Erişilebilirlik

14 Haziran Amerikan Basınından Özetler


New York Times’da 12 Haziran seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren bir yazı yer alıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AKP’in halkın neredeyse yarısının oylarını alarak parlamentoda somut bir çoğunluk elde ettiğini belirten gazete, buna rağmen AKP’nin anayasayı tek başına değiştirmesi için gereken üçte iki çoğunluğu elde edemediğini, bunun Türkiye’nin çıkarına olduğunu söylüyor ve şöyle diyor:

‘1980‘lerin başında askeri yönetimin hazırladığı anayasa yeniden yazılmalı, tamamen demokratik bir anayasayla değiştirilmelidir. Yeni anayasa insan hakları, ifade özgürlüğü basın özgürlüğü, kadın hakları ve azınlık haklarına ağırlık vermeli, Türkiye’de giderek daha da farklılaşan toplumda herkesi temsil edecek hale getirilmelidir. AKP son 10 yılda Türkiye’de yatırımcıların önünü açtı, ordunun ağırlığını azaltıp sivillerin egemenliğini oluşturmaya başladı, Avrupa Birliği üyeliği yolunu açmak için insan hakları reformlarına hız verdi. Başbakan Erdoğan son yıllarda daha sert bir tutum takınıyor. Erdoğan’ın hedefi başkanlık sistemini getirmek. Bu sistem tek kişinin elinde çok fazla güç toplanmasına neden olur. Erdoğan’ın dış politikada sergilediği sert tavırsa sandık başında işe yarayabilir ancak ülke çıkarlarına ters düştüğü açıkça görülüyor. İsrail’le bir zaman yapıcı şekilde yürütülen ilişkiler şimdi karşılıklı provokasyonlara kadar vardı. İran’la olan samimi ilişkilerse İran’ın nükleer emellerini güçlendirdi. Türkiye’nin Arap Baharı’na verdiği kararsız ve çelişkili tepkiler dünyanın önde gelen Müslüman demokrasilerden biri olan Türkiye’nin haydutların savunucusu olarak algılanmasına neden oluyor. Ankara bazı özel grupların Gazze’ye ikinci bir filo göndermesine engel olmalı, Türk şirket ve bankalarının İran’a uygulanan uluslararası yaptırımlara uyması için baskı yapmalıdır. Sınırlarında oluşan demokrasi hareketleri Türkiye’nin liderliği için tarihi bir fırsattır.’

Christian Science Monitor, Suriye’nin Cisr El-Şuğur’a düzenlediği saldırıların Türkiye’yle olan bağların kopmasına neden olduğunu yazıyor. Başbakan Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’a bir zamanlar ‘kardeşim’ diye hitap ettiğini hatırlatan gazete, Erdoğan’ın artık Suriye’yi savunamadığını, bunun da Türk dış politikasının ‘komşularla sıfır sorun’ ilkesinden sapma yarattığını belirtiyor ve şöyle diyor:

Suriye’nin Cisr El-Şuğur’a düzenlediği saldırılar Türkiye’yle ilişkilerde derin çatlaklar meydana gelmesine neden oldu. Şiddet seylemleri başgösterdiğinden bu yana Türkiye Suriye’den binlerce sivile kapılarını açtı. Suriye’de rejim artık refom yapmayı düşünecekmiş rolü bile yapmıyor. Türkiye, Suriye’den kaçan sivilleri ‘mülteci’ ya da ‘sığınmacı’ olarak tanımlamaktan kaçınıyor. Ancak Dara’da üç ay önce başlayan ayaklanmalardan sonra komşularıyla sorun yaşamaktan kaçınan Türkiye’de bile alarm zilleri çalmaya başladı. Türkiye’nin işine gelen ‘sıfır sorun’ politikası Suriye’nin kendi halkına şiddet uygulamaya başlamasıyla zorlu bir döneme girdi. Türkiye sessizliğini bozmak zorunda kaldı ve sivil ölümleri artmaya başlayınca artık olayları görmezden gelmenin mümkün olmayacağı anlaşıldı. Diktatörlerle sıfır sorun politikası Ortadoğu’da yeni bir şekillenmenin başgöstermesiyle artık süresini doldurdu. Türkiye uluslararası sistemle uyum içinde uzun vadeli bir vizyon belirlemeye başladığı sürece bölgedeki değişimin yönünü şekillendirecek güce sahip olabilir.’


Boston Globe ise Amerika’nın başarısız enerji politikalarını örtbas etmek için Suudi Arabistan’a daha fazla sırtını yaslayamayacağını yazıyor. Suudi Arabistan’ın OPEC toplantısında petrol üretimini arttıracağını bildirmesinin kısa vadade müjdeli bir haber olduğunu belirten gazete, kötü haberinse Amerika’nın er geç gerçekleştirmesi gereken enerji reformunu sürekli ertelesi olduğunu bildiriyor ve şöyle diyor:

‘Ekonomik iyileşme sırasında yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapmak ve enerji tasarrufu politikalarını savunmak birer lüks gibi gelebilir. Çin ve diğer ülkelerin petrol taleplerinin artması nedeniyle küresel petrol talebinin arzı geçmesi artık an meselesidir. Suudi Arabistan şu anda petrol fiyatlarını kontrol altına alma kararlılığı gösterse de bu ülkeye düzenlenebilecek olası bir terör saldırısı riski, planları alt üst edebilir. Suudi Arabistan petrol üretimi konusunda İran’la ters düşerek Amerika’ya yardım edecek gibi görünse de aslında Amerika’nın çıkarları Suudi kraliyet ailesininkilerden çok daha farklı.Suudi Arabistan’la adeta uyuşturucu bağımlısı-uyuşturucu satıcısı ilişkisi içinde olan Amerika bir an önce bu ilişkinin yönünü değiştirmelidir.’

XS
SM
MD
LG