Washington Post, ana sayfasında Donald Trump’ın, fabrikasını Meksika’ya taşımak yerine Indiana eyaletinde tutmaya ikna ettiği klima imalatçısı Carrier firmasına yaptığı ziyaretin fotoğrafı göze çarpıyor. Gazete, Trump’ın özel şirketlere bu şekilde karışmasının alışılmış bir durum olmadığını ve istihdamın yurtdışına kaçmasını engellemek için yapabileceği müdahalelerin daha önce eşi benzeri görülmemiş olacağını yazıyor. Habere göre, Trump fabrikalarını yurtdışında kurma girişiminde bulunan şirketleri cezalandırmaktan çekinmeyeceklerini söyledi. Trump’ın sözünü ettiği cezalardan biri, bu firmaların ürettiği ürünlere gümrük vergisi getirmek. Gazete, kurumlar vergisini düşürerek Amerikan şirketlerine avantaj sağlayacağını kaydeden Trump’ın kampanyası boyunca en öne çıkan vaatlerinden birinin istihdamı arttırmak olduğunu hatırlatıyor.
Washington Post bugün ayrıca Donald Trump’ın savunma bakanlığına emekli deniz piyade generali James Mattis’i seçmesiyle ilgili habere yer ayırmış. Habere göre James Mattis, Amerika’nın karşı karşıya kaldığı en ciddi güvenlik sorununun “siyasal İslam” olduğunu düşünüyor. Lakabı ‘kuduz köpeği’ anlamına gelebilecek, saldırgan mizacını çağrıştıran ‘mad dog’ olan Mattis, Washington’un kapsamlı bir Ortadoğu stratejisinden yoksun olduğunu, bunun yerine bölgedeki sorunları ayrı ayrı çözmeye çalıştığını düşünen bir eski asker. Ancak 2013 yılında emekli olan James Mattis’in savunma bakanlığı koltuğuna oturmasının önünde önemli bir engel var. Amerikan yasalarına göre son yedi yıl içinde orduda aktif rol alan kişiler, savunma bakanı olamıyor. Amerikan Kongresi, bu yasaya ilk ve son istisnayı 1950’de, General George C. Marshall bu göreve getirildiğinde yapmıştı. Mattis’in savunma bakanı olabilmesi için aynı ayrıcalığın bir kez daha tanınması gerekecek. Amerika’nın en etkili askerlerinden biri olarak kabul edilen 66 yaşındaki James Mattis, Amerika’nın özellikle İran’a karşı daha sert bir dış politika yürütmesi gerektiğine inanan bir strateji uzmanı.
Los Angeles Times ana sayfasının hemen hemen tamamını, California eyaletinin San Bernardino kentinde Rizwan Faruk ve Taşfin Malik çiftinin bir Noel partisini basarak düzenlediği ve 14 kişiyi öldürdüğü saldırının birinci yıldönümüne ayırmış. Gazete, saldırının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Federal Soruşturma Dairesi FBI’ın hala bazı sorulara yanıt aradığını yazıyor. Habere göre FBI, şimdiye kadar 500 parçadan fazla delil topladı, 600’den fazla kişiyle görüştü, teknoloji devi Apple’la Faruk’un telefon şifresinin kırılması için adeta savaşa girdi, hatta çiftin bazı elektronik eşyalarını atmış olabilecekleri ihtimaline karşı bir gölü dalgıçlarla karış karış aradı. Ancak bunca çaba, “çiftin bu saldırıyı planladığından haberi olan var mıydı” sorusuna yanıt bulmayı başaramadı. Los Angeles Times’a göre yetkililer, soruşturmanın hala sürdüğünü bildiriyor.
Boston Globe, Boston’da son birkaç yıl içinde patlama yapan lüks inşaat sektörünün yabancı sermayeyle desteklendiğini, bu durumun, Donald Trump’ın küresel ticaret karşıtı tavrına ters düştüğünü yazıyor. Habere göre Boston’da yeni inşa edilen lüks dairelerin çoğunu yabancı yatırımcılar satın alıyor. Gazete, inşaat sektörüne akan yabancı sermayenin, Trump’ın vaadettiği ‘mavi yakalı’ istihdamı arttırmaya yarayacağını, ancak Amerika’daki gelir dağılımı eşitsizliğini körükleyeceği öngörüsünde bulunuyor.