Erişilebilirlik

20 Haziran Amerikan Basınından Özetler



Washington Post, Dışişleri Bakanlığı eski sözcüsü P.J. Crowley imzalı yazıya yer veriyor. Crowley yazısında ‘Başkan Obama Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’a artık gitmesi gerektiğini söylemeli’ diyor ve şöyle devam ediyor:

‘Arap Baharı başlayalı altı ay oldu ancak Obama Yönetimi hala olayların hızına yetişmeyi ve bölgeye yönelik politikasını gözden geçirmeyi beceremiyor. Obama Yönetimi Ortadoğu’da değişime destek verdiğini bildiriyor ancak belirli ülkelerde duruma nasıl yaklaşacağı belirsizliğini koruyor. Arap Baharı’nda gerçek devrimler yaşanıyor. Sosyal medya olayların akışını hızlandırıyor. Protestolar bir sınırdan diğerine sıçrarken Amerika ve diğer ülkelerin olanlara karşılık ya da tepki verme süresi azalıyor. Altı ay önce Amerikalı diplomatlar dahil hiç kimse bu reform ağlarının varlığından habersizdi. Şimdiyse yeni oluşan siyasi yapıları ciddiye almak gerekiyor. Tunus, Mısır, Libya, Yemen, ve hatta Suriye artık eskisi gibi olmayacak. Amerika bölgenin yeni bir harita çizmesini beklerken sergilenen kararsızlık ciddi hasara yol açabilir. Güvenilirliğin azalması, geçiş sürecinin başarılı olması durumunda Amerika için bölgedeki etkisinin azalması anlamına gelebilir. Tarihi değişimin yaşandığı bu anda Amerika kararsız ve belirsiz bir oyuncu. Bu durum en belirgin olarak Suriye’de yaşanıyor. Beşar Esat kendi vatandaşlarının evrensel haklarını ayaklar altına alırken bir yandan da Amerika’nın ulusal çıkarlarına ters düşen durumlar yaratıyor. Esat rejimi altındaki Suriye İran’ın bölgede daha güçlü ve etkili konuma gelmesine yol açtı. Suriye ayrıca Lübnan’ın egemenliğini ve uzun vadeli siyasi çıkarlarını tehdit etmeye devam ediyor. Suriye sorununu bir gecede çözemeyiz ancak artık tarihin doğru tarafında yer alma zamanı gelmiştir.’

New York Times ise Amerikan Donanması’ndan emekli çevreci Patricia McArdle’ın yazısına yer veriyor. McArdle, Amerika’da özellikle kentlerde yaşayanların yeşil ve çevreci hayata dair ideallere sahip olduğunu, ancak sürdürülebilir hayat tarzına Amerika’daki organik çiftliklerde değil Afganistan’da rastlanabileceğini söylüyor. Şimdiyse Afganistan’daki bu hayat tarzının tehlikede olduğunu belirten yazar, şöyle diyor:

‘Afganistan’da yaşayan 30 milyon insanın büyük çoğunluğu kendi gıdasını yetiştiriyor. Bu nedenle yerel gıda tüketimi eğiliminin en büyük takipçileri Afgan halkı denebilir. Ancak Amerika, Afganistan’a gönderdiği yardım paralarının çoğunu bu kırılgan tarım toplumunu tüketime dayalı makineleşmiş, fosil yakıt bazlı bir ekonomiye dönüştürmek için kullanıyor. 2004 yılında Enerji Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırma Afganistan’da su ısıtmak, yemek yapmak ve elektrik üretmek amacıyla küçük çaplı rüzgar ve güneş enerjisi sistemlerinin kurulması için bol yenilenebilir kaynak olduğu saptanmıştı. Ancak Amerika şimdi büyük mazot jeneratörleri kurmak, Afganistan’ın kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklarını sömürmek için yüzmilyonlarca dolar harcıyor. Yeni petrol kuyuları açmak yoksul yerel halktan birkaç kişiye iş sağlayarak yardım edebilir belki ama elde edilen karın çoğu hükümet yetkililerin ve savaş baronlarının cebine akacak. Amerika Taleban’ı devirmek için Afganistan’a 10 yıl önce girdiğinde eğer yenilenebilir enerji programı oluştursaydı milyonlarca dolar tasarruf edecekti.’

USA Today ise Başkan Obama’nın Afganistan’dan asker çekme konusunda karar vermesine az kaldığı bir dönemde savaş yorgunluğunun her yerde hissedildiğini yazıyor. Ancak savaşın ana çıkmazına, yani Amerika’nın geleneksel anlamda savaş kazanmadığı gerçeğine kimsenin tatmin edici bir yanıt veremediğini belirten gazete, Afgan savaşına son vermenin çok karmaşık olacağını, ancak Amerika’nın ulusal güvenliğini riske atacak şekilde herşeyi ortada bırakıp gidemeyeceğini belirtiyor ve şöyle diyor:

‘Başkan Obama Temmuz’da Afganistan’dan kaç Amerikan askerinin geri geleceğini yakında açıklayacak. Ancak savaş ve belirsizlik bir arada yürümüyor. Hiçkimse memnun değil. Bu nedenle Obama zor durumda. Bir yandan Başkan Obama 18 ay önce oluşturduğu Afganistan stratejisinin işe yaradığını söyleyebilir. Usame Bin Ladin başta olmak üzere çok sayıda El Kaide lideri öldüdüldü, Taleban kontrol ettiği birçok bölgeden uzaklaştırıldı. Afgan askerlerin eğitimi hızlandırıldı. Güvenlik ve ekonomi iyiye gitti. Ancak ileriye bakacak olursak durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Örneğin 2014’te Taleban hala ortalıkta olacak, üç yılda güçlü kurumlar oluşturulamayacak, ülke tam anlamıyla güvenli hale getirilemeyecek. Taleban’ın Amerikan güçlerini yenilgiye uğratmasına gerek yok. Sadece güçlü bir Afgan hükümetinin yokluğunda fırsat kollaması yeterli.’

XS
SM
MD
LG