Erişilebilirlik

4 Nisan Amerikan Basınından Özetler


4 Nisan Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:16 0:00

San Francisco Chronicle, silahlı bir kadının YouTube'un San Francisco yakınlarındaki San Bruno'da bulunan merkez binasına düzenlediği saldırının ayrıntılarına geniş yer veriyor. Gazete, 39 yaşındalki Nasim Najafi Aghdam adlı kadın saldırganın iki kadın bir erkek üç YouTube çalışanını vurduktan sonra intihar ettiğini bildiriyor. Habere göre Aghdam'ın saldırıyı düzenleme nedeni, YouTube'un video yayını politikalarından duyduğu memnuniyetsizlik. YouTube'da birkaç hesabı olan Aghdam'ın bir web sitesinde, yüklediği bazı videoların ve yayınladığı içeriklerin YouTube tarafından ağır sansüre uğraması ve videolarının izlenme oranına göre elde ettiği gelirin düşmesine öfkeyle tepki verdiği görülüyor. Aghdam'la ilgili bir başka ayrıntıysa YouTube merkez binasına saldırı düzenlemeden önceki iki geceyi, San Bruno yakınlarındaki Mountain View'da arabasında geçirmesi ve Aghdam'ı arabasında bulan polisin, kendisine ya da başkalarına zarar verme riski bulunmadığı sonucuna varması. İnternette oldukça aktif bir şekilde varlık gösteren Aghdam'ın YouTube'a çoğunlukla hayvan hakları ve vegan beslenme tarzı hakkında videolar yüklediği göze çarpıyor. Gazete, bu videoların bazılarının şiddet içerikli olduğuna, hatta videolardan birinde bir köpeğin canlı canlı kaynar suya atıldığının görüldüğünü yazıyor.

Los Angeles Times ise Başkan Trump'ın danışmanlarını şaşkınlığa uğratan bir açıklama yaparak duvar örülünceye kadar Meksika sınırının askeri birliklerle korunmasını planladığını yazıyor. Gazete, duvar inşaatının tamamlanması için gereken ödeneğigaranti altına almayı başaramayan, Kongre'yi bu konuda ikna edemeyen ve bu nedenle kimi çevrelerin eleştiri oklarının hedefi haline gelen Trump'ın hüsrana uğradığı yorumunda bulunuyor. Habere göre Trump, üç Baltık ülkesinin liderleriyle öğlen yemeği için bir araya geldiği sırada, ”Duvarı örünceye kadar sınırlarımızı ordumuzla koruyacağız” şeklinde bir açıklama yaptı. Trump, açıklamasında ayrıca ”İnsanların ülkemize elini kolunu sallaya sallaya girmesine, giriş yaptıktan sonra ortadan kaybolmasına ve yargı önüne çıkmaktan kaçmasına göz yumamayız” dedi. Oysa gazete, hükümet verilerinin bu iddianın tersini kanıtladığını, verilerin, Amerika'ya yasadışı yollardan giriş yapan ve gözaltına alınan kaçakların büyük çoğunluğunun mahkemeye çıktığını gösterdiğini bildiriyor. Öte yandan Beyaz Saray'dan dün geç saatlerde gelen açıklamada Trump'ın sınıra aktif görev yapan askerleri değil, Ulusal Muhafız birliklerini konuşlandırmayı kastettiği duyuruldu.

Washington Post ise özel savcı Robert Mueller'ın yürüttüğü Rusya soruşturmasına ilişkin bir habere yer veriyor. Gazete, Mueller'ın, Trump'ın hala soruşturma kapsamında olduğu, ancak an itibarıyla kriminal bir hedef olmadığı şeklindeki açıklamayı geçen ay Başkan'ın avukatlarına ilettiğini yazıyor. Habere göre Mueller avukatlara ayrıca Trump'ın başkanlığı sırasındaki eylemlerini ve adaleti engelleme kapsamına girebilecek girişimleriyle ilgili bir rapor hazırladığını da bildirdi. Mueller bir yandan da Rusya soruşturmasını rayından çıkarmak gibi hukuk dışı bir niyeti olup olmadığını anlamak için Trump'la görüşme yapması gerektiğini yineledi. Bu gelişmeler, habere göre Trump'a en yakın danışmanlar arasında Başkan'ın yasal statüsünün ne olduğu hakkında hararetli bir tartışma başlattı. Kimi danışmanlara göre Mueller'ın sözleri, Trump'ın kriminal risk altına girme olasılığının düşük olduğunun bir garantisi. Ancak bazıları, Mueller'ın görüşme yapmak için Trump'ı tuzağa düşürmeye çalıştığı ve bu durumun Başkan'ı hukuki açıdan tehlikeye atacağı görüşünde. Hukuk uzmanları da Trump'ın şu anda kriminal hedef olmadığı şeklindeki açıklamanın, Başkan'ın başının beladan kurtulduğu almanına gelmediğinin altını çiziyor. Mueller'ın Trump'ın suç unsuru sayılacak eylemlerde bulunduğu sonucuna varması durumunda bulgularını ayrıntılı bir rapora aktarıp, başkanı görevden alma sürecini başlatma kararını Kongre'ye bırakabileceği de uzmanların ele aldığı senaryolardan biri.

New York Times ise bugün medeni haklar hareketinin en önemli siması olan Doktor Martin Luther King Jr'ın suikast sonucu yaşamını yitirmesinin 50'ıncı yıldönümü olduğunu hatırlatıyor. Gazete, son 50 yıl içinde medeni haklar mücadelesinin büyük değişime uğradığını ve siyah kültürün en önemli parçalarından biri olan kiliselerin, bugün nasıl bir rol oynamaları gerektiğini tartışmaya açtıklarını yazıyor. Habere göre Martin Luther King Jr, siyah kiliseleri ortak bir amaç etrafında birleştiren ve medeni haklar mücadelesine ivme veren en önemli din adamıydı. Ancak 1960'lı yıllarda ırkçılıkla mücadele eden Martin Luther King Jr'ın verdiği vaazlar ve katıldığı protestolar etrafında tek vücut olan siyahlar, bugün aktivizmi farklı alanlarda, bölünmüş olarak sürdürüyor. Kimileri polis şiddetini sona erdirmek için çabalarken diğerleri siyah girişimcilerin Amerikan iş dünyasında yer edinmesi, LGBTQ haklarının medeni haklar mücadelesi kapsamına girmesi ve büyük çoğunlukla siyahları etkileyen yoksulluğun sona erdirilmesi için çalışıyor. Siyah kiliselerin 1960'larda olduğu gibi bu faaliyetlerin merkezinde yer aldığını söylemekse güç. Gazete, Amerika'nın önde gelen siyah eğitim kurumu Howard Üniversitesi'nden Profesör Yolanda Pierce'a göre yanıt bulması gereken sorunun şu olduğunu yazıyor: ”Siyah kiliseler adalet arayışı mücadelesinin en ön cephesinde mi saf tutmalı, yoksa kendilerini adaletin akışına mı bırakmalı?”

XS
SM
MD
LG