Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, insan haklarının ABD dış politikasındaki yerini yeniden gözden geçirecek bir komisyon oluşturulduğunu açıkladı.
Bazı Kongre üyeleri ve aktivistler komisyonun kürtaj ve eşcinsel haklarına kısıtlama getirmek için atılan bir adım olduğu yönünde kaygılar taşıyor.
Pompeo, ABD’nin eski Vatikan büyükelçilerinden Harvard Hukuk Fakültesi profesörü Mary Ann Glendon’u 10 üyeli Devredilemez Haklar Komisyonu’nun başına getirdi. Pompeo kurulun üyelerinin insan hakları uzmanları ve siyasi yelpazenin her kesiminden aktivistlerden oluşacağını kaydetti.
Dışişleri Bakanlığı’nda gazetecilere açıklama yapan ancak soru almayan Pompeo, uluslararası kurumların insan haklarını koruma misyonlarından saptığını savundu.
Pompeo, “İnsan hakları talepleri arttıkça bazı talepler diğerleriyle çakışarak hangi hakların saygı görmesi gerektiği soruları ve çatışmasını ortaya çıkardı. Ulus devletler ve uluslararası kurumlar insan haklarıyla ilgili sorumlulukları konusunda kafa karışıklığı yaşıyor” dedi.
İnsan hakları grupları Trump yönetimini insan haklarını dış politikadaki önceliği haline getirmediği gerekçesiyle eleştiriyor.
Yönetim özellikle Suudi Arabistan, Brezilya ve Mısır’daki insan hakları ihlallerine göz yummakla eleştiriliyor.
Uluslararası Af Örgütü ABD şubesi yetkililerinden Joanne Lin, “Kadınları ve LGBTQ topluluğu üyelerini hedef alan daha fazla nefret politikası üretilmesi için insan haklarının bu şekilde siyasileştirilmesi utanç verici” diye konuştu.
Glendon ise kurulun tanıtılması sırasında yaptığı açıklamada, “Prensipleri politikaya çevirme şeklindeki zor görevinizi yerine getirirken size destek olarak, komutlarınızı uygulamak için elimizden gelenin en iyisiniz yapacağız” ifadelerini kullandı.
Trump yönetimi 2017’de BM Nüfus Fonu’na verdiği kaynağı kesmesinden bu yana BM’de kürtaj karşıtı bir tutum benimsemişti. Yönetim, Nüfus Fonu’na verdiği mali desteği kesme gerekçesini bu kurumun cebri kürtaj ve gönülsüz kısırlaştırma gibi faaliyetleri desteklemesi olarak göstermişti. BM ise bunun doğru olmayan bir algı olduğu yanıtını vermişti.
Nisan ayında ABD, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘çatışmalarda cinsel şiddet’e karşı girişimini veto etme tehdidinde bulunmuştu. Bu tehdit Trump yönetiminin belgede kürtaj yerine kullanılan bir şifre olduğunu düşündüğü cümlenin kaldırılmasıyla bertaraf edilmişti.
Washington geçen yıl BM Genel Kurulu’na gelen birçok karardan cinsel sağlık ve üreme sağlığıyla ilgili söylemleri çıkartmaya çalışmıştı. ABD’nin bu çabası Mart ayında BM Komisyonu’nda Kadınların Konumu üzerine yapılan yıllık toplantıda başarısız olmuştu.
