Erişilebilirlik

24 Ocak Amerikan Basınından Özetler


24 Ocak Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:15 0:00

Washington Post, Rusya soruşturmasını yürüten özel savcı Robert Mueller'ın Başkan Trump'ı, önümüzdeki haftalarda, görevden aldığı eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn ve eski FBI Başkanı James Comey hakkında sorgulamak istediğini bildiriyor. Gazete, Mueller'ın Flynn ve Comey'nin hangi şartlar altında görevden alındıklarını soruşturmak istemesinin, Mueller'ın Trump ya da başkalarının Rusya soruşturmasını engellemeye çalışma olasılığını son derece aktif bir biçimde kurcaladığının göstergesi olduğunu yazıyor. Habere göre Mueller'ın dikkatini Trump ve yakın çevresindeki kilit tanıklara çevirmesi, Beyaz Saray üzerindeki baskıları arttırıyor. Trump'ın hukuk ekibiyse gazeteye göre Mueller'ın sorularına yüz yüze yanıtlamak dışında yazılı yanıtlar da sunmayı umuyor. Gazete, görev başındaki başkanların savcılar tarafından geçmişte de sorgulandığını, ancak mahkemelerin, savcıların sadece başka yöntemlerle gereken yanıtları elde edememeleri durumunda başkanları yüz yüze sorguya çekmeleri gerektiği konusunda ısrarlı olduğunu hatırlatıyor. Gazete buna örnek olarak eski başkanlardan Bill Clinton'ın 1998'de Monica Lewinsky skandalına ilişkin olarak dört saat boyunca büyük jüri karşısında video konferansla ifade vermesini gösteriyor. Habere göre Mueller'ın ilgilendiği bir başka mesele, Trump'ın Adalet Bakanı Jeff Sessions'ı da görevi bırakması için baskı altında tutması. Gazetenin soruşturmayla ilgili bir kişiden aldığı bilgiye göre Mueller, Trump'ın hükümet yetkililerini görevden uzaklaştırmaya çalışmak şeklinde bir alışkanlık oluşturup oluşturmadığını incelemek istiyor. Trump, daha önce Rusya'yla işbirliği yapmadığını ve sorguya çekilmenin kendisini korkutmadığını dile getirmiş olsa da hukuk ekibi, Başkan'ın abartıya kaçan üslubu ve konuşması sırasında yeterince net ve hassas olmaması nedeniyle kaygılı. Hatta Trump'ın gayriresmi danışmanlarından Roger Stone'a göre Başkan, Mueller'la yüzyüze gelmekten ne pahasına olursa olsun kaçınmalı çünkü böyle bir görüşme, Trump için olsa olsa bir ”intihar misyonu” olur.

Washington Post bugün ayrıca köşe yazarı David Ignatius'un Türkiye'nin Suriye'de düzenlediği operasyon ve bu operasyonun Amerika-Türkiye ilişkilerine etkisiyle ilgili bir makalesine yer ayırıyor. Ignatius, ”Amerika'nın Türkiye'yle Ortaklığı Kırılma Noktasına Doğru İlerliyor” başlıklı makalesinde, Amerikan askerlerinin Ortadoğu'daki komutanı General Joseph Votel'le yaptığı söyleşinin ayrıntılarına da yer veriyor. Ignatius, Suriye'deki durumun, Amerika'nın askeri gücünün siyasi sonuçlar elde etmede sadece sınırlı bir rol oynadığının göstergesi olduğunu kaydediyor. Makale şöyle devam ediyor: ”Türkiye'nin Afrin operasyonu, Suriye'nin içinde bulunduğu zor durumu daha da kötüleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Menbiç'e de ilerleme tehdidinde bulundu. Trump Yönetimi'nin üst düzey bir yetkilisiyse 'Güçlerimize yönelik tehditleri kabul edemeyiz' dedi. Bu durum, Amerika-Türkiye ilişkilerindeki çözülmenin, tarafların askeri açıdan her türlü riski göze almasına kadar geldiğini gösteriyor. Suriye'deyse IŞİD'in kanlı müdahalesiyle bir süreliğine ara verilen tarih, kaldığı yerden devam ediyor. Türkiye, İran, İsrail, Ürdün, Rusya ve Amerika, Suriye'de bir kez daha kendi çıkarlarının peşinden koşmaya başladı. General Votel ve diğer komutanlar, bölgedeki düşmanlıkları yok etmeyi başaramadı. Amerika şimdi Suriye'deki etnik mozaiği bütünüyle kucaklamalı. Ama bir yandan da IŞİD'le mücadelede büyük kayıplar veren dostlarını unutmamalı. IŞİD'in geri gelmemesi için Suriye'deki Sünni Arapları güçlendirmeli. Trump Yönetimi, Türkiye'yle ilişkilerin tehlikeli bir kırılma noktasına doğru ilerlediğinin farkında. Erdoğan operasyona devam ederken Amerika'nın amacı Türkiye ve Kürtler arasında sadece Suriye'de değil Türkiye'de de diyaloğa destek vermek olmalı. IŞİD işgali sona ererken eski bölgesel kan davaları yeniden başlıyor. Ancak şimdi Amerika'nın bin 500 danışmanını Suriye'nin kuzeyinden çekip daha da büyük bir boşluk yaratma zamanı değil.”

New York Times ise Adalet Bakanı Jeff Sessions'ın geçtiğimiz hafta Rusya soruşturması kapsamında birkaç saat süren sorgulamada ifade verdiğini bildiriyor. Gazete, böylelikle Sessions'ın Rusya soruşturmasıyla ilgili olarak ifadesine başvurulan ilk kabine üyesi olduğunu yazıyor. Habere göre Sessions'ın özel savcı Mueller'ın ekibiyle yaptığı görüşme, Trump'ın adaleti engelleme girişiminde bulunup bulunmadığına ilişkin incelemenin bir parçası. Mueller'ın ekibi, Trump Yönetimi yetkililerine daha önce de Trump'ın neden Rusya soruşturmasını yürüten kişilerin kendisine sadık olmaları gerektiği konusunda sorular yöneltmişti. Gazeteye göre verdiği ifade, Sessions'ın son bir yıldır ince bir dengeyi tutturma çabalarının son halkasını oluşturuyor. Sessions, Trump Yönetimi içinden medyaya sızan bilgileri soruşturarak ve Trump'ın FBI'la ilgili memnuniyetsizliklerini FBI Başkanı Christopher Wray'e ileterek Başkan'ın sevgisini yeniden kazanmaya çabalıyor. Ancak Sessions diğer yandansa Kongre'de katıldığı oturumlarda bağımsız olduğu havası yaratmaya çalıştı ve Mueller'ın ekibiyle bir araya gelip soruları yanıtladı.

Los Angeles Times ise dün açıklanan Oscar Ödülleri adaylarının, sanat dünyasında yaşanan önemli bir değişimi yansıttığını yazıyor. Gazete, Oscar Ödülleri'nde önceki yıllarda daha çok beyaz sanatçıları öne çıkarmakla suçlanan Sinema Sanat ve Bilimleri Akademisi'nin bu yıl açıkladığı adaylarla çok daha farklı bir profil çizdiğini kaydediyor. Habere göre akademi üyelerinin hala sadece yüzde 28'i kadın. Azınlık üye oranıysa sadece yüzde 13. Ancak bu yıl siyah aktörlerin ve kadın yönetmenlerin öne çıkarılması, gazeteye göre çoğunluğu beyaz erkeklerden oluşan akademinin kültürel değişime ayak uydurmaya başladığının işareti. Örneğin beş adayın bulunduğu en iyi erkek oyuncu dalında iki siyah oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalındaysa yine iki siyah sanatçı aday gösterildi. En iyi yönetmen ödülüneyse bir siyah, bir Latin kökenli ve bir de kadın aday oldu. ”Mudbound” filminin yönetmen ve senaristi Dee Rees'in en iyi uyarlama senaryo dalında aday gösterilen ilk siyah kadın olması, yine aynı filmin sinematografi dalında Rachel Morrison'un aday gösterilen ilk kadın olması da gazeteye göre Hollywood'un daha kapsayıcı olma yolunda değişmeye başlamasının işaretleri.

XS
SM
MD
LG