Washington Post, Londra’daki Westminster Köprüsü’nde kullandığı araçla kaldırıma çıkıp yayaları ezen, aracı daha sonra parlamento binasının bahçe kapısına çarpıp bir polis memurunu bıçaklayan saldırganın dört kişiyi öldürdüğünü, 40 kişiyi de yaraladığını bildiriyor. Habere göre saldırı İngiliz Parlamentosu için haftanın en yoğun gününde yaşandı. Aynı gün hem Başbakan Theresa May Avam Kamarası’nda haftalık soru-cevap oturumunu gerçekleştirirken parlamento da ziyaretçilerle doluydu. İngiliz demokrasisinin en önemli simgesi olan parlamentoya yönelik saldırı, daha önce Avrupa’nın diğer büyük kentlerinde girişilen terör eylemlerinin profiline uyuyor. Tek bir saldırganın saldırıyı kalabalık kent merkezinde ateşli silah yerine motorlu araç ve bıçakla düzenlemesi, bu gibi saldırıları önlemenin ne kadar zor olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
New York Times da ana sayfasında Londra saldırısıyla ilgili ayrıntılara geniş yer ayırıyor. Gazete bir başka anasayfa haberinde ise Donald Trump’ın başkanlık koltuğunda oturduğu sürece şirketler grubunun yabancı ülkelerde yeni iş anlaşmaları yapmayacağı taahhüdü verdiğini ancak bu taahhüde uymadığını bildiriyor. Habere göre Trump’ın iki oğlu tarafından yönetilen şirketler grubu, Dallas kent merkezinde Türkiye’yle bağları olan emlak şirketi Alterrra’yla ortak proje peşinde. Gazete, Alterra şirketinin “Türk Trump” lakaplı başkanı Mükemmel Sarımsakçı ve kardeşi Yusuf Sarımsakçı’nın Dallas emlak çevrelerinin tanınmış simalar olduğunu yazıyor. Projeye göre yabancı ortakların sahibi olacağı ancak Trump’ın şirketlerinin işleteceği yeni oteller zinciri, Başkan Trump’la ilgili çıkar çatışması tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı.
New York Times bugün ayrıca Cumhuriyetçi Parti’nin California eyaletinden Temsilciler Meclisi üyesi Devin Nunes’in Amerikan istihbarat örgütlerinin yabancı hedefler hakkında veri toplarken Trump ve danışmanlarını da rastlantısal olarak dinlemiş olabileceği şeklindeki iddiasına yer veriyor. Habere göre Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkan olan Devin Nunes, bu iddiasına rağmen, elinde Trump’ın Başkan Obama’nın kendisini doğrudan hedef alarak telefonlarını dinlettiği şeklindeki sözlerini destekleyecek kanıt olmadığını söyledi. Nunes öte yandan seçimlerden sonraki geçiş dönemi sırasında Trump’ın danışmanları hakkında rastlantısal olarak istihbarat toplanmış olmasının yasadışı bir eylem olduğu anlamına gelmediğinin de altını çizdi. Ancak Nunes’e göre esas sorun, Trump’ın danışmanlarının adlarının istihbarat raporlarından çıkarılmamış olması. İstihbarat örgütleri, yabancıları dinledikleri konuşmalarda tesadüfen Amerikan vatandaşlarının da isimlerine rastlarsa bunları raporlardan çıkarıyor. Gazete, Başkan Trump’ın Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Devin Nunes’in bu iddialarını memnunlukla karşıladığını da yazıyor.
Los Angeles Times ise California’daki göçmen hakları örgütlerinin Başkan Trump’ın göçmen karşıtı politikalarına hazırlıklı olmaları için kaçaklara ‘haklarınızın farkında olun’ başlıklı eğitim seminerleri düzenlediğini bildiriyor. Habere göre göçmenlik ve gümrük güvenliği polislerinin baskın düzenlemesi durumunda kaçaklara nasıl davranmaları gerektiğini çeşitli senaryolarla anlatan göçmen örgütleri, video kayıtları hazırlıyor, telefon hatları kuruyor, hukuki hizmetler sunmak için girişimlerde bulunuyor. Kaçakların kendilerini korumaları için duygusal davranışları bir kenara bırakıp akılcı stratejiler geliştirmesi gerektiğini savunan örgütler, Başkan Trump’ın tüm göçmenlere suçlu gözüyle baktığını vurguluyor.