BERLİN —
Almanya’da sekiz Türk, bir Yunan ve bir Alman polisi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü NSU’nun 6 Mayıs’ta başlayan davasına devam edildi.
Ancak Salı günkü duruşmaya da ilkindeki gibi davayı uzatmaya çalışan savunma avukatları ve NSU üyesi Beate Zschaepe’nin tavırları damga vurdu.
Duruşmada, savunma avukatlarının yine yeni taleplerde bulunması ve duruşmaya ara verilmek zorunda kalınması sonrasında iddianamenin okunmasına son anda geçilebildi.
İlk duruşmanın yapıldığı 6 Mayıs'ta savunma avukatlarından gelen reddi hakim talepleri nedeniyle mahkeme heyeti, dava 14 Mayıs‘a ertelenmişti. Neonazi terörist Beate Zschaepe’nin avukatları duruşmanın hemen başında davanın daha büyük bir salonda görülmesi gerektiğini savunarak, şimdilik durdurulmasını talep ettiler. Avukatlar, duruşmaların Bonn kentinde bulunan eski Federal Meclis salonunda yapılmasını önerdi.
Yargıç Manfred Götzl sorgulamanın kanunlara uygun olarak yapıldığını, salonun da yeterli olduğunu söyleyerek itirazı red etti. Ancak avukatların oturumu yavaşlatma stratejesi sonuçta başarılı oldu ve söz konusu itiraz toplam üç saatlik bir zaman kaybına yol açtı.
Sanık avukatları ile mahkeme heyeti arasındaki sözlü atışmalar sonrasında akşamüstü Başsavcı Herbert Dieber iddianamesini okumaya başlayabildi. İddianamede Zschaepe ve diğer zanlıların terör örgütü kurma, banka soygunları, cinayete teşebbüse yardım, adam yaralama, ölümle sonuçlanan soygun ve kundaklama, santaj, yaralama ile sonuçlanan bombalı eylemlerine karıştıkları ve amaçlarının ırkçı eylemlerle Türklerin Almanya’yı terk etmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.
Öte yandan davaya müdahil olanların avukatlarından Adnan Menderes Erdal, Alman Anayasa Mahkemesi kararınca Alman devleti ve kurumlarının dinlere karşı tarafsız olma zorunluluğunu hatırlatarak, mahkeme salonunda asılı haçın din özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtti ve indirilmesini talep etti.
İlk duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Tanal da, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde görülen davada duruşma salonunun girişinde asılı olan haçın bulunduğu yerden kaldırılmasını istemişti.
Nasyonal Sosyalist Yeraltı NSU'nun hayatta kalan tek üyesi baş sanık Beate Zschäpe ilk duruşmadaki gibi salona elleri kelepçesiz getirilirken, yine rahat tavırları, basına ve izleyicilere sırtını dönmesi ve kendi çapında iddialı giyimi ile dikkati çekti. Mahkemeyi izleyen gazeteciler dekoltesi açık, beyaz buluz ve mor blazer ceket giyen, kulağına büyük halka küpe takan ve saçlarını at kuyruğu yapan Zschäpe’nin mankenlerin podyumdaki hareketlerinden esinlendiği yorumunu yaptılar.
Bu arada duruşmayı kurban yakınlarının yanısıra gazeteciler, Türk kökenli politikacılar ve sivil toplum örgütlerinden izleyenlerin sayısının geçen haftaki duruşmaya kıyasla çok daha az olduğu da gözlendi.
NSU hücresinin davasının ilk duruşmasına katılan çok sayıda kurban yakını Beate Zschäpe’nin ‘saygısız’ olarak nitelediklerl tavırları nedeniyle başka duruşmalara gelmeyeceklerini açıklamışlardı.
Zschäpe ile birlikte örgüte yardım ve yataklık etmekten yargılananlarla birlikte toplam beş sanıklı NSU davasının için 85 duruşma öngörülüyor. Normal şartlarda haftada üç duruşma planlanıyor.
Ancak Salı günkü duruşmaya da ilkindeki gibi davayı uzatmaya çalışan savunma avukatları ve NSU üyesi Beate Zschaepe’nin tavırları damga vurdu.
Duruşmada, savunma avukatlarının yine yeni taleplerde bulunması ve duruşmaya ara verilmek zorunda kalınması sonrasında iddianamenin okunmasına son anda geçilebildi.
İlk duruşmanın yapıldığı 6 Mayıs'ta savunma avukatlarından gelen reddi hakim talepleri nedeniyle mahkeme heyeti, dava 14 Mayıs‘a ertelenmişti. Neonazi terörist Beate Zschaepe’nin avukatları duruşmanın hemen başında davanın daha büyük bir salonda görülmesi gerektiğini savunarak, şimdilik durdurulmasını talep ettiler. Avukatlar, duruşmaların Bonn kentinde bulunan eski Federal Meclis salonunda yapılmasını önerdi.
Yargıç Manfred Götzl sorgulamanın kanunlara uygun olarak yapıldığını, salonun da yeterli olduğunu söyleyerek itirazı red etti. Ancak avukatların oturumu yavaşlatma stratejesi sonuçta başarılı oldu ve söz konusu itiraz toplam üç saatlik bir zaman kaybına yol açtı.
Sanık avukatları ile mahkeme heyeti arasındaki sözlü atışmalar sonrasında akşamüstü Başsavcı Herbert Dieber iddianamesini okumaya başlayabildi. İddianamede Zschaepe ve diğer zanlıların terör örgütü kurma, banka soygunları, cinayete teşebbüse yardım, adam yaralama, ölümle sonuçlanan soygun ve kundaklama, santaj, yaralama ile sonuçlanan bombalı eylemlerine karıştıkları ve amaçlarının ırkçı eylemlerle Türklerin Almanya’yı terk etmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.
Öte yandan davaya müdahil olanların avukatlarından Adnan Menderes Erdal, Alman Anayasa Mahkemesi kararınca Alman devleti ve kurumlarının dinlere karşı tarafsız olma zorunluluğunu hatırlatarak, mahkeme salonunda asılı haçın din özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtti ve indirilmesini talep etti.
İlk duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Tanal da, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde görülen davada duruşma salonunun girişinde asılı olan haçın bulunduğu yerden kaldırılmasını istemişti.
Nasyonal Sosyalist Yeraltı NSU'nun hayatta kalan tek üyesi baş sanık Beate Zschäpe ilk duruşmadaki gibi salona elleri kelepçesiz getirilirken, yine rahat tavırları, basına ve izleyicilere sırtını dönmesi ve kendi çapında iddialı giyimi ile dikkati çekti. Mahkemeyi izleyen gazeteciler dekoltesi açık, beyaz buluz ve mor blazer ceket giyen, kulağına büyük halka küpe takan ve saçlarını at kuyruğu yapan Zschäpe’nin mankenlerin podyumdaki hareketlerinden esinlendiği yorumunu yaptılar.
Bu arada duruşmayı kurban yakınlarının yanısıra gazeteciler, Türk kökenli politikacılar ve sivil toplum örgütlerinden izleyenlerin sayısının geçen haftaki duruşmaya kıyasla çok daha az olduğu da gözlendi.
NSU hücresinin davasının ilk duruşmasına katılan çok sayıda kurban yakını Beate Zschäpe’nin ‘saygısız’ olarak nitelediklerl tavırları nedeniyle başka duruşmalara gelmeyeceklerini açıklamışlardı.
Zschäpe ile birlikte örgüte yardım ve yataklık etmekten yargılananlarla birlikte toplam beş sanıklı NSU davasının için 85 duruşma öngörülüyor. Normal şartlarda haftada üç duruşma planlanıyor.
