New York Times, dün kentin en işlek noktalarından Times Meydanı yakınlarında metro istasyonları arasındaki geçitte meydana gelen patlamaya geniş yer ayırıyor. Gazete, bugünkü başyazısını da Amerika'ya 2011'de göçmen vizesiyle gelen 27 yaşındaki Bangladeşli Akayed Ullah'ın düzenlediği saldırıya ayırmış. Gazete, günün en yoğun zamanı olan sabah saatlerinde meydana gelen saldırının ölü ya da yaralı sayısı yüksek olması durumunda çok daha fazla ses getireceğini, ancak New Yorkluların dün gündelik rutinlerine çok kısa süreliğine ara verdiklerini kaydediyor. Bunun nedeni, artık kent sakinlerinin serinkanlılıklarını koruma konusunda taviz vermemeleri. ”New Yorklular Kolay Kolay Korkmaz” başlıklı yazı şöyle devam ediyor: ”New Yorkluların başka seçimi yok çünkü yaşadıkları kentin bazı dini ve siyasi güdülerle hareket edenlerin ya da kimi ruh hastalarının hedefi olduğunu uzun zamandır biliyorlar. New York Polisi, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra kentin emniyeti için birçok önlem aldı ancak bu, her saldırı girişimini bertaraf edebilecekleri anlamına gelmiyor. Başkan Trump'ın seyahat yasağı da çözüm değil çünkü New York ya da Amerika'nın başka yerlerinde girişilen terör saldırılarını düzenleyenlerin hiçbiri, seyahat yasağı listesindeki ülkelerden gelmedi. Ateşli silahlara erişimi olan ve Amerika içinde radikalleşenler, çok daha ciddi bir tehdit. Washington'un göçmenleri şeytan gibi görme çabası boş çıkıyor. Yeni gelen göçmenlerin çoğu topluma uyum sağlamayı başarıyor. Ancak New Yorklu olan ancak New York'un ne mizacına ne de değerlerine sahip olan hükümetin başındaki kişiyse bu gerçeği anlamış değil.”
New York Times bugün Alabama eyaletinde yapılan senatörlük seçimiyle ilgili haberi de ana sayfadan veriyor. Gazete, Cumhuriyetçi Partili senatör adayı Roy Moore aleyhindeki cinsel taciz ve tecavüz suçlamalarının gündeme gelmesiyle birlikte Amerika'nın en muhafazakar eyaletlerinden biri olan Alabama'da son yılların en tuhaf ve en çirkin seçim kampanyalarından birinin yapıldığını yazıyor. Gazeteye göre suçlamalara rağmen Roy Moore'un seçimi kazanması durumunda, Demokrat Parti'nin tutucu güney eyaletlerindeki etki alanının ne kadar kısıtlı, partizanlığınsa ne kadar güçlü olduğu kanıtlanmış olacak. Demokrat Partili aday Doug Jones'un sürpriz yapıp seçimi kazanması içinse siyah seçmenlerin oylarına ihtiyacı var. Ancak Alabama eyaletinde 2011 yılında yürürlüğe giren seçmen kimliği yasası, çoğu yoksul olan siyah seçmenlerin sandık başına gitmesini engelliyor. Alabamalı seçmenlerin oy kullanabilmeleri için fotoğraflı kimliğe ihtiyaçları var. Bu kimlik yerine çoğu zaman sürücü ehliyeti kullanılıyor. Ancak kırsal kesimlerde, sürücü ehliyetinin alındığı merkezlerden çok uzakta yaşayan ve ulaşım imkanı olmayan yoksul siyahlar, ehliyet alamadıkları için oy da kullanamıyor. Gazetenin yayınladığı Scott Douglas imzalı habere göre bu yasa aslında tam da siyah ve Latin kökenli seçmenleri sandık başından uzak tutmak için uygulanıyor. Tahminlere göre Alabama'da sürücü ehliyeti olmadığı için oy kullanamayacak olan vatandaşların sayısı 118 bin. Douglas, bu durumun, toplumun Senato'da çıkarları korunması en çok gereken kesimin sesinin kesilmesi anlamına geldiğini vurguluyor ve federal mahkemelerin seçmen kimliği yasasını derhal iptal etmesi gerektiğini savunuyor.
Los Angeles Times ise California'nın güneyinde halen devam etmekte olan dev orman yangınlarına yer ayırmayı sürdürüyor. Habere göre California tarihinin beşinci en büyük yangını hale gelen bu son yangının bu kadar büyümesinde rol oynayan bazı etkenler mevcut. Bunların en önemlisi, eyaletin güneyindeki sıradağların doğu-batı yönünde yani denize dik olarak uzanması. Bu da iç kesimlerden gelen kuru rüzgarın daha hızlı esmesine neden oluyor. Dağlar arasındaki kanyonların çok derin olmasıysa itfaiye ekiplerinin çalışmalarını zorlaştıran bir faktör. California, şimdiye kadar bu yangınla mücadele etmek için 38 milyon dolar harcadı. Ancak yanan alanların sadece yüzde 20'si kontrol altına alınabildi. Bunun nedeni, şiddetli rüzgarın kıvılcımları yaklaşık iki kilometre uzağa taşıyıp yeni noktalarda da yangınlar başlatması. Uzmanlara göre yangını durdurmak için bölgeye önce nemli havanın hakim olması gerekiyor.
Los Angeles Times'da ayrıca dün açıklanan Altın Küre Sinema ve Televizyon Ödülleri adaylarıyla ilgili haber ve yorumlar da göze çarpıyor. Gazete, iki yıl boyunca Oscar ödüllerinde beyazlara öncelik tanındığı, siyah ve azınlık sanatçıların başarılarının göz ardı edildiği suçlamalarının ardından bugün de cinsel taviz meselesinin gündemi meşgul etmesiyle birlikte kültürel bir kayma yaşandığını ve kadınların sesinin daha gür çıktığını yazıyor. Bu nedenle sinema ve televizyon dallarının her kategorisinde hangi sanatçıların aday gösterildiği, kapsayıcılık politikası ve verilen kültürel mesajlar açısından büyük önem taşıyor. Örneğin en iyi yönetmen dalında yılın en çok ses getiren filmlerinden Get Out'un yönetmeni Jordan Peele ile Lady Bird'ün yönetmeni Greta Gerwig'in aday gösterilmemesi, büyük tepkiyle karşılandı. Siyah olan Jordan Peele'ın filmi, ırk ilişkilerine eleştirel bir gözle bakarken, kadın oyuncu ve yönetmen Greta Gerwig'in yapıtı, anne-kız ilişkisini derinlemesine irdeliyor. Gazete, bir başka tartışma konusununsa ırkçılık gibi son derece ciddi bir meseleyle ilgili olan Get Out'un Altın Küre en iyi komedi ya da müzikal film kategorisinde aday gösterilmesi olduğunu yazıyor. Habere göre yönetmen Jordan Peele'ın tepkiyle, ”Filmin konusu komik değil” demesi ve aslında filmin belgesel nitelikte olduğunu söylemesi, kazanma şansını düşürmüş olabilir.