Almanya’da kendilerini ‘İmparatorluk Vatandaşları’ (Reichsbürger) olarak nitelendiren aşırı sağcı ve ırkçı gruba üye olanların sayısının her geçen gün artması güvenlik birimlerini endişelendiriyor. İç istihbarat raporlarına göre kendilerini ‘İmparatorluk Vatandaşı’ olarak tanımlayanların sayısı, son iki yılda iki kat artarak 15 bin 600’e yükseldi. Almanya’nın Batılı müttefikler tarafından hala işgal altında olduğuna inanan örgütün üyeleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yenik Almanya ile savaşı kazanan devletler arasında barış anlaşması imzalanmadığını öne sürerek, Alman İmparatorluğu’nun hukuki açıdan halen devam ettiğini savunuyor ve savaştan önceki 1937 sınırlarını Almanya sınırları sayıyor.
Bugünkü Alman devletinin düzenlediği belgeleri de tanımayan ve üyelerine üzerinde ‘Alman İmparatorluğu’ yazan kartal armalı imparatorluk pasaportu, kimliği, sürücü belgeleri düzenleyen örgüt, devletin aldığı vergileri de gayrimeşru görerek ödemiyor. İstihbarat uzmanları, ‘İmparatorluk Vatandaşları’ taraftarlarının gizlice silahlandıklarını ve son zamanlarda Almanya’nın doğusunda kendi paramiliter ordusunu kurma yönünde girişimler olduğunu tespit etmiş durumda. Söz konusu grubun, ‘X günü’ olarak tanımladıkları tam tarihi belli olmayan bir günde ayaklanarak, iktidarı silah gücüyle ele geçirmek amacıyla hazırlık yaptığı tahmin ediliyor.
İki yıl önce bir polis memurunun, hareketin bir üyesi tarafından öldürülmesi sonrasında, örgütün yıllardır gizli bir şekilde çok sayıda teşkilat ve kuruma sızmayı başardığı ortaya çıkmıştı. Grubun kendilerini deşifre eden üyeleri arasında çok sayıda Yahudi düşmanı ve Nazi ideolojisini benimseyen kişi bulunuyor. Ülkedeki göçmenlerin sınır dışı edilmesini ve İslam dininin Almanya’da yasaklanmasını talep eden grubun, ülkenin çeşitli kırsal bölgelerinde ‘kurtarılmış bölgeler’ oluşturarak, bu yerleri ‘İkinci Alman İmparatorluğu’, ‘Yeni Prusya Devleti’ veya ‘Cermanya Prensliği’ olarak adlandırdıkları da konuyla ilgili bilgiler arasında yer alıyor. Örgütün giderek büyümesine, üyelerinin silahlanıp, bazılarının şiddet eylemlerine başvurmasına rağmen, yasaklanmaması ve sadece istihbarat teşkilatı BND tarafından izlenmekle yetinilmesi eleştirilere neden oluyor.
