Erişilebilirlik

Af Örgütü: ‘Uluslararası Toplum Sınıfta Kaldı’


Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’deki Suriyeli ve Iraklı mültecilere yönelik politika ve yardımları incelediği, "Hayatta Kalma Mücadelesi: “Türkiye'deki Suriye’den Gelen Mülteciler" başlıklı bir raporu kamuoyuna açıkladı, raporda uluslararası toplum eleştirildi

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Türkiye’deki Suriyeli ve şimdi de Iraklı mültecilere yönelik politika ve yardımları incelediği, "Hayatta Kalma Mücadelesi: “Türkiye'deki Suriye’den Gelen Mülteciler" başlıklı bir raporu kamuoyuna açıkladı. Örgütün Türkiye Şubesi Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Amerika’nın Sesi’ne, “Raporumuzda uluslararası camia tarafından mülteci krizine ilgisizliği ele alıyoruz. Avrupa Birliği başta olmak üzere gelişmiş ülkeler yardımcı olmuyor. Sadece Türkiye gibi komşu ülkeler bu krizle başa çıkmaya çalışıyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü’nün "Hayatta Kalma Mücadelesi: Türkiye'deki Suriye'den Gelen Mülteciler" başlıklı raporunda, Türkiye’de en az 1 milyon 600 bin Suriyeli bulunduğu açıklandı. Raporda, “Sadece İstanbul’da Suriye'den gelen 330.000 mülteci bulunduğu tahmin ediliyor. Kendi nüfuslarına oranlandığında, Lübnan ve Ürdün Suriye'den gelen en büyük mülteci nüfusunu barındırıyor. Türkiye ise Suriye dışındaki en büyük Suriye'den gelen mülteci nüfusunu barındırıyor” denildi.

Türkiye’nin mülteciler için yaptığı çalışmaları da anlatan raporda, 220.000 Suriyeli mülteciyi barındıran iyi olanaklara sahip 22 kamp inşa edildiği ancak Suriyeliler’in %85’inin kamplar dışında yaşadığı ifade edildi.

Af Örgütü, Türkiye’nin ciddi çaba harcadığının altını çizerken, Suriyeliler ve şimdi Iraklılar konusunda uluslararası toplumun üzerine düşen vazifeyi yerine getirmediğini vurguladı. Raporda, uluslararası toplumun dünyadaki en kötü mülteci krizine dönüşen tabloda fazla bir çaba harcamadığı alanlar şöyle özetlendi:

Dünyadan Türkiye’ye yardım gelmedi

“BM’nin, 2014 yılında, mülteciler için bölgesel fonlama çağrısı kapsamında talep ettiği 3,74 milyon Dolar tutarındaki yardımın 18 Kasım 2014 itibarıyla %53’ü ulaştırılmış bulunuyor.

Türkiye Suriyeli mülteciler için 4 milyar Dolar harcadığını belirtirken, BM’nin 2014 yılı Suriye'den gelen mülteciler için bölgesel fonlama çağrısı kapsamında Türkiye için ayrılan 497 milyon dolarlık yardımın 5 Kasım 2014 itibarıyla sadece %28’i Türkiye’ye ulaştırıldı.

Yeniden yerleştirme taahhüdü açısından başı çeken ülke konumundaki Almanya, insani başvuru veya bireysel destek programları aracılığı ile 28.500 mülteciyi kabul etmeye söz verdi.

2014 yılı Ekim ayına kadarki son üç yılda 28 Avrupa Birliği üye ülkesinin tamamına ulaşan ya da bu ülkelerde sığınma başvurusunda bulunan Suriyeliler’in sayısı yaklaşık 140.000. Bu sayı 2014 yılı Eylül ayında sadece bir hafta içerisinde İslam Devleti’nin Kobane’de (diğer adıyla Ayn el-Arab) ilerlemesi sonucu kaçarak Türkiye’ye ulaşan 144.000 kişiden daha az.”

Türkiye’nin “açık kapı politikası”nı terk ettiğini anımsatan Görendağ, bu nedenle de Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye gitmeye çalışan ancak yanında pasaportu olmadığı için kaçak giriş yapmaya çalışanlar olduğunu dile getirdi. Af Örgütü’nün en az 17 kişinin kaçak giriş yapmaya çalıştığı için Türk Silahlı Kuvvetleri’nce açılan ateş sonucu öldüğünü rapor ettiğini kaydeden Görendağ, bu olaylardan sadece ikisi için soruşturma açıldığını da belirtti.

“Barınma ihtiyacı kadın ve çocuk istismarı yaratıyor”

Türkiye’deki 2 milyon sığınmacının hukuki statüsünün Ekim ayındaki “Geçici Koruma Statüsü Yönetmeliği” ile belirlendiğini söyleyen Görendağ, yönetmeliğe göre Suriyeliler’in sağlık giderlerini AFAD’ın (Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) karşılamasının öngörüldüğünü vurguladı. Görendağ, “Ancak Suriyeliler’in yarısı maalesef kimliğe sahip değil ve kayıt altına da alınmış değil. Bu durumda sağlık gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Türkiye’nin mutlaka Suriyeliler’i acilen kayıt altına alması gerekiyor. Bunun yanı sıra diğer acil çözüm bekleyen sorun ise barınma ihtiyacı. Suriyeliler’in 220.000’i AFAD kamplarında kalıyor. Geriye kalan Suriyeli nüfusu ise barınma desteği olmaksızın kendi imkanlarıyla bir yerlerde kalıyor. Bu durumda özellikle kadınlar ve çocuklar açısından da istismara yol açıyor. Bu istismarı da önlemek için mutlaka yeni barınma merkezlerine ihtiyaç vardır. Türkiye artık Suriyeliler’e umutsuzluk vermeye başladı” dedi.

“Avrupa’nın 100.000 mülteci kabulü utanç verici”

Suriye’deki çatışma ortamı sona ermediği için sığınmacıların artık Avrupa’ya yüzlerini döndüğünü söyleyen Görendağ, “Bu da onları kaçak şekilde Avrupa’ya göç etmeye zorluyor. Avrupa ise, gittikçe duvarlarını yükselterek sınırlarını korumaya çalışıyor. Ama Suriyeliler ise canlarını riske ederek, Avrupa’ya doğru yola çıkıyorlar. Ancak bütün Avrupa’nın kabul edeceğini açıkladığı mülteci sayısının 100.000 olması utanç verici. Bunun da sadece 20.000’i Almanya’nın. Oysa bu sayı bir haftada Kobani’den Türkiye’ye giriş yapan sığınmacı sayısı” diye konuştu.

Türkiye’de geçtiğimiz aylarda Suriyeliler’e yönelik tepkileri, yaşanan kavgaları ve ‘Suriyeliler oy kullanacak’ tartışmasını da Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Görendağ, şunları söyledi:

“Suriye’den sonra en çok Suriyeli’nin yaşadığı devlet konumunda Türkiye. Yaklaşık 2 milyon kişi. Şu anda Suriyeliler’in oy kullanması veya vatandaşlığa geçmeleri söz konusu değil. Başbakanlık’ın yaptığı düzenlemeye göre de böyle bir prosedür söz konusu değil. Vatandaşlığa geçiş de Resmi Gazete’de yayımlanmadan hükümetin el altından yapması söz konusu değil. Suriyeliler, yaşanabilir temiz bir çevreye erişemedikleri için yasadışı çalışma koşullarını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Bu durum da zaten işsizlik olduğu için çatışma ortamı yaratıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da zaten yoksulluk koşullarında yaşarken bu iş kapma yarışı da çatışmalara neden oluyor. Yakın zamanda Gaziantep, Hatay gibi yerlerde Suriyeliler işyerlerini kapatmak zorunda kaldı. Bunun asıl sebebi kendilerine destek verilmemesi.”

Görendağ, çalışma izni de halen verilmediği için kayıt dışında kalan bu mültecilerin emeğinin de kayıt dışına itildiğini söylüyor.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG