Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ankara’da katıldığı bir toplantıda gazetecilerin soruları üzerine Suriye ve Rusya ile yapılan S-400 anlaşması konusundaki soruları yanıtladı.
Başkan Donald Trump’ın Suriye’den çekilme kararı sonrasında ortak çalışma gruplarının Washington’da biraraya geldiğini ve kendisinin bu süreçte ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya ortak bir görev gücü kurulmasını önerdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, 28 Şubat-1 Mart tarihleri arasında benzeri bir toplantının Ankara’da yapılacağını dile getirdi.
Çavuşoğlu, ABD'nin çekilme kararı sonrasındaki durumu şöyle değerlendirdi: “Esasen bu, ABD'nin tam anlamıyla bir stratejisi olmadığının göstergesidir. Biz kendilerine bu konuda da yardımcı olmaya çalıştık. Yani 'birlikte koordine edelim' konusunda onlar da aynı tutum içinde. Fakat anlayışımızın da örtüşmesi gerekiyor. Gerek güvenli bölgeyle ilgili, gerek diğer konularda. Çalışma grubu da zaten bu amaçla toplanıyor. Buradaki toplantılarda iki taraf da düşüncelerini, birlikte neler yapabileceklerini paylaşacaklar."
Dilek: “Türkiye’nin istedikleri alması mümkün gözükmüyor”
21. Yüzyıl Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek, Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge konusundaki beklentilerinin gerçekçi olmadığı kanısında.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Dilek, “Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı, Washington’da geçen hafta görüşmelerde bulundular ama hiçbir şey açıklamadılar. Ama ABD bu konuda çok net. Suriye’de 400 asker bırakacaklarını açıkladı. Daha dün Wall Street Journal, ABD güçlerinin Menbiç’ten çekilmeyeceğini yazdı. Bana kalırsa ABD tarafı o görüşmede Türk heyetinin önüne kendi planını koydu ve Trump’ın ‘ekonomik tehdit’ twiti nedeniyle Türkiye bu plana güçlü bir şekilde itiraz edemedi. Türkiye’nin güvenli bölge konusundaki ısrarı sanki ‘iç kamuoyuna oynuyor’ imajı oluşturuyor. Bu görüşmede Türkiye’nin istediklerini alması mümkün gözükmüyor” dedi.
Çavuşoğlu: “(S-400 anlaşması) Bizim için bitmiş bir anlaşmadır, Türkiye verdiği sözden dönmez”
Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları ABD heyetiyle yapılacak toplantıyla sınırlı değildi.
Çavuşoğlu, bir gazetecinin Rusya’dan satın alınan S-400’lerle ilgili sorusuna verdiği cevapta artık bu konunun Türkiye açısından tartışmaya açık olmadığını vurguladı.
Dışişleri Bakanı, “Her şey bitmiştir. Bu bizim için bitmiş bir anlaşmadır. Türkiye verdiği sözden hiçbir zaman dönmemiştir. Ne zaman teslim edeceğini konuşulan anlaşmanın detaylarını konuşmaya gerek yok. Başkalarından gelen açıklamalar bizi ilgilendirmez” dedi.
Soylu’dan ABD’ye, “Patronum sen misin benim” çıkışı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da önceki gün Trabzon’da yaptığı seçim çalışmasında Türkiye’nin S-400 almasına karşı çıkan Amerika’ya tepki gösterdi.
İçişleri Bakanı, “Bize otomobilimizi yaptırmadılar, dalga geçtiler. Bizim adım atmamızı istemediler. Şimdi S-400 için bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Neden? Kendimizi savunamayalım mı? Onlar atarlarsa kendimizin herhangi bir kalkanı olmasın, savunmasız olalım. Kendi gücümüzü ve bağımsızlığımızı ortaya koymayalım. Sen ver ‘Ben vermem’, Rusya'dan alıyorum ‘Alamazsın’. Patronum musun sen benim? Biz alırız siz de görürsünüz nasıl olacağını. Ne yaparsan yap. Bu milleti yıllardır korkutarak, ürküterek, sindirerek, yoksulluğa mahkum etmeyle tehdit ederek bu milletin bağımsızlığını aldıklarını zannettiler. Ama Türk milletini tanımadılar, Türkiye'yi tanımadılar” dedi.
F-35’lerin teslimatı ile S-400 alımı arasındaki ilişki
21. Yüzyıl Enstitüsü’nden Cahit Armağan Dilek, S-400 konusunun da bitmediğini düşünüyor.
Dilek, “Bana kalırsa Türkiye’nin istediği Patriot’larla ilgili ABD tarafından iyi bir teklif gelirse Ankara, S-400 alımından hala bir şekilde vazgeçebilir. Biliyorsunuz Pentagon, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımına ilişkin bir rapor hazırlayacak. Rapor Kasım ayına kadar teslim edilecek. Bu F-35’lerin Türkiye’ye teslimini durdurabilir. Eğer Türkiye dendiği gibi Temmuz’da S-400’leri alırsa bu rapor daha erken de hazırlanabilir. Bu nedenlerle S-400 alımı buzdolabına kaldırılabilir” dedi.
