Erişilebilirlik

Akdeniz’deki Gerilime Karşı Kadınlardan Barış Çağrısı 


Akdeniz’deki Gerilime Karşı Kadınlardan Barış Çağrısı
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:14:35 0:00

Türkiye ile Yunanistan arasında Akdeniz’deki deniz yetki alanları, doğal kaynaklar ve Kıbrıs’taki çözümsüzlük nedeniyle yaşanan gerilimde her iki yakadan kadınlar ortak metinle ülke yönetimlerine ve uluslararası kamuoyuna barış çağrısında bulundu.

Türkiye ve Yunanistan’daki sanatçı, akademisyen, siyasetçi, aktivist kadınların imzaya açtığı ortak metinle Akdeniz’deki“tehlikeli tırmanışın” sona erdirilmesi istendi.

Müjde Ar, Jülide Kural, Füsun Demirel, Seranay Sarıkaya gibi sanatçılar; Oya Baydar, Latife Tekin, Pınar Kür, Ayşe Kulin gibi yazarlar; Semra Somersan, Tomris Türmen, Yakın Ertürk gibi akademisyenler ortak metne imza atan 350’yi aşkın kadın arasında yer alıyor. https://womencallforpeace.net/ adresinde yayınlanan ortak çağrı metnine halen imzayla katılım mümkün. Kampanyanın Türkiye ayağına SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği öncülük etti.

İmzacı kadınlar, çağrıya, herhangi bir siyasi kimlikle katılmadıklarını belirterek, kendilerini ve amaçlarını şu şekilde tanımladılar: “Türkiye’den ve Yunanistan’dan dünyamızı tehdit eden patriarkal sisteme direnen toplumlarımızın Ege’de, barış içinde, yan yana yaşamasının bütün yeraltı kaynaklardan daha değerli bulan sorunların barışçı yollarla çözülmesi gereğine inanan barış sever kadınlarız. Biz, Barış çağrısını imzalamak dışında ortak olarak herhangi bir siyasi iddia taşımayan özgür ve bağımsız bireyleriz”

Gerilimi tırmandırıcı tutumlardan endişe duyulduğu vurgulanan, metinde şu ifadeler yer aldı:

“Biz Türkiyeli ve Yunanistanlı kadınlar, Doğu Akdeniz’de her geçen gün artan gerilimi endişe ile takip ediyoruz. Çatışmacı söylemler ile yükseltilen gerginlik, her iki tarafın da bölgede askeri varlıklarını arttırması sıcak çatışma riskini arttırıyor. Çatışma söylemleri ve olası çatışmalar sadece iki ülkenin yurttaşlarının güvenliklerini değil, aynı zamanda tüm bölgeyi de tehdit ediyor. Biz kadınlar olarak, bu tehlikeli tırmanışa ‘Dur’ diyoruz. Biz küresel bir pandeminin eşitsizliği derinleştirdiği, ekonomik krizlere yol açtığı, kadınların toplum içinde marjinalleşmesini arttırdığı bir dönemde iki ülke arasındaki işbirliğinin her zamankinden daha önemli olduğuna inanıyoruz. Yunanistan ve Türkiye’nin anlaşmazlıklarını barışçıl ve özenli bir diplomasi ile, uluslararası hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde, ve gerekirse uluslararası kurumlardan gözlemciler ile çözebileceklerine inanıyoruz. Yunanistan ve Türkiye toplumlarının barış içinde, yan yana yaşaması bütün yeraltı kaynaklardan daha değerlidir. Barış, doğa ve insan insanlık için en değerli varlıklardır. İki ülkenin barışsever kadınları olarak, Dünyayı tehdit eden patriarkal sisteme rağmen, Ege’de, ortak kültürümüzü geliştirerek, dayanışma ve dostlukla, barış için çabalamaya kararlıyız.”

Kadınlar Ankara ve Atina’nın çağrıya kulak verilmesini bekliyor

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç, neden böylesi bir çağrı metnini örgütlediklerini anlattı. SES Eşitlik ve Dayanışma’nın platformunda ana akım medyada yer verilmeyen kadın sesine yer vermeyi amaçladıklarını belirten Onanç, Akdeniz eksenindeki gerilimde de erkek egemen sesler oldukça yüksek şekilde gündemdeyken kadın sesi olmadığını gözlemlediklerini ve bunun üzerine bu gerilimli atmosferden rahatsız olan kadın sesini ortaya koymaya karar verdiklerini söyledi.

Geçmişte CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş olan Onanç, Türkiye’deki kadın hareketiyle küresel kadın örgütleri arasında güçlü bağlar bulunduğunu işaret ederek, böylece Yunanistan’daki kadın arkadaşlarına ulaştıklarını ve nasıl bir metin hazırlayacağını tartışarak süreci başlattıklarını açıkladı.

Gülseren Onanç: “Bu barış çağrısını mutlaka düşüneceklerdir. Bu hem Ankara hem de Atina tarafından duyulacaktır”

Barış çağrısı metni üzerinde kelime kelime çalışıldığını vurgulayan Onanç, Yunancası ve İngilizcesi de hazır olduğunda her iki ülkeden 350 kadın imzasıyla metni dün kamuoyuna sunduklarını ifade etti. Barış çağrısına, işsiz, akademisyen, sanatçı, gazeteci gibi farklı toplumsal kesimlerden kadınların imza attığını belirten Onanç, 24 saat sonrasında şu bin yeni imza daha geldiğini ve üstelik henüz Yunanistan tarafında basın aracılığıyla kamuoyuna açıklama yapılmadığını anlattı.

“Her iki tarafta da bu erkek egemen, çatışmadan beslenen siyasetten sıkılmış geniş bir kadın grubu var. Bu da beni çok umutlandırdı. Yaşasın kadın dayanışması” diyen Gülseren Onanç, Ankara ve Atina’nın bu kadın sesine kulak verileceğini düşündüğünü de söyledi. “Bu barış çağrısını mutlaka düşüneceklerdir. Bu hem Ankara hem de Atina tarafından duyulacaktır” diyen Onanç, mevcut gerilime dahil olmaya başlayan Avrupa, ABD, Mısır gibi çok sayıda aktörün dahil olmaya başladığını ve bu nedenle Türkiye ile Yunanistan’ın bu işi çözmesi gerektiğini dile getirdi. Onanç, Türkiye gibi Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle dış politika yürütmesi gerekli bir ülkede bunun görmezlikten gelinemeyeceğini ve yine Atina’nın da bu çağrıyı görmesi gerektiğini ifade etti.

Hülya Gülbahar: “Küresel pandemi koşullarda insanlık uygulamalarını, politikalarını gözden geçirmelidir”

Türkiye’de Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) başkanlığı gibi kadın haklarıyla ilgili pek çok alanda aktivist kimliğine sahip Hülya Gülbahar da, VOA Türkçe’ye, Corona virüsü salgını koşullarında sağlık ve insan hayatı için kullanılacak kaynaklar bakımından da barış talep ettiklerini söyledi. Gülbahar, “Küresel pandemi koşullarda insanlık uygulamalarını, politikalarını gözden geçirmelidir. Pandemi koşulları ekonomik eşitsizlikleri derinleştiriyor ve uçuruma dönüştürüyor. Yoksullar ve özellikle de kadınlar bundan zarar görüyorlar. Devletler arası sorunları çatışmalarla, gerginlikleri tırmandırarak çözmenin hiç kimseye yararı yok. Hayatlarımızdan çalınıyor. Ekonomik kaynakların başta kadınlar olmak üzere yoksul kesimleri güçlendirmeye ayırmak gerekiyor. Bir jetin uçma maliyeti olarak 40 bin dolar gibi rakamlardan söz ediliyor. Dolayısıyla bu rakamlar sadece bizim vergilerimiz değil bizim hayatlarımız. Çağrı metninde de denildiği gibi Türkiye ve Yunanistan halklarının barış içinde yaşaması herşeyden önemlidir” diye konuştu.

Tek başına kadınlarca yapılacak çağrının Ankara ve Atina yönetimleri üzerinde yeterli olamayacağını da belirten Gülbahar, Türkiye’de kadınlarca güçlü bir örgütlülük sergilendiğini ve son olarak İstanbul Sözleşmesi konusunda bir başarı gösterilebildiğini belirtti, ancak barış çağrısının duymazlıktan gelinebileceğini söyledi. Yine de bu sesin duyulmasını beklediklerini vurgulayan Gülbahar, asıl önemli olan unsurun yan yana barış içinde yaşamak olduğunu ifade etti.

Füsun Demirel: “Tırmanmaya devam edecek gerginlik iki ülke halklarını çok mutsuz edecektir”

Sanatçı Füsun Demirel, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Neden imza attığımız ortak çağrı metninde açıklanmış durumda. Yunanistan ve Türkiye iki dost ülke. Yüzyıllardır bu coğrafyada birlikte yaşıyor ve bir kültürü paylaşıyoruz. Tırmanmaya devam edecek gerginlik iki ülke halklarını çok mutsuz edecektir. Barış içinde yaşamak isteyen bireyler olarak bunu talep ediyoruz. Bu nedenle de bu metni imzalıyor, bu çağrıyı paylaşıyoruz” dedi.

Tomris Türmen: “Dünyadaki tüm uluslar için imzacı oldum”

Uluslararası Çocuk Merkezi Başkanı Prof. Dr. Tomris Türmen de, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, barış talebinde kadınlar olarak çocuklar için böylesi bir çağrı metnine imza attığını kaydetti. Çocuk sağlığı ve hastalıkları alanındaki çalışmalarıyla Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ödüllendirdiği isimlerden birisi olan Türmen, “İki ulus için de dünyadaki tüm uluslar için de barış içerisinde yaşayan kadınlar olarak imzacı oldum” derken şimdi Ankara ve Atina yönetimlerinden bu çağrıya kulak verilmesini beklediklerini söyledi. Türmen, “Bence kulak verecekler, kulak vereceklerini ümit etmek istiyorum. Bu kolay bir şey değil. Her iki toplumdan da farklı kesimlerden kadınlar olarak biraraya gelerek böyle bir çağrı yapmaları. O bakımdan güzel bir girişim. Bunun dikkate alınması gerekir” ifadelerini kullandı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG