişilebilirlik

22 Şubat Amerikan Basınından Özetler


Wall Street Journal başta Libya olmak üzere Ortadoğu’daki kargaşanın kısa vadede Türkiye’nin çıkarlarına zarar verdiğini belirtiyor. Ancak haberde uzun vadede Türkiye’nin kazançlı çıkacağı vurgulanıyor;

“Bundan sadece on yıl öncesine kadar Türkiye’nin bölgeye yönelik politikası kayıtsızlık ve düşmanlıklar tarafından belirleniyordu. Türk şirketleri de esas olarak Avrupa Birliği’ndeki yatırımlarını çoğaltmaya odaklanmıştı. Ancak şimdi, bu durum büyük ölçüde değişti. Başbakan Erdoğan ve diğer bakanlar sürekli olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarını ziyaret ediyorlar. Serbest ticaret ve vizesiz seyahat anlaşmaları imzalıyorlar, büyükelçilikler açıyorlar, İstanbul’a yeni havayolu seferleri başlatıyorlar. Türk iş dünyası da bu gelişmeleri yakından izliyor. Uzmanlar, Türk ekonomisinin büyümesine bağlı olarak Türkiye’nin Ortadoğu’daki yatırımlarının da büyüyeceğini belirtiyor. DEİK’in uluslararası düzeyde iş yapan 19 şirketin yöneticileriyle yaptığı bir araştırma, bu şirketlerin Türk hükümetinin de odaklandığı eski Osmanlı bölgesi olan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlarda büyümeyi hedeflediğini gösteriyor.”

New York Times
yazarı Roger Cohen, Arap dünyasındaki isyanlarda Avrupa Birliği’nin kayıtsız ve dışlayıcı tavrının da etkili olduğunu belirtiyor. Cohen, AB’yi Araplarla eşit düzeyde ilişki kurmaya çağırıyor;

“Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk, geçen yılın sonlarında Avrupa’nın Solan Rüyası başlıklı bir makale kaleme almıştı. Pamuk, bir zamanlar kendisinin ve birçok Türk’ün örnek aldığı Avrupa’nın giderek içe döndüğünü, dar kafalı ve göçmen karşıtı bir özellik kazandığını yazmıştı. Şimdi Avrupa Birliği, Türkiye’nin üyeliğini kabul ederek, hemen kapısının önündeki Müslüman dünyasıyla ilişkilerini yeniden düzenlemelidir. Türkiye’nin üyeliği, Avrupa’nın Pamuk’un bahsettiği dar kafalılıktan kurtulmasını sağlayabilir. Gerçi, giderek güçlenen Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgileneceğinden emin değilim. Birisini kapıda bu kadar uzun bekletirseniz, çekip gider… Ancak, Türkiye’nin de üye olduğu bir Avrupa Birliği, Arap dünyasının uyanışına bu kadar kayıtsız kalmazdı.”

Washington Post
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin kendi halkına karşı savaş açtığını öne sürüyor.Gazete, Kaddafi’nin mutlaka işlediği suçların hesabını vermesi gerektiğini savunuyor;

“Tunus, Mısır ve Bahreyn’deki bütün Arap yöneticiler halk ayaklanmasına karşı şiddet kullandılar. Ancak Libya yönetiminin uygulamaları çok daha farklı bir ölçekteydi. Trablus’ta ve diğer şehirlerde yaşananlar, sadece insanları öldürerek bastırmak olarak tanımlanamaz. Yaşananlar, insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Kaddafi ailesi, iktidarda kalsa da, kalmasa da döktüğü kanların hesabını vermelidir. Eğer Libya’da yeni bir hükümet kurulmazsa, Güvenlik Konseyi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden konuyu ele almasını istemelidir. Baskıcı Arap yönetimleri ve bütün dünyadaki diktatörler, kendi halklarını katlederken dokunulmaz olmadıkları mesajını almalıdır.”

USA Today
sosyal güvenlik sistemindeki açığın giderek arttığına dikkat çekiyor. Gazete, sosyal güvenlikte bir an önce reforma gidilmesi çağrısında bulunuyor;

“Önemli olan şey, reforma hemen başlanmasıdır. Böylece hem gelecekte emekli olacak olanlar korunabilecek hem de Amerika’nın borçlanmakta sıkıntı yaşadığı finans piyasalarına güven verilmiş olacaktır. Sosyal güvenlik sistemini korumak için gerekli olan adımların atılması ne kadar gecikirse, çözüm o kadar zorlaşacaktır. Güvence fonunun bu gerekli adımların atılmasını onlarca yıl geciktirebileceğini düşünmek, bu kaçınılmaz önlemlerin alınmasının zamanı geldiğinde, işi daha da zora sokacaktır.”

XS
SM
MD
LG