New York Times, Başkan Trump’ın Amerika’ya göçmen alımını on yıl içinde yarı yarıya azaltacak plana destek verdiğini yazıyor. Plan, aile bağlarından çok özel bilgi ve becerilere sahip göçmenlere ağırlık verilmesini öngörüyor. Amerikan vatandaşı olan ya da Amerika’da oturma ve çalışma izni olan göçmenlerin aile bireylerini Amerika’ya getirmelerini kısıtlayan plan, yıllar sonra göçmenlik sisteminde yapılması öngörülen en büyük değişiklik.
Plana karşı çıkanlar, Amerika’nın yoksul ve ezilmiş insanlara sığınak olma şeklindeki temel vizyonunu zedeleyeceği görüşünde. Trump ve çevresiyse Amerika’nın yıllardır çok sayıda kalifiye olmayan göçmen kabul ettiğini, bu durumun da Amerikan vatandaşlarına zarar verdiğini savunuyor. Başkan, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, ”Bu yasa sadece Amerika’nın 21‘inci yüzyıl için gereken rekabetçi özelliklerini yeniden inşa etmekle kalmayacak, aynı zamanda Amerika ve vatandaşları arasındaki kutsal güven bağlarını yeniden oluşturacak. Amerikalı ailelerin ihtiyaçlarına ve Amerika’ya öncelik verecek bir göçmenlik yasasına ihtiyacımız var” dedi.
Uzmanlar, kamuoyu destek oranı daha geçen ay yüzde 40’ken bu ay yüzde 33’e düşen Başkan Trump’ın tabanını heyecanlandıracak bir temaya ihtiyacı olduğunu, bu temanın da göçmenlik reformu olduğunu söylüyor. Arkansas Senatörü Tom Cotton ve Georgia Senatörü David Perdue tarafından hazırlanan plan, Amerika’da oturma ve çalışma izni anlamına gelen yeşil kart dağıtımında kimlere öncelik verilmesi gerektiğini belirliyor. Buna göre İngilizce bilen, yüksek eğitimli, özel becerilere sahip olan yabancılara öncelik tanınacak. Amerika her yıl bir milyondan fazla yabancıya yeşil kart veriyor. Plana göre bu sayı, ilk yıl yüzde 41, onuncu yıla kadarsa yüzde 50 oranında azaltılacak.
New York Times bugün ayrıca Harvard Üniversitesi’ne karşı açılan ayrımcılık davasını ana sayfaya taşımış. Gazete, azınlık gruplarından öğrencilere üniversiteye girişte öncelik tanıyan ”affirmative action” yasasının Harvard’ın da başını yaktığını yazıyor. Habere göre Harvard, öğrenci kabulünde, akademik başarı düzeyi tüm etnik kökenler arasında en yüksek olan Uzakdoğulu öğrencilere karşı ayrımcılık yapmakla suçlanıyor. Mesele, üniversitenin öğrenciler arasında etnik çeşitlilik sağlamaya çalışırken Uzakdoğu kökenlileri dışlayıp dışlamadığıyla ilgili. Harvard davası, genel olarak üniversitelerin yasal olmayan bir kota sistemi uyguladığına işaret ediyor. Yani üniversiteler, öğrenci başarı ve başvuru oranları her yıl değişirken aslında uzun yıllardır aynı oranlarda beyaz, siyah, Latin ve Uzakdoğulu öğrenci kabul ediyor.
New York Times bugün ayrıca ana sayfasında bir bilim haberine yer veriyor. Haber, kalıtsal hastalıklara genetik mühendislikle tedavi yolları bulmakla ilgili. Uzmanlar, Amerika’da ilk kez genlerde değişiklik yaparak insan embriyosunda sık görülen ancak ciddi hastalıklara yol açan bir kap mutasyonunu onarmayı başardı. Araştırma, klinik kullanım aşamasına henüz çok uzak olsa da gen terapisinde çığır açacak nitelikte. Ancak uzmanlar, bu gelişmenin beraberinde genetik mühendisliğiyle ilgili etik tartışmaları da getirdiği uyarısında bulunuyor. Bir zamanlar korkulan ve imkansız olarak kabul edilen insan genetiği mühendisliği, artık gerçekleşmeye çok yakın olarak görülüyor ve bu da yeni korkular uyandırıyor. Uzmanlar, genetik mühendisliğinin, daha zeki, daha sağlıklı, daha atletik bebekler tasarlanmasına yol açabileceği kaygısı taşıyor.
Washington Post gazetesi, Başkan Trump’ın Rusya’ya ek yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını istemeyerek onayladığını yazıyor. Habere göre Trump, yasayı imzalamar imzalamaz yasanın anayasal olup olmadığını sorguladı ve Kongre’nin, Moskova’ya yönelik yaptırımları geri çekmesini engelleyen yetkiye sahip olmasını eleştirdi. Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yönelik ek yaptırım uygulanmasını öngören yasayı ”ciddi biçimde hatalı” olarak niteleyen Trump, kendi yetki alanının sınırlanmasının, Amerikan halkı adına iyi anlaşmalar yapılmasının engellemesi anlamına geldiğini kaydetti. Trump’a göre yasa, Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin birbirine daha da yaklaşmasına yol açacak.