Erişilebilirlik

Akademide 5 Başlıkta 100 İhlal İddiası


Sivil toplum kuruluşu İsmail Beşikçi Vakfı tarafında 2020 yılında akademi dünyasında yaşanan hak ihlallerine dair hazırlanan raporda, 5 başlık altında 100’e yakın ihlal iddiasına yer verildi. En fazla ihlal iddiası kadrolaşma başlığında yer aldı.

İsmail Beşikçi Vakfı tarafından, basında yer alan haberler taranarak hazırlanan raporda hak ihlali iddialarını 5 başlık altında yer verildi.

Raporda yer alan ilk başlık “KHK ile ihraç edilmiş akademisyenlere yönelik devam eden hak ihlalleri” oldu. İhraç edilenlerin durumunun nihai karara bağlanması amacıyla kurulan OHAL Komisyonu'na yapılan başvuruların, aradan dört yıl geçmesine rağmen tamamıyla sonuçlandırılmadığına vurgu yapılarak, “Sonuçlandırılan başvuruların ise büyük çoğunluğu olumsuzdur. Yaşanılan hak kayıpları düşünüldüğünde ivedilikle yerine getirilmesi gereken incelemeler yeni hak ihlalleri yaratacak şekilde belirsiz bir zamana yayılmıştır” denildi. Bu başlık altında 4 ihlal iddiasına yer verildi. Bu iddiaların bazıları şöyle;

-OHAL Komisyonu'nun başvuruları sonuçlandırmayı geciktirmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla beraat etmiş 406 barış imzacısı akademisyen hala göreve dönmeyi beklemektedirler.

-Fransa’da öğretim üyesi olan barış imzacısı Tuna Altınel, hakkında beraat kararı çıkmasına rağmen, pasaportundaki tahdidi kaldırma dilekçesi defalarca reddedildi.

Raporun “Disiplin yönetmeliğinde yapılan değişikliklerden kaynaklı hak ihlalleri” başlığında ise akademisyenlerin araştırma konularını seçerken ve araştırma bulgularını paylaşırken her türlü akademik ve sivil haktan yoksun bırakılma korkusu yaşadıkları vurgulandı.

Raporun bu bölümünde iddialara konu şu olaylara yer verildi: “İstanbul’da bir devlet üniversitesinde doktora yapan bir öğrencinin, Türkiye Sineması’nda Devlet Şiddeti, Militarizm ve Erkeklikler konulu tez çalışması tez başlığı ile içeriğin uyuşmadığı gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Öğrencinin tezin başlığını Türkiye’de Askerlik, Militarizm ve Toplumsal Cinsiyetin Sinemada Temsili şeklinde değiştirmesi üzerine kabul edilen tez sahibi öğrencinin daha sonra herhangi bir sebep bildirilmeden okulla ilişiği kesilmiştir. Konuyla ilgili yasal bir düzenleme olmamasına rağmen Dicle Üniversitesi'nde fiili olarak Kürtçe tez yazımına yasak getirildiği haberi basına yansımıştır. Üniversite yetkilileri Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Kürt Dili ve Kültürü Programı'nın faaliyete geçtiği 2012 yılından bu yana eğitim dilinin Türkçe olduğu şeklinde bir açıklama yaparak ‘fiili duruma’ açıklık getirmiştir. 2017 yılında ödev olarak verdiği iki metnin Kürtçeye çevrilmesini suç sayarak hakkında “bölücülük” gerekçesi ile soruşturma açılan İstanbul Ticaret Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bekir Tank, Rektörlük tarafından yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından 31 Ağustos 2020 itibarıyla sözleşmesi sonlandırılarak, okuldan uzaklaştırılmıştır”

“En fazla hak iddiası kadrolaşmayla ilgili”

İBV’nin raporunda yer alan hak iddiaları arasında 54 konu ile “Akademik ve idari kadro atanması konusunda yaşanan hak ihlalleri” ilk sırayı aldı. Raporda 28 Nisan 2020 tarihinde Resmi Gazete'de öğretim elemanı norm kadro yönetmeliğinde yapılan değişiklikle üniversitelerin kadro ihtiyaçlarını belirleme yetkisinin doğrudan üniversite yönetim kuruluna devredildiğine dikkat çekilerek, “Böylelikle üniversite yönetim kurulları ve rektörün, üniversitenin bütün akademik birimlerindeki kadro planlamalarını, bölümlerin taleplerini aramaksızın istediği şekilde düzenleyebileceği bir durum yaratılmıştır” görüşüne yer verildi. “Kişiye özel kadro ilanları”nın sıkça gündeme geldiği ifade edilen raporda “YÖK’ün ‘kişiyi tanımlayacak ek koşul’ uyarısına rağmen birçok üniversite aranan şartların çoğunlukla bir kişide olduğu ve dolayısıyla sadece ilgili kişinin başvuru hakkını elde ettiği açıkça anlaşılan kadro ilanları vermişlerdir” denildi.

Raporun bu bölümünde yer alan bazı olaylar şöyle;

-Çorum Hitit Üniversitesi'nde konulan şartları sadece bir kişinin taşıdığı kişiye özel akademik kadro ilanına çıkıldı.

-Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ 2017 yılında enstitü sekreterliği görevine atadığı eşi için verdiği kadro ilanı ile gündeme gelmiş akabinde YÖK Başkanlığı tarafından hakkında soruşturma açılmıştır. Görevden uzaklaştırılan Bağ’ın 16’sı dekanlık, 3’ü yüksekokul, 2’si enstitü ve bir de teknokent olmak üzere 22 koltuğa daha aynı anda oturduğu ve görevini yürüttüğü dönemde üniversitenin ortak olduğu şirkete kendini yönetici yaparak 11 bin TL maaş aldığı ortaya çıkmıştır.

-Munzur Üniversitesi Rektörü Ubeyde İpek üniversiteye yaptığı usulsüz atamalarla çok sayıda habere konu olmuştur. İlgili fakültenin doktora denkliği olmadığı için araştırma görevlisi olarak göreve başlamasına karar verdiği kişiyi Rektör İpek, yardımcı doçent olarak atamıştır.

-Karadeniz Teknik Üniversitesi (KATÜ) rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın üç kızı ve bir damadını üniversiteye öğretim üyesi olarak yerleştirdiği, yeğenini tıp fakültesinde görevlendirdiği 2020 yılında basına yansımıştır.

-Üniversite bütçesini kendi lüks harcamaları için kullanan Siirt Üniversitesi rektörü istifa ettirildi.

-Hacı Bayram Veli Üniversitesinde 27 öğretim görevlisi için verilen ilanların her birinin belirli kişileri işaret edecek şekilde ayrıntılı olarak tanımlanmış olduğu öne sürüldü.

-Bir rektörün intihalle suçlanan akademisyeni doçent olarak ataması nedeniyle YÖK’e yapılan itiraz tam dokuz yıl YÖK’te bekletildi ve sonrasında zaman aşımı süresinin dolduğuna hükmedilerek Danıştay’a sevk edildi.

-Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Alim Yıldız, YÖK’ün aksi yöndeki yazılarına rağmen, rektörlük seçimlerinde rakibi olan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Çetin’in istifasını aldı.

-Batman Üniversitesi rektörü Aydın Durmuş’un doçentlik hakkı kazanmasına rağmen atamasını yapmadığı öğretim üyesi üzüntü ve stres nedeniyle rahatsızlanarak hayatını kaybetti.

-Tarikat ve eğitim ilişkisine dair araştırma yapan Prof.Dr. Esergül Balcı hakkında görev yaptığı Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından “araştırmayı hangi amaçla, kimlerle ve izin almadan yaptığı gerekçesiyle” inceleme başlatılmıştır. Esergül, savunmasını verdikten sonra işin tadının kaçtığını söyleyerek görevinden istifa etmiştir.

-OHAL döneminde doğrudan ataması yapılan 6 rektörün indeksli dergilerde 3 yayını bulunurken 4 rektörün ise “sıfır” makalesi bulunmaktadır.

“Pandemi akademiyi olumsuz etkiledi”

Raporun “COVID 19 pandemisinden kaynaklı hak ihlalleri” başlığı altındaki bölümünde ise salgınla mücadele yönteminden kaynaklı hak ihlalleri yaşandığını belirtildi. “Hak ihlali haberlerine bakıldığında bazı idareci ve üniversite yöneticilerinin pandemiyi bir tür ekonomik kar elde etme ve özgürlükleri kısıtlama bahanesi olarak kullandıkları görülmektedir. Pandemi nedeniyle bazı üniversitelerde akademik personelin maaşlarını kısıtlayıcı uygulamalar hayata geçirirken diğer bazılarında akademisyenler ücretsiz izne çıkmaya ya da part time iş sözleşmesi yapmaya zorlanmaktadırlar”” yorumu yapılan raporda yer verilen bazı olaylar şunlar;

-Pandemiyle ilgili araştırma yapan bilim insanlarının bildiklerini kamuoyuyla paylaşması bile yasal düzenlemelerle izne tabi tutuldu.

-Bazı üniversite hastanelerinde görev yapan akademisyen hekimlerin mesai saatleri akademik çalışmalarına zaman bırakmayacak şekilde arttırılırken, artan mesaiden kaynaklı ek ücret ödemeleri de düzenli bir şekilde yapılmamıştır.

-Uzaktan Eğitim uygulamasında eğitime yönelik teknik alt yapı ve psikolojik destek programları hazırlanmadığı için bilgisayar, cep telefonu ve internet erişimi olmayan birçok öğrenci eğitim haklarından yeterince yararlanamadılar.

-YÖK, Temmuz ayında Vakıf Üniversiteleri'nde çalışanlarla devlet üniversitelerinde çalışanların aynı maaş almaları yönünde bir karar almıştır. Söz konusu kararın ardından birçok Vakıf üniversitesi maaşları eşit hale getirmek yerine pandemi sürecini de bahane göstererek akademisyenleri işten çıkarma yoluna gitmiştir.

- Nöbet ücretleri bile eksik ödenen asistan hekimlerin ek ödemelerinde yaşadıkları sorunlar ve aldıkları tehditler basına yansımıştır.

-Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türk Tabipler Birliği Üyesi Kayıhan Pala 21 Nisan 2020 tarihinde Covid-19 salgınına ilişkin bir internet sitesine açıklamada bulunduktan sonra Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü tarafından ihbar edilmiş ve “halkı yanlış bilgilendirme ve paniğe yönlendirici” açıklamalar yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Raporun “Öğrencilere yönelik cinsiyetçi, dışlayıcı ve ayrımcı ifadeler” bölümünde 13 ihlal iddiasına yer verildi. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Ebubekir Sofuoğlu katıldığı bir televizyon programında üniversiteler için kullandığı “fuhuş yuvası” ifadesini hak ihlali olarak raporda yer aldı

“Hak ihlalleri akademik üretimi düşürüyor”

Raporun değerlendirme bölümünde akademideki hak ihlallerine otoriter anlayışın neden olduğu görüşüne yer verildi. Hak ihlallerinin akademik üretimi azalttığı vurgulanan değerlendirmede şu görüşlere yer verildi: “2020 yılında meydana gelen akademik hak ihlalleri düşünce ve ifadelerin açıklanmasını cezai yaptırım tehdidiyle sınırlandıran otoriter bir anlayış ile doğrudan atanmış idarecilerin nadiren yargısal denetime tabi tutulan keyfi yönetimlerinden kaynaklanmıştır. Akademisyenlerin, sadece işlerini değil sivil haklarını bile kaybetme korkusuyla bilimsel çalışmalarını yürütürken kendilerini sansürlemeleri basına yansıyan haberlerden de anlaşılacağı üzere akademik üretime büyük zarar vermiştir. Akademik yayınlarda intihal sayılarında büyük bir artış meydana gelmiş, Türkiye üniversiteleri uluslararası akademik alanda intihallerle anılmaya başlamıştır. Hak kullanımını garanti altına alan yasal ve idari düzenlemelerin yöneticilerin keyfi tutumlarıyla yok sayılması akademik kadro ilanlarında görüleceği üzere ciddi hak ihlalleri meydana getirmiştir. Üniversitelerin özerklik kaybı, akademik üretimlerde nitelik kaybı ile keyfi yönetimden kaynaklı yozlaşmalara kapı aralamıştır.”

STÜDYO VOA

Donald Trump’ın sus payı davasında yeni aşamaya geçildi – 22 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG