Erişilebilirlik

ABD’de Basın Özgürlüğü Adına Önemli Karar 


Gazetecilere misilleme yapan bir ABD başkanına meydan okumanın yasal yolu, ABD anayasasının ifade özgürlüğünü düzenleyen birinci ek maddesini savunan bir grubun, ABD hükümetine açtığı davada anlaşmaya varmasının ardından artık biraz daha kolay.

Geçen ay uluslararası yazarlar birliği PEN America, eski Başkan Donald Trump aleyhine açtığı bir davada yeni yönetimle anlaşmaya vardı. Karar, bir başkana makamının yetkilerini, aleyhine olan haberciliğe misilleme yapmak için kötüye kullandığı iddiasıyla dava açma hakkını teyit eden, 2020’de alınmış bir alt mahkeme kararını onayladı.

Davayı açanlar, mahkeme salonuna gitmeden varılan anlaşmanın, uzun vadeli etkisi olacak olumlu bir sonuç olduğuna inanıyor.

Protect Democracy'nin sorumlu avukatı ve davanın baş danışmanı Kristy Parker, "Elbette, bu davanın esasına ilişkin bir karar alabilmeyi diliyoruz. Ancak mahkemenin, haberlerden ötürü misilleme yapmak için basın akreditasyonları ve güvenlik izinlerinin iptal edilmesinin ABD Anayasası'nın ilk ek maddesinin ihlali olduğunu kabul etmesine sevindik" dedi.

Yale Hukuk Fakültesi Medya Bilgi ve Erişim Özgürlüğü Kliniği'nden David A. Schulz, "anlaşmanın tek başına pek bir işe yaramadığını" ancak 2020’de alınan kararı teyit etmesi açısından önemli olduğunu söylüyor.

Hukuk ekibinin de bir parçası olan Schulz, "Bu karar ikna edici ve kitaplarda yerini alacak" dedi.

Hukuk savaşı

Anlaşma, iki yıldan uzun süredir devam eden yasal sürecin sonucuydu. Partizan olmayan, kar amacı gütmeyen Protect Democracy, Yale Hukuk Fakültesi Medya Bilgi ve Erişim Özgürlüğü Kliniği ve hukuk firması Davis Wright Tremaine tarafından temsil edilen PEN America, 2018'de ABD'nin New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde dava açtı.

Davada, Trump'ın ifade ve basın özgürlüğünü koruyan birinci ek maddeyi ihlal ederek, gazetecilerin eleştirel haberlerine misilleme yaptığı iddia edildi.

Şikayet dilekçesinde, "Başkan basını eleştirmekte özgür olsa da ABD hükümetinin gücünü ve otoritesini, basını cezalandırmak ve boğmak için kullanamaz" ifadeleri yer aldı.

Duruşma dosyasına PEN Amerika’nın üyeleriyle yaptığı bir anket bulguları da girdi. Ankete katılanların yarısından fazlası, Trump yönetimini açıkça eleştirmenin kendilerini riske atabileceğine inandıklarını söyledi.

Ankete katılan PEN üyeleri arasında, Beyaz Saray izinleri ateşli bir basın toplantısının ardından 2018'in Kasım ayında geçici olarak iptal edilen CNN muhabiri Jim Acosta da vardı.

Schulz, anketin ve diğer bulguların, Trump'ın "haberciliği tüyler ürpertici şekillerde tehdit ettiğinin" kanıtı olduğunu söyledi. Schulz, VOA’e yaptığı açıklamada Trump’ın eylemlerinin toplu olarak sansür anlamına geldiğini söyledi.

Dosyaya göre basın akreditasyonlarının askıya alınmasına ek olarak, Trump veya yetkilileri,

  • Kamuoyu önünde eleştirel yorumlarda bulunan eski hükümet yetkililerinin güvenlik izinlerini kaldırdı veya kaldırma tehdidinde bulundu;
  • Amazon'un CEO'su ve Washington Post'un sahibi Jeff Bezos'u cezalandırmak için posta ücretlerinin artırılması için bir idari emir çıkardı;
  • CNN'e "düşmanlığı" nedeniyle, CNN’ın bağlı olduğu medya şirketi Time Warner'a karşı Adalet Bakanlığı’ndan eylemler yönetti;
  • Ve "başkanın hoşlanmadığı haberler" nedeniyle misilleme olarak yayın lisanslarını iptal etmekle tehdit etti.

Davada Trump'ı temsil eden Adalet Bakanlığı, PEN Amerika'nın zarar gören bir taraf olmadığı için dava açamayacağını ve Trump'ın basın özgürlüğünü engellediğini kanıtlayamadığını iddia ederek şikayetin reddedilmesini istedi.

Adalet Bakanlığı ayrıca, mahkemenin, görevdeki bir başkanın resmi, takdire bağlı eylemlerini kontrol etme gücünden yoksun olduğunu savundu. Bakanlık VOA’in bu haberi için doğrudan yorum yapmayı reddetti.

Dava reddedilmedi ancak kapsamı daraltıldı. 2020'in Mart ayındaki kararında bölge mahkemesi, davacının birkaç iddiasıyla ilgili olarak dava açma hakkına sahip olmadığına hükmetti; ancak PEN America'nın üyeleri adına, basın akreditasyonu ve güvenlik izinlerinin iptali veya iptal tehdidi kapsamında ilk ek madde ihlalleri için tazminat talep etmesine izin verdi.

Trump'ın görev süresi, daha fazla dava açılamadan doldu ve dava, bir uzlaşma anlaşması yoluyla Başkan Joe Biden'ın yeni yönetimiyle çözüldü.

Anlaşmanın bir suçun kabulü olmadığı, ancak PEN Amerika'yı destekleyen 2020 kararını koruduğu belirtildi.

Uluslararası etkisi

Savunucuları, davayı ABD'de ve denizaşırı ülkelerde, iktidarın kötüye kullanılmasına karşı bir araç olarak görüyor.

PEN America'nın ABD Serbest İfade Programları Başkanı Nora Benavidez, mahkemenin görevdeki bir başkanın misilleme eylemlerinin birinci ek maddenin ihlali olduğuna dair iddialarının mahkemece kabul edilebilir olmasının, gelecekte dava açılmasını kolaylaştıracağını söyledi. Benavidez, bu davanın basın özgürlüğü adına bir emsal oluşturduğunu kaydetti.

Davanın, ABD dışında da ses getirmesi bekleniyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasıyla ilgili BM özel raportörü Irene Khan, "Konu medya özgürlüğü olduğunda dünya ABD'ye bakıyor. Trump yönetimi altında diğer yaşananlar, ülkelere yanlış sinyal gönderdi. Bu karar, olumlu bir değişim sinyali gönderecektir" dedi.

Protect Democracy'den Parker da başkalarının, otoriter hareketlere karşı nasıl karşı koyabileceklerine dair bir örnek görmesini umuyor. Parler, "PEN America gibi grupların ayağa kalktığını ve geri püskürtmek için mahkemeleri kullanabileceğini görecekler" diye konuştu.

Bununla birlikte basın cemiyetinin bir bölümü, davayı medya ile Beyaz Saray arasındaki çatışmaları hafifletmek için uygun bir yol olarak görmedi.

Ulusal Basın Kulübü Başkanı Lisa Nicole Matthews, VOA’e, "Başkan ile basın arasındaki ilişkinin Anayasa'da yasal bir temeli vardır ve mümkün olduğu ölçüde, her iki taraf da bu ilişkinin orada kalmasını sağlamalıdır" dedi.

Kulüp adına konuşan Lisa Nicole Matthews, "Yasa, Beyaz Saray akreditasyonunu kimin alacağı veya başkanın bir basın kuruluşunu diğerine göre dezavantajlı duruma düşürmeye çalışması gibi anlaşmazlıkları çözmek için kullanılmamalıdır" diye konuştu.

Matthews, "Basın ve başkan aralarındaki farklılıkları tartışabilmeli ve çözebilmeli. Son yönetim için bunun oldukça zor olduğunu kabul ediyorum. Ancak hukuki çözümler basının kendisi için bir çözüm değil" ifadelerini kullandı.

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG