Almanya’ya iltica başvurularının sayısında bu yıl büyük artış söz konusu. Yetkililer yıl sonuna kadar başta Suriye ve Afrika’nın değişik ülkelerinden en az 200 bin kişinin sığınma başvurusu yapacağını belirtiyor. Sığınmacılarla ilgili tartışmaların basının bir bölümünde ülkeye sığınanların çoğunluğunun sanki keyfi mülteciler ve sosyal dolandırıcılar olduğu gibi ithamlarla yansımasının kamuoyundaki önyargıları arttırdığı dikkati çekiyor. Aşırı sağcı gruplar ‘iltica hakkını suistimal' tezini ön plana çıkararak son haftalarda sığınmacı ve aynı zamanda İslam karşıtı gösteriler düzenliyor. Uzmanlar, ‘Yurtsever Avrupalılar’ adı altındaki oluşumun bir kitlesel harekete dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Parlamentodaki partiler ise hızla büyüyen bu sağ popülist hareket karşısında tedirgin ve biraz da çaresiz görünüyor.
Köln, Hannover, Dresden ve Berlin başta olmak üzere son haftalarda ülkenin hemen her bölgesinde düzenlenen bu tarz yürüyüşlere katılanların sayısının sürekli artması ve gösterilere sadece ırkçıların değil, toplumun ortasından da insanların katılması endişe verici bir gelişme. Buna paralel olarak mültecilere karşı şiddet eylemlerinin artması da kaygı uyandırıyor. Bu yılın ilk 9 ayında başta kundaklama olayları olmak üzere en az 89 saldırı kayıtlara geçerken, bu sayı 2012 ve 2103 yıllarındaki saldırıların toplamından daha fazla.
Berlin’deki siyasi gözlemciler Alman kamouyunun bir bölümündeki sığınmacı ve İslam karşıtı tavrın önümüzdeki dönemde de gündemi belirleyeceğinden endişe ediyor.
Bu tavra son zamanların en sert ve anlamlı çıkışı ise Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Günter Grass’dan geldi. Eserleri Türkçe’ye de çevrilen Grass, sığınmacılara ‘geri püskürtülmesi gereken düşmanlar gibi davranılmaması’ çağrısında bulunurken, sığınmacıların barınması konusunda yaşanan sıkıntıları çözmek için Alman vatandaşlarına mültecileri evlerine konuk olarak alma zorunluluğu getirilmesini talep etti.
