BERLIN —
Berlin Çalışma Mahkemesi’nin başörtüsü taktığı için başvurduğu bir iş yerinden red cevabı alan bir Türk kadınla ilgili kararı konuyu yeniden ülke gündemine taşıdı.
Kararla Almanya’da bir ilke imza atan mahkeme, liseyi tamamladıktan sonra diş hekimi asistanı olarak bir diş kliniğine başvuran Berlinli Türk kadının söz konusu işe sadece başörtüsünü çıkarması durumunda alınabileceği şeklindeki yanıtı, eşitliğe ve ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin düzenlemeleri belirleyen yasaya aykırı buldu. Mahkeme başörtüsünün herhangi bir giyim parçası olarak değerlendirilemeyeceğini, kişisel dini inanç ve vecibenin simgesi olduğunu ve bu nedenle başörtülü bir kadına ayrımcılık yapılamayacağını duyurdu.
Diş kliniğinin kendini ‘din konusunda tarafsız bir mekan’ olarak savunmasını ve ayrıca başörtüsünün klinikteki hijyenik kurallara uymadığını açıklamasını red eden ve bu tutumu ‘yabancılara karşıtlığı modern söylemlerle gerekçelendirme’ olarak niteleyen mahkeme, kararında Alman Eşitlik Yasası’nın ülkede yaşayan her insan için geçerli olduğunu da belirtti.
Kararı Müslüman ve başörtülü kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi açısından çok önemli olarak tanımlayan Berlin Türk Toplumu adlı çatı örgütü, bu kararın emsal niteliği olduğunu ve benzer nedenlerle iş bulamayan kadınları cesaretlendireceğini açıkladı.
Almanya’da başörtüsü ve türban sıklıkla gündeme gelen bir konu. Müslüman bir kadın öğretmenin işvereni okulun yasağına rağmen, ders verirken başörtüsü takmakta ısrar etmesi ve konunun Alman Anayasa Mahkemesi’ne taşınması, mahkemenin de Almanya’da okullarda öğretmen olarak çalışanların başörtülü ve türbanli çalışamayacağını açıklamasından bu yana konuyla ilgili tartışmalar ülkeyi iki cepheye böldü.
Birçok uzman kamu alanında türban ve başörtüsü konusunda genel bir yasak olup olmadığı konusunda hala kesin bir karar olmadığını, nitekim ilkokullar da dahil tüm okullarda öğrencilerin başörtüsü ile okula gelmelerinin serbest olduğunu, aynı şekilde devlete ait çocuk yuvalarında ve hastahanelerde de başörtülü kadınların çalışabildiğine dikkati çekiyor.
Berlin Çalışma Mahkemesi’nin aldığı son kararın konuyla bağlantılı karmaşayı artıracağı ve içinden daha da çıkılmaz bir hale getireceği yorumu yapılıyor.
Kararla Almanya’da bir ilke imza atan mahkeme, liseyi tamamladıktan sonra diş hekimi asistanı olarak bir diş kliniğine başvuran Berlinli Türk kadının söz konusu işe sadece başörtüsünü çıkarması durumunda alınabileceği şeklindeki yanıtı, eşitliğe ve ayrımcılıkla mücadeleye ilişkin düzenlemeleri belirleyen yasaya aykırı buldu. Mahkeme başörtüsünün herhangi bir giyim parçası olarak değerlendirilemeyeceğini, kişisel dini inanç ve vecibenin simgesi olduğunu ve bu nedenle başörtülü bir kadına ayrımcılık yapılamayacağını duyurdu.
Diş kliniğinin kendini ‘din konusunda tarafsız bir mekan’ olarak savunmasını ve ayrıca başörtüsünün klinikteki hijyenik kurallara uymadığını açıklamasını red eden ve bu tutumu ‘yabancılara karşıtlığı modern söylemlerle gerekçelendirme’ olarak niteleyen mahkeme, kararında Alman Eşitlik Yasası’nın ülkede yaşayan her insan için geçerli olduğunu da belirtti.
Kararı Müslüman ve başörtülü kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi açısından çok önemli olarak tanımlayan Berlin Türk Toplumu adlı çatı örgütü, bu kararın emsal niteliği olduğunu ve benzer nedenlerle iş bulamayan kadınları cesaretlendireceğini açıkladı.
Almanya’da başörtüsü ve türban sıklıkla gündeme gelen bir konu. Müslüman bir kadın öğretmenin işvereni okulun yasağına rağmen, ders verirken başörtüsü takmakta ısrar etmesi ve konunun Alman Anayasa Mahkemesi’ne taşınması, mahkemenin de Almanya’da okullarda öğretmen olarak çalışanların başörtülü ve türbanli çalışamayacağını açıklamasından bu yana konuyla ilgili tartışmalar ülkeyi iki cepheye böldü.
Birçok uzman kamu alanında türban ve başörtüsü konusunda genel bir yasak olup olmadığı konusunda hala kesin bir karar olmadığını, nitekim ilkokullar da dahil tüm okullarda öğrencilerin başörtüsü ile okula gelmelerinin serbest olduğunu, aynı şekilde devlete ait çocuk yuvalarında ve hastahanelerde de başörtülü kadınların çalışabildiğine dikkati çekiyor.
Berlin Çalışma Mahkemesi’nin aldığı son kararın konuyla bağlantılı karmaşayı artıracağı ve içinden daha da çıkılmaz bir hale getireceği yorumu yapılıyor.
