Erişilebilirlik

23 Ocak Amerikan Basınından Özetler


23 Ocak Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:22 0:00

Amerikan basını, dün Kongre'nin hükümet harcamaları üzerinde geçici anlaşmaya varmasıyla hükümet fonlarının süresinin 8 Şubat'a kadar uzatıldığı haberine geniş yer ayırıyor.

Washington Post, Senato'daki Demokratlar'ın Senato Çoğunluk Lideri Cumhuriyetçi Mitch McConnell'in Amerika'ya çocuk yaşta getirilen kaçakların statüsünün görüşüleceği yönünde verdiği söze güvenerek, hükümet fonlarının süresinin 8 Şubat'a kadar uzatılmasına yeşil ışık yaktığını yazıyor. Gazete, McConnell'ın ”Dreamers” olarak bilinen yaklaşık 800 bin kaçak gencin durumunu bir sonraki harcama yasası ya da sonrasında gündeme getirme niyetinde olduğunu kaydettiğini, ancak bu gençlerin koruma altına alınıp alınmayacağına dair net bir söz vermediğini bildiriyor. Habere göre McConnell'ın Senato'da verdiği sözler, 33 Demokrat senatörün harcama yasasına ”evet” demesine yetse de bazı Demokrat partili senatörler, McConnell'ın göçmenlik meselesiyle ilgili olarak hiçbir ödün vermediği görüşünde. Harcama yasasına onay veren bazı Demokratlarsa kullandıkları olumlu oy karşısında pişmanlık içinde. Cumhuriyetçi senatörlerle aynı çizgide oy kullanan Demokratlarsa, bunun nedenini, hükümetin daha fazla kapalı kalmasının kamuoyunda rahatsızlık yaratacağına inandıkları şeklinde açıklıyor. Ancak Başkan Trump'ın nasıl bir göçmenlik yasasına imza atmak istediği sorusunun henüz açık bir yanıtı olmaması, birçok Demokrat arasında rahatsızlık yaratıyor. Washington Post, göçmenlik meselesinin Senato'da gündeme getirilmesinin yolunun açılmasıyla hükümetin kapanma sürecinin sona erdiğini, ancak Temsilciler Meclisi'nin de böyle bir yasayı gündeme getireceği ya da Trump'ın yasaya imza atacağının garantisinin olmadığı uyarısında bulunuyor. Bunun nedeni, beş yıl önce de sekiz senatörün hazırladığı göçmenlik yasasının Senato'dan geçmesine rağmen Temsilciler Meclisi'nin muhafazakar tabanının ”kaçaklara af tanıyor” gerekçesiyle yasayı engellemiş olması.

Amerikan basınının bugün yer ayırdığı bir başka konuysa Türkiye'nin düzenlediği Zeytin Dalı Operasyonu. New York Times, Amerika'nın, IŞİD'le mücadelede en yakın müttefiki olan Suriyeli Kürtler'e Türkiye'nin operasyon düzenlemesi karşısında büyük ölçüde devre dışı kaldığını yazıyor. Gazete, operasyonun, tek amacı İslamcı militanları yok etmek olarak yola çıkan Amerika'nın Suriye'deki nüfuzunu ne kadar çok kaybettiğinin göstergesi olduğunu bildiriyor. Habere göre Beyaz Saray, operasyona ilişkin açıklamasında Türkiye'yi IŞİD'le mücadeleden sapmaması gerektiği konusunda uyardı, ancak Türkiye'yi kınayan bir açıklama yapmadı. Beyaz Saray'ın karşı karşıya kaldığı en büyük ikilemse bir yandan Kürtler'le ilişkileri canlı tutarken diğer yandan Türkiye'yi kendinden soğutmamanın yolunu bulmak. Gazete, bu konuda, terörle mücadele uzmanı ve eski FBI ajanı Ali

Soufan'ın görüşlerine başvurmuş. Soufan'a göre Amerika ya kendisine Suriye ve Irak'ta yardım eden az sayıda gruptan biri olan Kürtler'i dışlamak pahasına da olsa Kürt isyancılara verdiği desteği büyük ölçüde azaltacak ya da bir NATO üyesi olan Türkiye'yle dolaylı, hatta doğrudan zıtlaşma riskini göze alacak. Gazetenin Zeytin Dalı Operasyonu'yla ilgili olarak gündeme getirdiği bir başka nokta ise Amerika'nın durumu kenarda kalarak izlemesiyle ortaya çıkan boşluğu Rusya'nın doldurması. Habere göre Rus yetkililer doğrulamasa da Türk hükümeti, operasyon için Rusya'nın olurunun alındığını varsayıyor. Gazete Rusya'nın bir yandan da Türkiye'yle bir olup Amerika'yı Suriye'deki durumu daha da kötüleştirmek ve Kürtler'i cesaretlendirmekle suçladığını yazıyor.

Wall Street Journal ise İsviçre'nin Davos kentinde başlayan Dünya Ekonomik Forumu'na ilişkin ayrıntılara yer veriyor. Gazetenin değerlendirmelerinden biri, Davos'ta Trump'ın nasıl bir tavır sergileyeceğiyle ilgili. Habere göre kimse, Trump'tan ne bekleyeceğini bilmiyor. Hatta herkesin kafasını kurcalayan soru, ”Davos'a nasıl bir Trump gelecek?” Habere göre 2000 yılından bu yana ilk kez bir Amerika başkanı, Dünya Ekonomik Forumu'na katılacak. Gazete, ne baba ve oğlu Bush'un, ne de Barack Obama'nın Davos'a gittiğini hatırlatıyor. Trump, beraberinde, kabine üyeleri ve en üst düzey danışmanlarından oluşan güçlü bir Amerikan heyetini de götürüyor. Davos'un özünü oluşturan küreselcilikle taban tabana zıt politikalar güden Trump'ın nasıl bir tavır takınacağı, merak konusu. Gazete, Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab'la yaptıkları söyleşide Schwab'ın, birçok ülkeyi etkisi altına alan popülist-milliyetçi haraketlenmeden doğan siyasi gerginliğin yeni bir tür ”adil küreselleşme”yle sonuçlanması konusunda iyimser olduğunu kaydettiğini yazıyor. Trump'ın bu yaklaşıma nasıl yanıt vereceğiyse net değil. Kimilerine göre Trump'ın içgüdülerini düşüncesel bir çerçeveye oturtan Steve Bannon'un saf dışı kalmasıyla birlikte Davos'ta küresellik karşıtları ve yanlılarının olası yüzleşmesi de engellenmiş olacak. Ancak Trump'ın Çin, Japonya ve komşuları Kanada ve Meksika'yla ticarete ilişkin meselelerini henüz çözememiş olması, Başkan'ın Davos'a çok da ılımlı bir yaklaşımla ayak basmayacağının işareti olarak algılanıyor.

XS
SM
MD
LG