Yunanistan kaynaklı krizi dengelemek için aylardır yoğun çaba harcayan Avrupa Birliği, üyeleri arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle acil ve uyumlu adımlar atmakta zorlanıyor. Krizin mevcut ve olası etkilerinin frenlenmesi için umut olarak görülen, Pazar günü Brüksel’de yapılacak Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları zirvesine yönelik beklentiler, toplantının “çözüm üretmekten çok sorun yaratma” potansiyelinin yükselmesi nedeniyle en alt seviyeye indi. Almanya ve Fransa arasında, Avrupa Mali İstikrar Fonu (EFSF) konusunda yaşanan sorunun aşılamaması ve Pazar gününe kadar aşılmasının da çok zor olması nedeniyle Çarşamba günü yeni bir zirve düzenlenmesine karar verildi.
Paris ile Berlin arasındaki anlaşmazlığın ana unsurlarından birini Fransa’nın, "EFSF'i güçlendirmenin en etkin yolunu, bu mekanizmayı Avrupa Merkez Bankası (ECB) fonlarından yararlanabilecek bir bankaya dönüştürmek” olacağını savunan yaklaşımı oluşturuyor. Fransa bu yaklaşımı nedeniyle oldukça izole bir konumda bulunurken gerek ekonomik gerekse siyasi manevra alanı iç politik dengeler nedeniyle oldukça sınırlı olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Bu yol kapalı" mesajını net şekilde verdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel arasındaki çözümsüzlük ikinci bir zirvenin yapılmasını zorunlu kılarken Avrupa Birliği ile Çin arasında hafta içinde yapılması öngörülen zirve de iptal edildi. İki liderin pozisyonlarını bir türlü yakınlaştıramamasının yarattığı rahatsızlık kendisini Atlas Okyanusu’nun öteki yakasında da iyice hissettirmeye başladı. ABD Başkanı Barack Obama, Fransa, Almanya ve İngiltere liderlerini arayarak acil çözüm beklentisini yineledi. Obama, 3-4 Kasım’da Fransa’nın Cannes şehrinde yapılacak olan G-20 Zirvesi’ne kadar çözüm bulunmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Somut karar beklentisi düşse de zirveye yönelik yoğun pazarlık ve çalışmalar sürüyor. AB'nin "kriz maratonu" Brüksel'de, Euro Bölgesi maliye ve ekonomi bakanları toplantısıyla start aldı. Euro Bölgesi Başkanı Jean Claude Juncker, iyi bir liderlik sergilenemediğini ve "dışarıya verilen görüntünün felaket" olduğunu söylerken bakanlar Yunanistan açısından yaşamsal öneme sahip olan 8 milyar euro düzeyindeki yardım diliminin serbest bırakılmasına yeşil ışık yaktı. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) da onay vermesinin ardından yardımın kasım ayı içinde Atina’ya iletilmesi öngörülüyor.
Üzerinde uzlaşıya varılan bir başka konuyu da AB bankacılık sektörüne mali kaynak aktarımı oluşturuyor. Üye ülkeler arasında yapılan görüşmeler sonucunda Avrupa bankacılık sektörüne 100 milyar Euro düzeyinde ek kaynak aktarılması konusunda anlaşmaya varıldı. Sıkıntıdaki bankalara kaynak sağlama konusunda EFSF başvurulacak "son çare" olacak.
